Siyahın İçindeki Beyaz

822 64 163
                                    

Playlist: My Demons- Starset 

 Gecenin karanlığında ayın bizim için oluşturduğu titrek ışıkta sessizce ilerliyorduk. Hafif esen meltem sarı saçlarımın bir kısmını yüzüme vurmuş ve beni geçip gitmişti.

Tek elimle çektim inatçı saç tellerimi yüzümden. Gözlerim önüme yürüyen bedene takıldığında onda takılı kalmayı seçmişlerdi.

Giydiği siyah kapşonlusunun şapkasını kafasına salaşça geçirmişti. Sert adımları sinirli olduğunu anlatıyordu adeta bana.

Hafif belirginleşen damarları, ve yanında taşıdığı büyük sessizliği beni korkutuyordu.

''Natsu?'' Adımları yavaşlarken hafifçe kafasını çevirip görüş alanına almıştı beni.

Adımlarımı onun yanına getirdiğimde ifadesiz suratını inceleme fırsatı bulmuştum. Ay ışığında parlayan gözlerini de öyle.

''Nereye gidiyoruz?'' Sorumu cevapsız bırakmamıştı. ''Katilin inine.''

Titrek kahvelerimi keskin zümrütlerine çıkardım yavaşça. Bir belirti aradım onlarda ama tek bulabildiğim kararlı olduklarıydı.

''Natsu?'' Tekrar seslenmemle hafifçe kaşlarını kaldırmıştı 'Yine ne var?' dercesine.

''Senden bir şey isteyebilir miyim?'' Birkaç saniye ifadesizce baksa da sonrasında ilerlemeye başlamıştı.

''Ne istediğine bağlı Heartfilia.'' Koşar adımlarla ona yetiştiğimde soğuk parmaklarım parmaklarını kavramıştı yavaşça.

''Ya bir şey olursa...Bana yada sana...Natsu. Kendimizi tehlikeye atamayız.''

Sözlerimle adımlarını tekrar yavaşlattı. Gözleri korkmuş kahvelerimi rahat bırakmazken tek eli yanağımı bulmuştu. Baş parmağı ile hafifçe okşarken istemsizce nefesimi tutmuştum.

''Bir şey olmayacak Luce. ''

''Bunu kanıtlayamazsın. Nereye gittiğimizi bilmiyoruz. Ya bu bir tuzaksa. Ya seni...'' Zorlukla yutkundum. ''Öldürmek istiyorsa.''

Alnını hafifçe alnıma yasladı. Gözlerime gelen saç telleri yüzünden onları kapatmak zorunda kalmıştım.

''Bana bir şey olmayacak. Sana da öyle...'' Birkaç saniye duraksadıktan sonra ekledi. ''Dragneel.''

Hafifçe kıkırdadım. ''O benim sözüm biliyorsun değil mi?''

Dudağının tek tarafı hafifçe kalkarken alaylı bakışları beni bulmuştu. ''Dragneel olduğun gerçeğini etkilemiyor.''

Gülümsedim sözlerine karşı. ''Dikkatli olacağına dair bir söz ver bana Natsu. Buradan sağ salim çıkacağımıza dair.''

Baş parmağı hafifçe çenemi kavrarken dudaklarını kurumuş dudaklarıma bastırdı. Ellerimi titrekçe yerleştirdim omzuna.

''Söz veriyorum bayan Dragneel.'' Onun kelimeleriyle bana bu şekilde hitap etmesi içimde nedensiz bir güven oluşturmuştu.

Parmakları parmaklarımı sararken gözlerimin önündeki binaya baktım sessizce. Küçük bir depo gibi duruyordu.

Natsu'nun burayı nereden bildiği ise aşikardı.

''Burası neresi?'' Sözlerim onda yankı etkisi yaratmış bana sertçe geri çarpmıştı. Cevap vermemesi sinirimi bozarken sinirle homurdandım.

Sessiz adımlarla ilerlerken gördüğüm tabela ile duraksamak zorunda kalmıştım. 'Dragneel çiftliği'

Şimdi dikkat ettiğim tabela sayesinde etraftaki onlarca tarım aracını ve birkaç kilometre ötede bulunan büyük ahırları görebilmiştim.

DEMON-NaluWhere stories live. Discover now