1.bölüm

253 24 21
                                    

Medyada masal var

üç gündür hayat, bir gün mutlu etse kalan iki gün burnundan getirir. İşte tam da ben bunu yaşıyorum istediğim biraz mutlu olmak ama birşeyler kaybetmeden mutlu olamıyorum

kendimi tanitmadim bu arada ben masal, 18 yaşındayım annemle beraber yaşıyoruz. Babam daha ben çok küçükken vefat etti. Bana ve anneme yıllarca halit amca baktı.

Halit amca babamın en yakın arkadaşıymış, babam ile kardeş gibi büyümüşler. O yüzden babamın emanetlerine yani bize bakmak için babama söz vermiş amcam, benim ve annemin hiç bişeyden mahrum kalmamıza izin vermediği gibi beni kendi çocuklarındanda bir gün olsun ayırmadı.

Bende onu öz babam gibi gördüm. Amcamın birde çocukları var mert ve nihal çok iyi anlaştığım nadir insanlardan evleri bizim eve çok yakın olduğu için sürekli dipdibeyiz.

Alarmın sesiyle uyandığımda hemen yataktan kalkıp banyo' ya doğru yürüdüm. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra okul formamı üzerime geçirdim. Kahverengi saçlarım doğuştan dalgalı olduğu için tarayıp serbest bıraktım mavi gözlerime kalem çektim botlarımı ayağıma geçirip çantamı aldıktan sonra okul için hazırdım.

aceleyle ayak üstü bir şeyler atıştırıp "anne ben okula gidiyorum" dedikten sonra çıkıcakken annem beni durdurup " kızım bir şey unutmadın mı? Dedi "yok herşeyi aldım" "emin misin? harçlığını almadan mı? gidiceksin" dedğinde nasıl unuttum "Teşekkürler annem" diyip yanağını öptüm ve çıktım.

yolda mert ve nihal'le karşılaştım mert,yakışıklı biri ama çok donuk bir yapısı var yüksek sesle güldüğünü hiç görmedim. Ciddi bir duruşu var. Bu ona ayrı bir hava katarken etrafındaki herkeste de hayranlık uyandıryordu. Ben mi? hayrandım tabi ki herkes gibi bende hayrandım. ama sadece duruşuna değil.

Nihal ise mert'in tam zıttıydı. çok tatlı sevecen deli dolu bir kızdır. Beyaz tenli yeşil gözleriyle dikkat çeker onların yanına gidip selamlaştıktan sonra beraber okula yürümeye başladık.

yolda giderken nihal ile biraz sohbet ettik bu sene lise sonu okuyorduk ben ambulans doktorluğunu istiyordum nihal ile yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmediği için ben hangi mesleği seçersem oda onu seçicekti.

böylece beraber üniversite de okuyabilicektik. Mert ise işletmeyi okuyup babasının şirketinin başına geçebilecekti. Mert bana bakıp "neden ambulans doktorluğunu istiyorsun" dediğinde bir an şaşırsam da hemen cevap verdim" zor durumda olan hastalara yetişip, onları hemen tedavi etmek istiyorum" dedim. O da fazla üstelemeden hafif bir tebessümle karşılık verdi "hıım anladım çok güzel bir düşünce peki ya sınavı biriniz kazanamasa ne olucak" dediğinde gözlerim hemen mert'in lafını bölen nihal'i buldu. "Böyle bir şey olmayacak ikimizde bunun için çok çalışıyoruz. Anladın mı? abicim dedi. Nihal'in bu hali çok tatlıydı.

benim babam trafik kazası geçirdiğinde ambulans gecikmeseydi belki babam hâla hayatta olabilirdi. Hep böyle düşündüm bu düşünce sayesinde hep ambulans doktoru olmak istedim. Başka insanlara elimden geldiğince yardım etmek istiyorum ve bunu başarmak için çok çalışıyorum.

Ben ve nihal aynı sınıftaydık, ama mert' in sınıfı ayrıydı. Mert bize sınıfımıza kadar eşlik ettikten sonra kendi sınıfına geçti bu sene sınıfımıza yeni öğrencilerin geldiğini gördüğümüzde umursamadan nihal'le pencere kenarındaki sıraya oturduk.

öğrencilerin kimisi müzik dinliyor, kimisi dedikodu ediyordu. yeni gelen öğrencilerden bir kız dikkatimi çekmişti. çok utangaçtı. onunla konuşan kimseye bakmıyor, konuşmuyordu. beni ilgilendirmez diye düşünürken birden tanımadığım iki çocuğun kızla uğraştıklarını gördüm. şişman olan
" Hey gözlüklü niye konuşmuyorsun ?dilini mi yuttun yoksa"dediğinde kızın korktuğunu farkettim bütün sınıf olanlara
güldüğü için kız daha çok utanıyordu.daha fazla dayanamayıp kalkıp ķızın yanına gittim "ne biçim konuşuyorsunuz? siz bu kızla utanmıyor musunuz ?"dediğimde çocuğun arkadaşı lafa atladı.

