TEPEDEKİ GECEKONDU

2.2K 908 1.1K
                                    

Sarı kayaların üzerinde oturmuş, başkente kuş bakışı hülyalara daldığı vakit, Mehmet diyen kulağına aşina sesle, kaplumbağanın kabuğundan başını çıkarttığı gibi eski montunun içine gömdüğü başını yavaşça sağa doğru çevirdi.

Hava çok soğuktu.
İnce, ince yağan kar, keskin ve sinirli bir rüzgarın takibinde azametli bir öfkeyle savruldukca okır sarısı kayalara çarpan rüzgar, şiddetiyle ıslıklaşıyor, iç ürpertisi veren uğultular halinde beynine vuruyordu.

Az önce seslenen, puslu havada kendisine yaklaşan kişiyi tanışmıştı.
Zira;
Aynı okulda beraber okurlarken evlerini başka semte taşımışlardı.

Oturdular sivri kayanın duldasına.

-Burada ne arıyorsun, bu soğukta, siz taşınmadınızmı ?. Diye sordu.

Rüzgarın ince karları tipi şeklinde kayanın boşluğundan suratına vurduğu yerde fazla duramadılar.

Elleri ayakları buz kesmiş, soğuk içine işlemişti.

-Hiiç hiiç. Dedi.

Dinmek bilmeyen tipi, zaman geçtikçe şiddetini bir kat daha artırarak sürdürmekte idi.

Daha fazla mukavemet gösteremediler tipiye.

Kalktılar yol boyu yürümeye başladılar.

Havası is kurum kokan bu devasa şehrin çehresi birden bire değişmişti.

Korkunç bir panoroma misali iç ürpertici olmuştu.

Karın örttüğü asfalt yolda ayak izleriyle şekiller çizerek yürüyorlardı.

Aşkın karşılarında duran evin bahçesinde, üzerinde duldalık bulunan, kafesin içersinde boyunları âdeta renk tufanı şeklini almış, birde kırmızımsı kemer olan, iki tane sevimli kuşları görmüştü.

Üşümüş kulaklarını eski montunun içerisinde ısıtmaya çalışan, Mehmet'e dönerek.!!

-Bak bak gördün mü? Dedi.

Düşüncelerin girdabında savrulan zihni, her şeyden bir haber bön bakışlarıyla yakalarını kaldırdığı montundan başını çıkardı.
Aşkının gösterdiği yöne doğru çevirdi bakışlarını.

-Bak oradaki kuşları gördünmü?

Devam etti konuşmasına.

-Sen beni burada bekle geliyorum.
Mehmet, birden afallamıştı.

-Dur nereye gidiyorsun?

- Ne yapacaksın?

-Bekle geliyorum.

Bahçe duvarından süzülerek atladı.
Mehmet'in, yüzünün derileri gerildi aniden.

Buzlu yolların yürümeye aman vermediği, puslu bir görüntüye uzanan gözleri hayrete düştü.

Önce burnunun kenarları, sonra dudakları inceden seğrildi.

Dayanamadığı soğuğa, soğuktan duyduğu acıya mukavemet gösterebilmek için dişleriyle alt dudağını sıkıştırılmış
geveliyordu. Acımasızca, korkuyordu.

İÇİMDEKİ YABANCI,  AGNES YAYINCILIK  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin