söyleyemezsin!

3.1K 156 65
                                    

Tom tehditkar bir şekilde kıza bakıyordu. Hermione ona göre daha sakindi. Hâlâ çocuğun kolunu tutuyordu. Tom gülümsedi.

-tom riddle mı? Voldemorttan mı bahsediyorsun?

-haberin yokmuş gibi, anlamamış gibi davranma.

-bak bana, sana oradan bakınca çirkin bir ucube gibi mi görünüyorum?

-hayır ama bende sana ucube halinden söz etmedim.

-lütfen hermione, Ben senin düşündüğün gibi bir şey değilim. Ben o yaratık olsam sencede burayı yakıp yıkmaz mıydım?

-tom yani gerçekten sen o değil misin?

-hayır. Hermione olmak istediğim tek yer burası. Senin yanında olmak. Ben senin, beni, nasıl o yaratıkla eş değer tuttuğunu anlamadım ama seni temin ederim ben o değilim.

-ciddimisin? B-ben özür dilerim. Yaşadığım bazı olaylar beni bunu düşünmeye itti.

-bana anlatabilirsin. Ha yok anlatmam dersen...

-aslında birileri artık bunu bilmezse çıldıracağım. Kimse ile konuşamıyorum.

-anlat bana.

Hermione tereddüt etti. Ona güvenmek ne kadar doğru olabilirdi ki? O'nun gözlerini rüyalarında gördüğüne emindi. Ama başka hiçbir kanıtı da yoktu. Çocuğun üzerine gitmedi. Konuşacak birine ihtiyaç duyduğu için sustu. Eğer oysa bir şekilde ortaya çıkardı zaten.

-ben bazı olaylar yaşıyorum ve bunları durduramıyorum.

-ne gibi olaylar bunlar.

-ımm. Şey. Aslında hepimizin farklı... Herneyse anlatılabilecek bir durum değilmiş. Boşver.

-hermione Yanında olduğumu bilmeni istiyorum. Tamam bana güvenmiyorsun biliyorum ama güvenmen için senden şans diliyorum. Sana canım üzerine yemin ederim ki bu şeyleri kimseye söyleme gibi bir hata yapmayacağım.

-söz veriyorum sana bunları sonra anlatacağım. Tamam mı?

-tamam.

Tom gülümsedi. Kızla yakınlaşabilmek bile kendisi için bu kısa zamanda inanılmaz bir adımdı. Açık konuşmak gerekirse kendiside iyiden iyiye kıza yaklaşabilme umudunu kaybediyordu. Ama şimdi bunların olması onu cesaretlendirmişti. Hermione ise güvenebileceği birini kazandığını sandığı için hevesliydi. Mutlu olmamak için bir sebep yoktu. Kız çocuğun kolunu bir an için bile bırakmamıştı. Ortak salona ineceklerini biliyorlardı. Yine de kız bırakmak oğlan gitmek istemiyordu. Kız oğlanın kolunu yavaşça bıraktı. Biliyordu ki bu tamamen yanlıştı. Bu onu hiç durdurmamıştı. Arkasını döndü hızla yürümeye başladı. Arkasından da oğlan yürüyordu. Kıza bakıyordu. Onu ne kadar çok sevdiğini ona söyleme fırsatı bulduğunda bunu yapmak için beklemeyecekti.

Kız ortak salona girdi masanın ucuna oturdu ve sakince birşeyler yemeğe başladı. Ama o anda Harry yanına geldi. Bunu ne o nede karşıdan olanları izleyen Tom beklemiyordu. Harry hemen sohbete başladı.

-o çocukla ne konuşuyorsunuz hermione.

-harry beni yanlız bırakmanı tercih ediyorum.

-Ama Böyle bir şey olmayacak.

-güzel.

Hermione masadan kalkarken Harry onu tuttu ve sertçe yerine geri oturttu.

-konuşmalıyız herm.

-hayır Harry canımı yakıyorsun. Ayrıca gitmek istiyorum.

-konuşmadan hiçbir yere gitmiyorsun.

-beni seni etkisiz hale getirmek zorunda bırakma. Of. Sıkıldım Harry beni bırakmazsan çığlık atacağım. Ve senin bir pislik olduğunu söyleyeceğim.

