HS Bölüm 4

167 46 326
                                    

21 Nisan 1987

Eftalya

Of! Neden oradan kaçtım ki sanki? Benim onu görmem lazım! Ama bu halde olmaz. Üzerimi değiştirmeliyim! Hemen gardırobuma yönelip, pembe, çiçekli elbisemi çıkardım, ve hazırlanmaya başladım. Çok geçmeden,, kendimi güç bela dışarı attım. Aslında pek dışarı çıktığım söylenemez. Pencereden kaçtım. Ne? Çok yüksek değildi sonuçta. Soluğu, Soydan Ailesi'nin evinde aldım.

"Eftalya? Hoş geldin kızım. Buyur, geç içeri."

"Teşekkürler, Filiz teyze."

"Engin salonda, sabahtan beri bir tuhaf. Artık ne konuştuysanız..."

Utangaç bir bakış atıp salona gittim. Kadıncağız arkamdan manidar bir şekilde gülüyordu.

"Engin, ne oldu? Dalgınsın?"

Sesimi duymasıyla afalladı. Bu haliyle öyle komik ve sevimliydi ki...

"Eftalya? Sen mi geldin?"

"Ne oldu? Başkasını mı bekliyordunuz, bayım?"

"Eftalya, bir daha 'bayım' dersen..."

"Tamam, sustum."

"Sadece şaşırdım, daha bu sabah konuştuk oysa."

"Biliyorum ama... Ne bileyim... Galiba, ben özledim seni."

Son söylediklerimi resmen mırıldanmıştım. Öyle ki Engin'in bile zor duyduğuna emindim.

"Demek özledin, öyle mi?"

Derken, resmen fısıldadı. Ben kıpkırmızı olmuştum, of be adam! Ne yapıyorsun bana? Bir dakika ya! O neden bu kadar yakın bana? Hay aksi! Yine heyecan bastı beni!

"Bu kadar çabuk mu? Beni biraz süründürürsün sanıyordum. Lakin beni şaşırttın, çam kokulu sevgilim."

Bilmem nedendir gülümsüyorum sebepsizce. Bilmiyor çıra misali yandığımı. Ah bir bilse...

"Süründürmek mi? Güldürme beni, sence ben o kadar sabırlı mıyım?"

"Bak sen, demek sabırsızsın."

"Evet, ne olmuş?"

Gülerek sarıldı bana. Tuhaf bir histi bu. Kalbim bir başka atıyordu. Ne garip bir şey bu böyle?

"Ah be peri kızı, bir gün yakacaksın beni. Baksana şu hâlime! Sayende Mecnun'a döndüm. Daha fazla naz etme, ne olur."

"Ben ne yaptım? Hiç insaf yok mu sende? O koruda kalbimi kaptırmışsam sana, baloda tutuşturmuşsam yüreğimi aşkınla, bu benim suçum mu?"

Engin

Duyduklarım doğru mu? Yoksa rüya mı bu? İçimde tarifsiz bir mutluluk var. Kalbimdeki bu aşkın şiddeti gittikçe artıyor. Onu öyle çok seviyorum ki... Ansızın, onu kolundan tutup arka bahçeye götürüyorum. Eftalya şaşkın, bu hâliyle öyle sevimli öyle masum ki...

"Bekle... Nereye gidiyoruz?"

"Arka bahçeye. Gel hadi."

"Tamam."

Bir yandan da gülümsüyordu. Onu gülerken görmek öyle güzeldi ki... Güldüğünde çok tatlı oluyordu. Onu üzmemeye çalışıyordum. Üzülürse kahrolurdum çünkü. Arka bahçeye vardığımızda ansızın sarıldı bana. İlk başta şaşırdım, ama kalbim delice bir aşkla atıyordu.

"Akşam gelecek misin Engin?"

"Geleceğim peri kızı."

"Bekliyor olacağım sevgilim."

Bir dakika ne dedi o? Yanlış mı duydum ben? Ne demişti bana? Hayır, kalbim bu kadar mutluluğu kaldıramayacak galiba. O yanağıma küçük bir buse kondurup uzaklaştı yanımdan.

"Gitmeliyim. Akşama görüşürüz sevgilim."

"Görüşürüz çam kokulu sevgilim."

O uzaklaşırken ben hayran hayran bakıyordum.

Aynı akşam Bozoklu yalısı
Eftalya

Evde ummalı bir hazırlık vardı. Ben de kendime kıyafet bakıyordum. Nihayet annem gülerek yanıma geldi ve beyaz elbisemle gerekli aksesuarları çıkardı. Ah anne! Sen de olmasan...

"Hadi hazırlan kuzum, sonra da saçını yapayım. Olur mu?"

Dediğini ikiletmeden hazırlanıp oturdum. Çok geçmeden odaya beyaz elbisesi ve yeşil aksesuarlarıyla harika görünen Hilal geldi.

"Harika olmuşsun, Hilal'cim."

"Mersi, Eftalya abla, sen de muhteşem olmuşsun. Abim kesin kalpten gidecek."

Hafifçe kızardım, utandırmıştı beni. Ayh! Gören de hiç utanmadım sanır. Davetliler bir bir gelirken, Hilal gecikmeden salona indi. Ben de hazırlanıp salona inmek üzere odadan çıktım. Merdivenlerin başında belirdiğimde, Engin'in beni beklediğini, annem ve babamın da hemen öteki tarafta durduğunu gördüm.

Annem, harika görünüyordu. Babam bu gece ondan gözlerini alamayacaktı. Neyse... Merdivenleri inerken Filiz Hanımın söyledikleri beni ister istemez gülümsetmişti.

"İşte gecenin asıl yıldızı da arz-ı endam etti, nihayet. Bu ne güzellik, Eftalya?"

"Ah! Rica ederim Filiz Hanım, o sizin güzelliğiniz."

O esnada Engin yine bir muziplik yapıp yanıma geldi ve elimi tutup hafifçe öptü. Bu beni bir hayli utandırmıştı. Herkesin gözü önünde yapmıştı üstelik!

"İtiraf etmem gerek, güzel bayan, peri kızlarını bile kıskandıracak kadar güzelsiniz bu gece."

"Çok teşekkür ederim bayım, siz de pek bir yakışıklı olmuşsunuz."

"Eftalya, ne konuşmuştuk peri kızım?"

"Biliyorum, ama sadece bir seferlik. Olmaz mı?"

Güldü. Sadece güldü, sonra da herkesin içinde, alnıma ufacık bir buse kondurdu. Ah ne harika! Sayesinde herkes bizi öğrendi iyi mi?

"Ne yapıyorsun?"

"Birazdan anlarsın, peri kızı."

Salonun tam ortasında durdu, bir elini bana uzattı. Şaşkınlıkla yanına gittim ve elini tuttum. Hemen ardından konuşmaya başladı.

"Sevgili konuklar; bir şey açıklamak istiyorum, Eftalya'yı ilk gördüğümde kalbimi kaptırmıştım ansızın. Çok geçmeden anladım ona olan aşkımı. Evet, doğru duydunuz, Eftalya, benim her şeyim. Bunu daha fazla saklayamam."

Etrafımızda alkış sesleri duyulurken, ben heyecandan bayılmak üzereydim. Engin beni ansızın kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Daha fazla dayanamayıp ben de ona sokuldum kedi gibi. Güldüğünü duyabiliyordum. Bu nasıl bir aşk böyle?

Ee yazar tanıtım videosunu unutursa böyle olur. Özür dilerim.

Hatırla Sevgili(Yıllanmış Aşklar Serisi-1)||Bazı Bölümleri Düzenlemeye Alındı Where stories live. Discover now