HS Bölüm 7

108 26 207
                                    

(Günümüz)

Eftalya

Günlükte yazanları okudukça hayrete düşüyordum. Bunları ben mi yazmıştım sahiden? Hepsini yaşamış mıydık?

Defterde kaldığım yeri işaretleyip bir kenara koydum. Parmağımda duran ve nedense bir türlü çıkarmadığım bu alyans ve yüzük neyin nesiydi peki? Evli miydim? Eğer öyleyse, sevdiğim adamla mı evlenmiştim yoksa başkasıyla mı? Off! Neden hatırlamıyorum?

Biraz dışarı çıkıp, hava almaya karar verdim. Odama çıkacağım sırada, karar değiştirip, annemin odasına gittim. Gardırobun kapısını açıp, bordo elbiseyi askıdan aldım. Eğer yanlış hatırlamıyorsam, annem ile ikimizin beden ölçüleri her daim aynıydı.

Uzun zamandır ilk defa kendime bu kadar özen gösterdiğimi fark edip, güldüm. Saçlarımı ise salık bıraktım. Hazırlığımı bitirdikten sonra, evden dışarı çıktım. Dışarıda geçirdiğim vakitler boyunca bölük pörçük bazı şeyleri hatırladığım olmuştu.

Bu koca şehir, sonumuzun ne olduğunu bilmediğim aşkımızın her anına şahit olmuştu. İyi veya kötü. Bir caddeye girdiğimde, içime kötü bir his çöreklendi. Sanki bu caddede kötü bir olay yaşanmıştı. Beni huzursuz eden bir olay..

Peki neden böyle hissediyordum ben? Cevabı bulmam çok uzun sürmedi. Bir patlama sesi duymamla birlikte, gözlerim fal taşı gibi açıldı. Başım çatlıyordu ama umurumda değildi.

Derhal tenha bir yere saklandım. Kulaklarımı tıkayıp, iki büklüm bir şekilde oturdum bir süre.
Sanki kulaklarımda silah sesi yankılanıyordu.
**** **** **** **** **** **
(13 Mayıs 1989)

Engin, sabah sabah kapıma dayanıp, birlikte vakit geçirmemiz için adeta yalvarmıștı. Ben de onu kıramadım elbette. Annemi ikna etmek konusunda da oldukça iyi iş çıkarmıştı.

Odama çıktım, mavi, uzun kol elbisemi dolaptan çıkarıp, hazırlanmaya başladım. Saçlarımı salık bırakıp, hazırlığımı tamamladım ve Engin'in yanına gittim.

Defalarca kez, ne yapacağımızı sorsam da, cevap vermedi. Tek söylediği biraz baş başa vakit geçireceğimizdi. Birlikte geldiğimiz semtte gezmediğimiz yer kalmadı. En sonunda bir mekanın dışarıda duran masalarından birine oturduk.

Her şey gayet güzel gidiyordu. Ta ki o silah sesini duyana kadar. Yanımızdan geçen siyah, klasik model bir arabadan bir el uzanıp, bize ateş etmiști. Engin, hedefin ben olduğumu anlamış mıydı bilmiyorum ama, kendini bana siper etmiş ve vurulmuștu.

Araç, hızla yanımızdan uzaklașırken, korkudan tir tir titreyen bedenimle, sevdiğim adamın bedenini kollarımda tutup, onun hayatta kalması için çabaladım. Gözyaşlarımı tutamıyordum. Kendimi öyle kaybetmiștim ki, biraz uzağımda duran o siyah zarfı geç fark edebilmiștim.

Hastaneye giderken, bakışlarım donuktu. Elimde sıkı sıkıya tuttuğum o zarfa bakmaya cesaret edemiyordum. Önceliğim, sevdiğim adamdı.

Kara haber tez duyulur derler. Engin'in vurulduğu haberi, ailelerimize gittiğinde, içimdeki ağırlık daha da büyüdü. Sanki benim suçummuș gibi, kimsenin yüzüne bakamıyordum. Filiz teyze, yanıma gelip, utanç ve vicdan azabı ile eğdiğim başımı kaldırdı ve otoriter bir sesle konuşmaya başladı.

"Eftalya! Kaldır başını! Bir avuç şehir eşkıyasının yaptıklarından utanma! Eğer onlar amacına ulaşıp da seni vursaydı, o zaman ne olurdu, düşündün mü? Oğlum kahrolurdu, ya ben? Seni Hilal'den ayırmadığımı bilirsin, beni evlat acısı ile mi sınayacaktın? Engin, gözlerini açtığında seni böyle üzgün görmesin, kızım. Başını her daim dik tut ve aşkına sahip çık."

Hatırla Sevgili(Yıllanmış Aşklar Serisi-1)||Bazı Bölümleri Düzenlemeye Alındı Where stories live. Discover now