kalk potter!

2.5K 133 81
                                    

Tom'un yüzündeki her bir mimik yok oldu. Potter'ın orada ne işe yaradığını anlayamıyordu. Gerizekalıca bir şeylerin döndüğünü çoktan anlamıştı oysa ki.

"merhaba riddle. Ah! Hayır beni kandıramazsın tom, kim olduğunu biliyorum. Ama sen benim neyi ne kadar bildiğimi bilmiyorsun."

"ne saçmalıyorsun potter"

"riddle beni işaretlerken hiç düşünmedinmi benim senden bir parça alabileceğimi? Sen olduğunu iliklerimin en ücra köşelerinde dahi hissediyorum."

"bu konu hakkında ne yapmayı düşünüyorsun peki potter?"

"hiç. Aslında bu durum bir nevi işime geliyor. Benim helia'ya yani hermione'ye nasıl sahip olduğumu izlemen hoşuma gidecek."

"peki. Bunu nasıl başaracaksın potter"

"oysa ki onu senden uzaklaştırdım bile riddle. Ona senin onunla dalga geçtiğini arkadaşlarına senin onun ne kadar saf olduğunu anlatırken duyduğumu söyledim. Ve bil, o en yakın arkadaşına inandı!"

"sen ne yaptım dedin?"

"kolayca kazanmana izin vereceğimi mi sanıyorsun? "

"sen öldün Potter. Bu aptal cesaretin ölümüne sebebiyet verecek."

Tom Harry'e doğru attığı bir lanet Harry'e çarpacakken son anda saptırılmıştı. Harry daha asasını bile kıpırdamadan ne olmuştu öyle? Kapıda asası Harry'e doğrultulmuş bir snape görmeyi beklemiyordu tom tabi. Ona bir hafıza silme büyüsü fırlattığında Harry arkasını bile dönememişti. Harry geriye doğru düştüğünde tom sinirlice snape'e bakıyordu.

-severus sen ne hakla..

-sadece 1 saatı sildim. Eğer kavga çıksaydı bunun bedelini bilemezdik lordum. Şimdi lütfen ortak salonunuza dönün. Potter'ı dumbledore'a götürüp çocukların ona bir şaka yaptığını söyleyeceğim.

-bu davranışını asla kabullenmezdim snape. Eğer yanılıyor olsaydın.

Tom aşağıya indi. Lanet olası potter'dan kurtulmalıydı. Şimdiki önceliği ise hermione'nin kendinin temiz olduğuna nasıl inandıracağıydı. Kütüphane koridorundan geçerken helia'nın sesini duydu. Tıpkı saldırı olan gecedeki gibi acı bir feryat yükselddi kızdan. Koşar adımlarla sesin geldiği yöne gitti. Gördüğü manzara ise onun sinirlerini tepesine çıkardı. Genç malfoy helia'nın boğazına yapışmış "söylesene bulanık kim erkek değilmiş" diye bağırıyordu. Top onu kolundan tuttuğu gibi yumruğunu yüzüne indirdi. "kuvvetini bir kızı yenmeye harcadığına göre erkek olan sen değilsin." Hermione yere düşmüş nefes almaya çalışıyordu. "ne oldu ricco? Yoksa bulanığının zarar görmerinden korktunmu?" "hayır ama sen bağzı şeylerden korkmuş görünüyorsun malfoy" Genç malfoy kalktığı gibi ardını dönüp gitti. "bunu herkese söyleyeceğimi biliyorsun değilmi ricco slytherin'de barınamayacaksın." "umrumda değil. Malfoy binan senin olsun."

-hermione iyimisin?

-sen ona nasıl bunu söylersin. Seni rezil edecek.

-ben gerçekten seni sevdiğim için yanındayım mione. Binamdaki iki aptal eğlensin diye değil. Zaten oradaki hiçbir çocuk o binanın ismini taşımaya layık değil. Bunlar önemli değil. İyimisin?

-ben iyiyim. Sana güvenmediğim için özür dilerim tom.

-önemli değil.

Hermione ona sarıldığında genç malfoyla yaptığı anlaşma geldi aklına, hermionenin ona direk güvenmeyeceğini bildiği için tasarladığı planın bu kadar doğru bir ana denk gelebileceğini hiç düşünmemişti. Şimdi hem potterın planından kurtulmuş hemde hermione'nin gözünde kendini temize çıkarmıştı.

