gizemli fotoğraf olayı;

1.1K 539 162
                                    


☁⛅☁

Sıla ULUSOY;

"Bırak beni." diye tısladım sinirle. Adam odanın kapısını açmış beni dışarıya çıkarmak için uğraşıyordu ama tek eli kolumda, tek eli belimde olduğu için transa geçmiş hareket edemiyordum. Bana dokunmamalıydı. Şu an bu, yapması gereken en son şey bile değildi. Şu an olmazdı. O arada geç kaldığımı fark eden Sude ve açık olan kapıdan olayları gören Kerim ağabey de gelmişti.

Kolumu her saniye biraz daha sıkan adama, "Bırak diyorum!" diye bağırdım. Bırak yoksa kötü şeyler olacak.

"Bırakmazsam?" dedi ifadesiz bir şekilde.

Ben sinirden titrerken Sude araya girip; "Emin ol denemek istemezsin." diye uyardı. Patronum olacak Koray Beyefendisi bize şaşkınlıkla bakıyordu. Ben bu bakışları bir yerden tanıyordum ama nereden tanıdığımı hatırlayamadım ve şu an yapmak istediğim son şey bile değildi hatırlamaya çalışmak. Adını bilmediğim diğer adam ise yerinden bir milim bile kıpırdamamıştı.

Kolumu tutan iri adam, "Hadi ya? Çok korktum." deyip beni çekiştirince sinirden yumruk yaptığım elimi adamın suratına indirdim. Koray Bey bana biraz şaşkın ve çokça sinirli bir ifadeyle bakıyordu. Kabul, bunu ben de beklemiyordum, bir anda olmuştu. Omuz silktim. Hak etti. Bu hareketi beklemeyen zavallı koruma geriye sendeledi ama kendini çabuk toparlayıp bu defa çok daha sert bir şekilde kolumu tuttu. Bu kadarı da fazla değil mi?

Sude, "Ona dokunma." diye telaş ve sinirle söylenirken ben adamın karın boşluğuna dirseğimi geçirmiştim. Nefes almakta zorlanıyor olması umrumda değildi. Öne doğru eğildiği sırada bir tane de ensesine vurdum. Böylece iri adam zemini boylamıştı. Sude beni geri çektiğinde, Kerim ağabeyin; "Sıla sakin ol, ne yapıyorsun sen?" dediğini zorlukla duyabilmiştim. Bu da, istemediğim halde bana dokundukları için geçirdiğim ataklardan biriydi işte. Titriyordum, çok sinirliydim. Yaptığım şeylerin sonuçlarını düşünecek durumda kesinlikle değildim.

Adını bilmediğim adamın Kerim ağabeye, "Murat'ı da al çık." dediğini duydum. Ardından kapının kapanma sesi. "Koray suyu kıza uzat." dedi hemen ardından. 

Önüme uzatılan suyu hızla geri ittim. Sude beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Koray Bey geri çekilirken adını bilmediğim adam, "Siz kimsiniz?" diye bir soru yöneltti. Bu Koray denilen adam her kimse beni tanıyordu, gözleri bana farklı bakıyordu ama lanet olası hafızam bir türlü hatırlamama yardımcı olmuyordu.

"Yeni elemanlar." diye cevapladı Sude.

"Ve ilk günden sorun çıkardınız öyle mi?" diye sinirle soludu adam bu defa. Sorunu çıkaran yine ben mi olmuştum şimdi? Defalarca uyarmış olmamıza rağmen...

Sude, "Ben arkadaşım adına özür dilerim." dediğinde gözlerimi kocaman açarak ona döndüm. Sude ve özür dilemek mi? Sude bana çaresizce bakarken adam, "Senin adın Sıla mı?" diye sordu. Ona bakmadığım için bana bakıp bakmadığını bilmiyordum ama sorusu bariz bir şekilde banaydı. Başımı hafifçe aşağı yukarı sallayarak onayladım kim olduğuna anlam veremediğim adamı.

"Sana, bu odaya girmemen gerektiğini söylemediler mi?" diye sordu bu defa. Konuşmak yerine yine başımı sallayarak onayladım. Aferin Sıla, konuşma ve suçlu olan senmişsin gibi haller sergilemeye devam et. 

CEHENNETWhere stories live. Discover now