-hermione beni tehdit etme!

-bırak beni Potter. Hemen!!!

Hermionenin çığlığı üzerine profesörlerde dahil olmak üzere herkes onlara dönmüştü. Harry rahatsız olup kızı bıraktı. Ve gitmesine izin verdi. Hermione arkasına bakmadan çocuğu bırakıp gitti.

Herkes ortak salondayken koridorlar ıssız ve sessiz di. Arkasından gelebilecek herhangi bir tehlike için savunmasızdı. Aklına çok kötü senaryolar geçiyordu. Korkuyordu. O anda adım seslerini duydu. Yok olmak istiyordu. Kimseyi görmek istemiyordu özellikle kızıl gözlü buruşuk derili voldemort'u hiç. Kız korkudan bacaklarının titrediğini hissetti. Köşeye yaklaşıyordu. Tam hermionenin olduğu yöne doğru döndüğünde hermione lanet atmak için hazırdı. Ama gelen tomdu.

-tom. Çok korktum!!

- burası güvenli bir yer değil mi neden korkuyorsun?

-tabi koridorlardan birinde üç başlı bir yaratık var, 1. Sınıfta profesörlerden biri voldemort'a ev sahipliği yapıyordu, hagrid'in dev bir örümceği var ve Okula troller gelebiliyor. Sence de çok güvenli değilmi?

-sakin ol sadece benim. O Potter dediğin çocuğa bağırınca yanına geleyim dedim. Seni üzüyor mu?

-hayır. Beni üzmüyor. Sağol. Yanıma geldiğin için.

-önemli değil ortak salona kadar eşlik edeyim mi?

-olur.

Harry'den

Harry kötü kötü baktı kızın arkasından. Onun arkasından giden Tom'u da fark edince iyice çıldırmıştı. Onların birlikteliğini engellemeliydi. Harry Tom'un Tom riddle olduğunu biliyordu. Çocuk ona ne zaman yaklaşsa yarası acıyordu. Ne kadar yaklaşırsa acısı o kadar artıyordu. Başından beri görevine buydu. Helia ve Tom'un bir araya gelmesini engellemek. Harry onun Tom olduğunu bildiği kadar iyi biliyordu Hermione'nin helia olduğunu. Buna rağmen ona aşık olmuştu. Bunu engelleyememişti. Ailesinden ona kalan görev, dumbledore'a olan bağlılığı ve nefreti hiç bir şey onu sevmesine engel olmadığı gibi yardımcıda olmuyordu. Helia ve tom iki birbirinden güçlü büyücüydü. Helianın Gellert Grindelwald'a yenilmesinin tek nedeni de yine tomun acı çekmesinden kaynaklanıyordu. Tom ve helia sıradan bir evlilik yapmamışlardı. Tom, helia'ya bir büyüyle kendisine bağlanması ile evliliklerini sürdürmeleri için bir söz verdirtmişti. Bu büyü biri ne hissederse diğeri aynısını hissedip kötü durumları anlayabilsinler diyeydi. Bu büyü helia'nın bebek olmasından sonra zayıfladı. Gellert Grindelwald toma crucio attığında helia bu acıyla başa çıkamadığı için bunu yaşamıştı. Harry hikayeyi biliyordu. Hatta tom sırf bu sır yüzünden ailesini öldürmüştü. Helia'nın yani hermione'nin yerini biliyorlardı. Bu canlarına mal olmuştu. Şimdi tek gereken tomdan intikam almak ve hermione'yi kendine aşık etmekti. Her ikiside hayatına mal olabilecek büyüklükte görevlerdi. Harry uzun zamandır hissetmediği kadar çaresiz hissediyordu. Eğer voldemort hermione'yi harry onu kendine aşık edince bulsaydı, hermione harry'e ihanet etmezdi. Şimdi ise toma tutulmasında hiçbir engel yoktu. Ne yapacağını asla bilemeyecekti.

BÖLÜM SONU.

Kısa olduğunun farkındayım, uzun zamandır bölüm atmadığımında. Yorum gelmediğinin ve votenin az olduğunun farkında olduğum kadar farkındayım kısa ve geç olduğunun. Kusura bakmayın.

DARK BLOODEWhere stories live. Discover now