Bölüm 30: Ayrılık - FİNAL-

900 73 138
                                    


İki günde iki bölüm zirveye koşuyorum. Kafamda başka kurgular var ve sizi bekletmek istemiyorum. Sizleri çok seviyorum keyifli okumalar. Birde sondaki ps kısmını okumanızı tavsiye ederim.

Bölüm şarkısı:Don't you worry child

Nefesim kesiliyordu. Boğazım acıyordu.Yutkunmak o kadar zordu ki. Bu gerçeği sindirmek o kadar zordu ki. 

Sanki bir zehirdi ve yavaşça beni öldürüyordu. İçten içe. Kimsenin haberi dahi olmadan. 

Acıyan boğazımdan bir hıçkırık daha koptu. Neden sen? Onca insan varken neden? Senin hiç bir zaman sorumluluk sahibi olmadığını anlamıştım ama yinede....

Ben senin kızınım.

''Baba...''

Sert parmaklar Titreyen bedenimi sıkıca kavradı.

''Luce hadi. Kalkman gerek.''

Yaşlı gözlerimi ona çevirdim. ''Natsu...O...O..Yanlış bir kitap değil mi?Lütfen bana yanlış olduğunu söyle.''

Çaresizliğim tüm bedenimdeydi. İçimde akıyordu.Yavaş yavaş yok ediyordu beni.

''Lucy. Hadi güzelim.'' 

Yavaşça koltuk altlarımdan tutarak beni yukarıya kadırdı. Ellerimde destek alarak sersem bir şekilde tutundum ona.

''Şimdi ne yapacağım...Ben..''

Soğuk parmakları çenemi kavradı ve gözlerimi zümretlerine çevirdi.

''Şşşh. Sakin ol. Halledeceğiz.'' Uzun ve kemikli parmakları elmacık kemiklerimi okşadı. Sözleri güven veriyordu yinede...

Alt kattan büyük kapının açılma sesiyle göz bebeklerim küçüldü korkuyla. Natsu korkumun nedenini anlamış gibi daha sıkı sardı beni. Omuzlarımı tutarak beni tamamen kendine çevirdi. Gözlerimi zorla gözlerine sabitledim.

''Bana bak Heartfilia.''

''Bana öyle seslenme!'' Sert çıkışımla zümrütleri alevlendi.

''Kaçıyor musun? Korkak mısın sen? Onun yakınından biri olacağını biliyordun. Kendine gel. Dik dur onun karşısına böyle çıkamazsın!''

Bağırmasıyla irkildim. Haklıydı. Son demlerine kadar gelmiştim ama yinede o benim babamdı ve... Bunu nasıl yapabilirdi?

Sessizce onaylayıp kendi başıma ayakta durmaya çalıştım. Yaşlı gözlerimi sertçe sildim. Özür dilerim Anne. Senin için güçlü kalacağım.

Yavaş adımlara merdivenlere doğru ilerledim. Arkamdaki Dragneel oldukça temkinliydi. Bir eli belindeki silahta diğeri ise kolumdaydı.

Merdivene geldiğimde Altın sarısı trabzanlara tutunup bir kaç basamak aşağıya indim. Oradaydı işte.Ön tarafı dökülmüş sarı saçlarıyla çökmüş vücüduyla...

''Jude...'' Ona en son annem öldüğünde Baba diye seslenmiştim. Bu acı vericiydi.

Yavaş bir şekilde bana döndü. Belimdeki silahı sertçe kavrayıp ona doğrulttum. Sarı saçlarımın bir tutamı önüme gelmişti.Ellerim titriyordu. Durdurmak istesem de...

''Ah...Lucy. Ne güzel bir sürpriz böyle. Beni görmeye gelmen ne kadar da güzel.''

 Elindeki ceketi dadıma verdi ve gülerek bana doğru bir kaç adım attı.

''YaklaÅŸma!''

Dadım ve bir kaç hizmetçi korku dolu gözlerle bizi izliyorlardı. Onlara bir zarar gelmesini istemiyordum.Bir ölümü daha kaldıramazdım.

DEMON-NaluWhere stories live. Discover now