Asansör -4

57 5 6
                                    


Multi medyada Buçe Soykar ve müzik.

İyi okumalar..

**

Toprak bir gün yağmurun kıymetini anlıyacak , fakat ogün yağmur yağmıyacak !

**

Belki aşkı tatmadım ama inandım . belki mutlu olmadım ama istedim. Belki iyi biri değilim ama bir gün de olsa oldum . belki aydınlık hiç gelmedi ama gördüm . ama biliyor musunuz ölmek istiyorum ama nedense hala yaşıyorum. İllaha yaşamak mı istemeliyim ölmek için?

Evet kelimeler savaşa başlamışken isyan bayraklarını hırçınca sallıyorlardı. Yataktan sinirle doğrulurken abimin çoktan gittiğini fark ettim. Başımda maymunlar yine muz arıyor . ama ne yazık muzum kalmadı küçük maymunlar. Lütfen tepinmeyi bırakın. Maymunlar daha da sinirlenmişçesine tepinirlerken bu hastane kokulu kötü odadan çıktım ; diyecektim ki kapının başındaki korumacılar -hadi kızım hadi uğraştırma bizi - bakışı atıyordu. Şirince sırıtıp koşmaya hazırlanacaktım ki sert kalıplı adam konuşmaya başladı.

" müdür sizi odasında bekliyor Eliz Hanım. "

Adımı nerden biliyordu acaba? Müdür demiş ihtimaliyle içim rahatlasada ikinci sapığı kaldıramıyacağımı anladım. Dudaklarım çoktan benden habersiz bükülmüş dişlerim özgürce pencersini açmıştı. Abimi bulmuştum diye her halde. Adamlar tuhaf bakışlarını bana yöneltince hızla gülüşüm soldu. Deli miyim neyim? Tabiki öyleyim . kıkırdayışım havada uçuşurken hızla müdürün odasını bulmaya koyuldum. Tamam birazcık koştum.

Ama size önerim koşarken ellerinizi iki yana açın. Rüzgarın fısıldayışlarına kulak verin. Bırakın yaramaz rüzgar saçlarınıza karışsın. İşte ozaman özgürlüğün kollarındasınız demektir.

Nefes nefese müdürün odasının kapısını çaldım. Formalar hala üstümde dururken küçük bir çocukmuşçasına düzelttim onları. Sanki kırışmışmıydı ne? Aman tişörtüm bile kırık sa ben nasıl kırılmıyım . kırık kanatlı kızın kırık forması..

Odadan gelen "gel " sesiyle kendime geldim ve kapı kolunu kavradığım gibi kendime çektim. Kapıyı ardımdan kapatırken müdürün önüne geçtim.

" Ah Eliz kızım hoş geldin. Geç otur bakalım. "

dediğini ikiletmeden gösterdiği deri koltuğa oturdum. Beni içine çekmesine izin vermeden uyuşuk bedenimi dikleştirdim ve dikkatimi müdüre verdim.

"Evet buraya seni neden çağırdım,.. Bugün okula başlıyacaksın. Sınıfını söyliyeceğim. Biliyorsun ki uyum grubundasın .uyumdan geçmek kolaydır korkma. Tek yapman gereken yeteneğini keşfetmek ve en az bir tanede olsa bir dost edinmek. Tabi sınıf ve öğretmenlerinlede iyi geçinmelisin. İyi şanslar küçük hanım. Sınıfın uyum bölümü L grubu. "

Hızla ayağa kalktım ve teşekkür etmeye gerek duymadan odadan çıktım. Dost mu? Ben ? İnsanlardan nefret eden ve binlerce işkence planları kuran ben insanlarla dost olayacağım ha? İç çekişlerim havaya uçuşurken beni bekleyen yahut izleyen nöbetçi kıza çevirdim bakışlarımı. Nöbetçi neşeyle yanıma geldi. Sarı kahküllü ve oldukça kısa saçlarının önlerini ikili yapmış benim yaşlarımdaki suratı oldukça çocuksuydu. Samimice gülümseyip tatlı bir ses tonuyla konuştu.

"Merhaba Eliz. Biliyoruum.. İsmini biliyorum. Ama bilmeyen mi kaldı yav. Herkes biliyor ki zaten ayol . " hızla kendine haz tatlı bir şekilde kıkırdadı. "Şey ben Buçe. Buçe Soykar. Memnun oldum Eliz... Hanım mı demeliyim ki ? " yine kıkırdarken bende tebessüm ettim. "Dilini mi yuttun Eliz . yoksaa! Bana küstün mü? " gülüşümü arttıran bu kızı cidden sevdim. Kafamı iki yana sallayıp gülümsedim. Yine konuşan tatlı kız oldu. " Saçların benim gibi kısa ve sarı. İkizim misin acaba? " Eli çenesine gitti. Çenesini baş ve işaret parmağının arasına almış sıkarken bir yandan da " Hmm cırk cırk " diye ses çıkarıyordu. Bunun anlamını biliyordum. Küçükken bende hep böyle yapardım. Sırıtışım kıkırdamaya dönüşürken konuştum.

ASANSÖR Where stories live. Discover now