8. Bölüm

546 55 210
                                    

*Şarkıyı dinlemeseniz de olur. Öylesine koydum. Güzel şarkı... Bu arada bölümü sefkilimlen yazdık Uchiha_Sarada sağ olsun kavga kısmında yardım etti 😘❤️*

Eve vardığımda kafamdaki tonla soruyla baş başa kalmıştım. Odama çekilip kimsenin beni rahatsız etmemesi adına dua ettim sessizce. Bir süre sonra Chan'ın evde olmadığını anlamıştım zaten. Tavana bakıp Wu'nun dediklerinin gerçek olup olamayacağını düşünmeye başladım.

Gerçekten de kandırılıyor olabilir miydim? Ama nasıl?

Yani ben buraya geleli üç hafta bile olmamıştı ve şu ana kadar herhangi kötü bir hareket görmemiştim onlardan. Ayrıca yalan söyleyecekleri kadar da konuşmamıştık. Birçok özel şeyi konuşmaktan kaçınıyordum, Chan ise bunların mevzusunu bile açmıyordu. Normal şeylerden bahsediyorduk.

O bana hangi tarz müzikten hoşlandığımı soruyordu, ben de ona hangi kitapları sevdiğini. Hiçbir zaman ayrıntıya da girmezdik. Günlerimiz erken bitiyordu zaten. Bazı geceleri ise Soo ve Jongin'le geçiriyorduk. Sabaha kadar dedikodu yapıp devletin içinde bulunduğu kıtlığı, yeni biten savaşı ve yan komşunun kiminle düşüp kalktığını...

Bunlar güncel şeylerdi. Derine inmeden tartışıyorduk. Bazen bana ileride ne olacağını soruyorlardı. Bense hatırlamadığımı söyleyip dudak büküyordum. Buydu buradaki hayatım. Mutluydum. Gerekli atraksiyon da vardı. Yaralanmalar ya da önemli planlar gibi. O zaman Wu ne demek istemişti?

Benim bilmediğim ama onun bildiği çok şey olduğu açıktı. Ancak böyle bir uyarıyı bana yapacak kadar ne biliyordu? Park Chanyeol gördüğüm en iyi insanlardan biriydi. Masumluğu neden tartışma konusu olmuştu ki?

Hava kararana kadar bekledim odanın içinde cevapların gelmesini fakat hiçbir şey olmadı. Daha saçmalarıyla yalnız kaldım sadece. İç geçirdim sıkıntıyla kapı açılmadan önce. Ne kadar zamandır buradayım dememe gerek kalmadan azarı işitmiştim zaten.

"Baekhyun? Ne yapıyorsun burada? Saatlerdir çıkmadın. Endişelendim..."

Onun dudak büzen ifadesine bakıp güldüm. Bu heriften suçlu falan olamazdı. Masumları kurtaran aptalın tekiydi o. Nasıl bana zararı dokunabilirdi ki?

"Düşündüyordum Channie. Bana katılmak istemez misin?"

Bir süre bana baktı anlamdıramadığım bakışlarla. Bir şey demek istiyordu sanki. Ya da ben kafamdan uyduruyordum, emin olamıyorum. Ardından yanıma uzandı o da. Yer yatağında hafif kenara kayıp tebessüm ettim.

Tavanla bakışmalarımız devam ediyordu. Lakin bu sefer heyecanlıydım. Onun yanımda uzanıyor olması kafamı karıştırıyordu. Chan'dan hoşlanmaya başladığımı kendime itiraf edeli yaklaşık üç gün olmuştu. Yaralanma olayı gerçekleştikten sonra daha da emin olmuştum haliyle. Yine de aynı şekilde ondan uzak kalmam gerektiğini de biliyordum.

Her şeyi bir kenara bıraksak bile biz farklı zamanların insanlardıydık. Eve nasıl döneceğimi bilmesem de, burası asıl ait olduğum yer gibi hissettirse de, benim geldiğim yer ve zaman farklıydı. Burada kalamazdım, illa ki bir şekilde eve dönecektim ve o zaman bu olaydan geriye sadece tek bir kırık kalp kalsın istiyordum.

"Ne düşünüyorsun Baekkie?"

Ama o bana böyle seslendikçe irademde büyük çatlaklar oluşuyordu. Karşı koyamıyordum varlığına.

"Hiç... Sana bir şey sorabilir miyim Chanyeol?"

"Tabi."

Doğruldum yerimden. Ciddi olmak zorundaydım. Ona soracağım şeyler durumuzu değiştirebilirdi, bu yüzden biraz daha düşündüm. Yi Fan bana dikkatli olmam gerektiğini söylemişti. Ne zaman sokağa çıksam peşimden geliyordu zaten. Benden hoşlanması bir yana onca ihtiyaca rağmen sadece ben çıkıyordum dışarı. Sanki bilerek yollanıyormuşum gibi...

Time Travel With Byun Baekhyun // ChanBaekWhere stories live. Discover now