"Sanane ?nasıl konuşucağımızı sana mı sorucaz?sen bu kızın avukatı mısın.?"
"Avukatı'yım bir sakıncası mı var?" şişman olan parmağını sallayarak "bana bak kızım git kendi işine belanı bizden bulma "bakmazsam ne olur" dediğimde pis pis bakarak
" senin için hiç iyi olmaz diyip kolumu sıkmaya başladı birden arkama gözü kayınca kolumu bırakıp geri çekildi.

Merak edip arkama baktığımda mert 'in sinirli bakışlarıyla karşılaştım. Bana bakmadan çocukların üzerine yürüdü. Şişman olanı kolundan tutup çevirdi. Korkudan bırakması için nerdeyse yalvarıyorlardı. Mert sessizliğini bozup
az önce ne diyordun? Tekrarla bakalım" dediğinde diğeri kaçmaya çalışıyordu ki bir bacağımı önüne atıp düşmesini sağladım. Mert onu yakasından tutup kaldırdıktan sonra ikisini tahtaya yapıştırdı.

"Bir daha sizin bu kızlara bulaştığınızı görürsem veya duyarsam sizi tahtaya çivilerim anladınız mı? lan" dedikten sonra ikisini önümde çöktürdü.

"Özür dileyin hemen" dedi.
"Benden değil bu kızdan özür dileyin" dedim
"Özür dileriz bir daha boyle bir salaklık yapmıyacağız" dediklerinde kız ağladığı için onun yerine ben konuştum "bir daha ki sefere bu kadar kolay kurtulamazsınız"diyip kızı nihal'le birlikte lavaboya götürdük.

Kız elini yüzünü yıkadıktan sonra bana bakmadan "Teşekkürler" diyip sınıfa gitti. çok tuhaf bir kız yüzünü neden gizliyor diye düşünürken " vay be! abime bak kimin abisi? nasıl da onları iki dakikada yola getirdi."diyen nihale döndüm.

"Sahiden mert in ne işi vardı?. Nasıl haberi oldu?"
"Sen tartışırken abimin yanına gidip başının belada olduğunu söylediğim de bi hışımla sınıfa koştu."
"nihal niye böyle bir şey yaptın"
"masal sana zarar vericeklerdi. öylece durup izlesemiydim"
"Bu benim meselem kendim halledebilirdim" . Bu zamana kadar bana yardımcı oldukları için yeterince borçlandım bu saatten sonra kendimi başkalarına yüķ etmek istemiyordum.

lavabodan çıkıcağım zaman kapının önünde gördüğüm bir çift mavi gözle karşılaştım. Mert kapının önünde dikilmiş bana bakıyordu. söylediklerimi duymuş muydu? Diye düşünürken
"burda ne işin var farkındaysan burası kızlar tuvaleti abi" diyen nihal'e çevirdim bakışlarımı, mert onu gözleriyle ikaz edince ağzına fermuar çekip sınıfa gitti.

Nihal'i sınıfa yolladıktan sonra bana dönüp sakin bir şekilde seninle biraz konuşalım mı? masal dedi. Başımla onayladım .

"neden? benim yardım etmemi istemiyorsun bir sorun mu var?"
"Sadece bana bu zamana kadar yardımcı oldun zaten daha fazla benim sorunlarımla seni rahatsız etmeye hakkım olmadığını düşünüyorum" mert lafımı bitirmeme fırsat vermeyip

"Sen beni rahatsız etmiyorsun dediğinde çok tuhaf hissettim utandım kesin kızarmıştım gözlerimi kaçırmaya devam ederken mert'in gözlerinin üzerimde olduğunu bilmem beni tedirgin ediyordu. Mert konuşmaya devam ederek;

"Sen benim için değerlisin. Beni rahatsız etmessin. Asıl böyle davranarak beni rahatsız ediyorsun anladın mı?"
"Ben artık sınıfa gitmeliyim"dedim arkamı dönüp gidecekken mert sinirle önümde durdu.

"daha bitirmedim masal, böyle arkanı dönüp gidemezsin" şaşkınlıktan gözlerim büyürken umursamaz ifademi takınıp;
"Herşey için teşekkür ederim çok iyi bir arkadaşsın, ama yardımını istemiyorum yanımda hep sen olamazsın kendi başıma ayakta durabilmeyi öğrenmeliyim. İzninle sınıfa gidebilir miyim?" Bu sözlerim üzerine mert soğuk yüz ifadesini takınmıştı. Gözlerini bir an bile ayırmadan
"Peki sen bilirsin iyi dersler " dedi ve yanımdan hızla ayrıldı.

Arkadaşlar umarım beğenirsiniz lütfen bol bol vote yorum atın hikayenin gidişatı ile ilgili fikirlerinizi söylerseniz sevinirim şimdiden teşekkür ederim...

SEN SEVDA MISIN#wattys2016Where stories live. Discover now