7. Bölüm

554 59 161
                                    

"Chanyeol senin taaa-"

"Tanrı bela-"

"Ya! Şöyle şeyler söylemeyin. Yemin ediyorum size geri döner."

Kendimi sinirden boğazlamak istiyordum. Park Beyni Götünde Çalışan Chanyeol kavgamızı durdurmak için bayılmış numarası yapmıştı ve bizde sazan gibi yemiştik. İlk dakikada uyanmayınca ben üzüntüden ağlamaya başlamış, Jongin ise sinir krizi geçirme raddesine gelmişti. Fakat ardından gülerek uyanan bir adet mal kesinlikle dövmeye değerdi.

"Ben Yi Fan'ın yanına gidiyorum. O daha çok huzur veriyor bana!"

"Git kardeşim git! Ben senin arkandayım. Bari sen kaç kurtar kendini."

Kapıya doğru hızlı adımlarımı atarken çok değerli arkadaşım Jongin'in de desteğiyle kapıdan çıkmak üzereydim. Ancak kolumu tutup beni içeri doğru çeken bir sırık sayesinde dejavu yaşamıştım. İlk geldiğim günkü gibi yine kapı diplerinde sıkıştırılıyordum. Sinirle ellerinden kurtulmaya çalışırken bileğimin ne kadar ince kaldığını fark ettim. Ya da belki elleri kocamandı...

"Bana ne kadar kızgın olursan ol asla o herifin yanına gitmeyeceksin. Ne bugün ne de başka bir gün. Söz ver Baekhyun."

Kulağımın dibine eğilip o seksi ses tonuyla bana fısıldadığında kafam -korkudan mı heyecandan mı bilinmez- aşağı yukarı hareket etmişti. Ona hayır diyecek gücü kendimde bulamamıştım. Aldığı yanıtla beraber kocaman sırıtışını yüzüne yapıştırıp geri çekildi ve eski yerine oturdu Chanyeol. Sanki hiçbir şey olmamış gibi. Oh ne ala memleket!

Şimdi onun yanına gidip çirkefleşmeyi bilirdim ama götüm yemiyordu. Sessizce yerime oturup  etrafa bakınmaya başladım. Jongin ve Yeol hariç her yere bakıyordum. Tam o sırada omzumu dürten parmaklarla yerimden sıçramıştım.

"Sen her boş anında dudağını mı çiğnersin?"

Esmerin sorusuna karşı bir süre düşünüp cevap verdim.

"Aslında çoğu zaman tırnaklarımla oynarım ama arada da bunu yapıyorum tabi."

Jongin ev arkadaşım kadar olmasa da uzun parmaklarıyla yanağımı sıkıştırdı ve ardından diğer çocuğun yanıma gitti kart oynamaya. Bense arkasından "bu neydi gı?" der gibi bakmakla yetinmiştim.

-Flashback-

Kısa çocuk bir sağa bir sola dönerken esmer olan onu sakinleştirmeye çalışyordu. Fakat kısa olan en sonunda dayanamayıp omzundaki elleri itti ve uzun çocuğa doğru tehditkar bir şekilde yürümeye başladı. Koltukta oturan çocuk ise gidecek bir yeri olmadığını bildiği halde gittikçe arkasına yaslanıyordu.

"Bana bak aptal! Sakın öyle bir şey yapmaya yeltenme. Bunun altından kalkamayız. Dediğin şeyin ne kadar büyük bir sorumluluk olduğunu biliyor musun? Hadi onu getirdin, nasıl idare edeceğiz durumu? Ne gibi bir açıklama yapacağız?"

Uzun olan başını eğmiş arkadaşlarının yüzüne bakmaya utanıyordu. Kısa çocuk ne dese haklıydı. Böyle bir şeyi yaparsa muhtemelen altından kalkamazdı. Ve onu da yitirirdi. Fakat başarılı da olursa hayatı boyunca istediği tek şeyi elde edecekti.

"Hayatım biraz merhamet etsen. Çocuk seviyor işte."

"Ya ne sevmesi?! Böyle sevmek mi olur? Çok seviyorsa gitsin açılsın."

"Bu halde mi?"

Kısa olan bir süre sevgilisine ve uzun çocuğa baktı. Onların dediklerine kanmamalıydı yine de diğerine acımadan edemiyordu. O kendinin de çok yakın arkadaşıydı ve bazen kendisini sinir etse de çok severdi uzunu. Ancak bir insana bunu yapmak... Acımasızcaydı. Karşıdakinin duygularını ya da düşüncelerini kaale almadan böyle bir şeye sürükleyemezlerdi onu.

Time Travel With Byun Baekhyun // ChanBaekWhere stories live. Discover now