Bölüm 11:Rehine

1.5K 138 287
                                    

Bölüm 11

Aynanın karşısına geçmiş dakikalardır boynumda ki morluğu sorguluyordum. Nihayet bacaklarıma 'Yürü' komutunu verebilmiş ve odanın önünden ayrılabilmiştim.

Neden?

Basit bir soru kalıbı.Olayları anlamak için kendimize sürekli sorduğumuz bir soru değil miydi? Keşke şuanda da bir cevap bulabilseydim sorularıma.

Onu çözmek karmaşık bir denklem gibiydi.Nasıl çözeceğimi  bilsem dahi gidişatta bir yanlışlık yapıyordum.Asla sonucu doğru bulamıyordum.

Denklem çözmeyi hiç bi zaman becerememiştim zaten.

Saat dörde geliyordu.Gece boyu gözüme bir gram dahi uyku girmemiş, sarhoşluğun verdiği hafif  uyuşuklukla  aynadaki yansımamı izliyordum.Yakında güneş doğacaktı.Etraf bir bir aydınlanacak bu şehirde hayat yeninden başlayacaktı.

Aynanın karşısındaki bu yorgun,bitkin beden bana ait değil gibiydi.Kendim olduğuna zar zor inanmıştım.Sahi beni ne yormuştu bu zamana kadar.Yorulduğumu  dahi farketmemiştim yoğunluktan.

Ayaklarımı sürükleyerek aynanın karşısından çekildim.Yatağa yüz üstü uzandığımda aklımda aynı soru mevcuttu.Neden?

Neden senden uzak durmamı dâhi istemiyorsun Dragneel?Bu değişken hallerin neden? Ve en önemlisi neden kalbim sen bana dokunduğunda bu denli hızlı atıyor?

Her soruya yarım yamalak dâhi de olsa bir cevap bulabilmiş olsamda son soruda tıkanıp kalıyordum.Sana aşık olmuş olamazdım.Bu çok traji-komik olurdu.Bir polisin bir katile aşık olması.Hadi ama burada aşk filmi çekmiyorduk sonuçta.Başka bir açıklaması olmalıydı.Sana aşık olamazdım.

Karnımın tuaf sesler çıkarması ile yüzümü bastırdığım yastıktan ayırdım.Tanrım doğru düzgün birşeyler yemem lazımdı.

Odamın kapısını aralayıp etrafa bir göz gezdirdim.Dragneel'in kapısı kapalıydı.Hala uyuyor olmalıydı.Sessiz adımlarla salona yönelip dün bir yerlere fırlattığım sarı kapsonlumu üstüme geçirdim.

Koltuğa ağzının suyunu akıtmış bir şekilde uyuyan Sting'e iğrenir bakışlarımı gönderdikten sonra mutfağa ilerledim.

Kahvaltı için basit birşeyler hazırlarken bir yandan da hafif bir şarkı tutturmuşum.Ben yemek yapmaya dalmışken hava aydınlanmış güneş çoktan gökyüzündeki yerini almıştı.Son olarak masaya tabak ve çatalları da koyduktan sonra derin bir nefes verdim.Yemek yapmayı seviyordum.

"Locy çok güzel kokuyor." Ağzının suyunu akıtarak masaya bakan Sting'i parmağımla lavaboya doğru ittirdim.

"Git bir yüzünü falan yıka leş gibi kokuyorsun."

Yüzümü buruşturarak kurduğum cümleme karşın dudaklarını büzdü.Ayaklarını sürükleyerek lavaboya doğru ilerledi.

Cam dolabın yansımasına kaydı gözlerim.Yorgun bitkin bir beden.Gözlerim yüzümden biraz aşağı kaydıgında boynumdaki morluk yerini belli etmek istercesine sızladı.

Tanrım.Bu morlugu Sting farkederse ne olduğunu öğrenmeden beni bırakmazdı.Nedeni öğrendiğinde ise Dragneel'i rahat bırakmazdı.Hızla kapșonlumu boğazıma kadar çektim.Terletsede o morlugun açıkta olmasından daha iyidi bu şekilde.

Camdaki yansımaya yorgun yeşilleriyle Dragneel'de girdi.Gözlerini üzerimde gezdirdi.Ardındansa masaya kuruldu.

Kendi sandalyemi çekip oturduğumda karşıma da Sting oturmuştu.

"Civciv ev gayet sıcak.Neden o kadar sıkı giyindin sen?" 

Sting'in sözleriyle gergince gülümsedim."Üşüyorum ben ondan."

DEMON-NaluWhere stories live. Discover now