-hermione?

-ben birşeyler görüyorum.

Titreyerek kollarına düşen hermione tomun kafasını karıştırmıştı. O hala görüşler görebiliyormuydu?

Hermioneden...

Bir resim görüyorum. Tablo ve ışıklar. O siyah saçlı ve yeşil gözlü yakışıklı adamı görüyorum. Bana gülümseyen ağzını, Her bir parçasını tek tek görüyordum. ama bir bütün olan hiç bir şey yoktu. Ta ki o ana kadar onun net bir şekilde yüzünü görene kadar...

Gözlerimi açtığım anda aynı yüzle karşılaştım. Onu tanımıştım. O voldemort'tu. Helia'nın sevgilisi Harry'nin ailesinin katiliydi. Milyonlarca büyücünün geleceğini yok etmişti ve bir avuç kalbim o şeytanı istiyordu. Aynı hatayı ikinci yapışım olacaktı neredeyse. Ama tekrar onun yalanlarına kanmadan birşeyler yapacağım. Sanki o olduğunu fark etmemiş gibi yapacağım ve onu profesöre söyleyeceğim.

-hermione! İyimisin?

-iyiyim. Çok daha iyiyim. Sağol tom.

-bir daha benimle konuşmazsın diye korkuyorum.

-benim için malfoya söylediklerini duydum. Sana güvenmediğim için üzgünüm ama bana bazı şeyler söylediler. Ve....

-biliyorum.

-ben ortak salona gitsem iyi olur.

Kalkıp üstümü silkeledim. Ve hemen ortak salonuma çıkan koridordan dönüp beklemeye başladım. Tom diğer koşeden dönene kadar bekledim ve kudretli hogwarts duvarları acizliğime şahit olsun diye dökülen hiçbir yaşımı saklamadım. Olduğum yere çöktüm ve biraz öylece bekledim. Acım kabuk bağlamayacaktı. Ama bazı insanların ruhu sonsuza erişecekti. Hemen kalkıp dumbledore'un odasına doğru yola koyuldum. Umrumda olan hiçbirşey yoktu. Onu öptüğüm anda kalbimi ona teslim etmiştim zaten.

Dumledore'un odasıda kendi gibi asla değişmiyordu. Şimdilerde onu anlamak zor olsada hermione dumbledorun asla değişmez düşüncelerinden emindi. Ona tomu anlatacaktı. Kalbini söküp onların ayaklarının altına atacak ve ezmelerine izin verecekti. Doğru olanı yaptığına bir türlü ikna olmuyordu kalbi. Dumbledor tüm gösterişi ile merdivenleri inerken "bir sorunmu var bayan granger" derkende.

"profesör dumbledore ben tom riddle'ın nerede olduğunu biliyorum"

"ne tesadüf bayan granger, bende."

"nasıl yani?"

"riddle'ın yani ricco'nun yalan büyüsü her ne kadar her öğretmenin üzerinde işe yaramış olsada bilirsin bana karşı yapılan bir büyü varsa bunu hissederim" diyip göz kırptı. Yüce merlin adama milyonların katili okulda diyorum oda bunu biliyorum diyor!

"profesör o, tüm bu insanların katili, bu okulda."

"hermione sana bir sır vereceğim. Bende gençliğimde büyük hatalar yaptım. Sevdiğim biri için, daha çok sevdiğim birine bilmeyerek zarar verdim. Sevdiğim kişiye ulaşabilmek için hemde. Bu yüzden herkezin ikinci şansı hakettiğini düşünüyorum. Yeniden bir şeylere başlamak isteyen birine 2. Şansı vermemek aptallık olur. Aynı hatayı bir kere daha yapana 3. Şansı vermek gibi bir aptallık."

Kafamı sallayıp döndüm. Benim tom riddle'a, karanlık lord'a, voldemort'a 2. Bir şans tanımam gerek. Öyle mi? Tam çıkarken dumbledore'un sözü beni durdurdu. "ama 2. Şansın özelliğini unutma. Ona bu hakkı sunduğundan haberi olmasına gerek yok."

İşte şimdi profesör dumbledore kendi gibi konuşmuştu. Herkes 2. Şansı hakederdi. Peki tom 2. Şansı cidden hakediyormuydu? ...

Bölüm sonu... Bundan sonraki bölümlerde neler olacak ben bile merak ediyorum.

DARK BLOODEWhere stories live. Discover now