if i could see

4.6K 470 101
                                    

05.06.2014

O günden sonra, sen konuşmadıkça konuşmuyordum seninle.

Durduk yere, böyle küs gibi kalmak hoşuma gitmiyordu fakat sesin çıkmadığına göre sen pek şikayetçi değil gibiydin.

Aramıza giren soğukluğun nedenini bir türlü bulamamak, beni çıldırtıyordu.

Her seferinde kendimde bir suç arasam da, ne yaptığımı bulamıyordum.

Zaten, sabah beni alıyor, bazen kulüp yüzünden derslere bile girmiyor, akşam okul çıkışı beni eve bırakıyor ve gidiyordun.

Tüm bunları bile artık sadece anneme söz verdiğin için yaptığını düşünüyordum.

Benim yüzümden, mecbur kalarak bir şeyleri yapmanı istemiyordum ve bunu bir gün okul çıkışı, beni alıp bırakmak zorunda olmadığını söyleyerek dile getirdiğimde, boğazını temizlemekten başka bir şey yapmamıştın.

Beni eve bıraktığında, tek başıma bunu halledemeyeceğimi, birine ihtiyacım olduğunu ve zaten okulların kapanmasına az kaldığını, yoruluyorsam eğer,sonraki yıl servisle gelebileceğimi söylemiştin.

Bunları ben de biliyordum seni aptal.

Ama ilk cümlen, canımı acıtmıştı.

Gözlerimin görmüyor oluşu, sürekli birilerine ihtiyacım olduğu anlamına gelmiyordu.

Ben sadece, senden daha farklı cevaplar beklemiştim fakat yanılmıştım.

Jeon Jungkook, beni yanıltmıştı.

O gün sana çok sinirlenmiştim ve yemek bile yemeden sabaha kadar yataktan çıkmamıştım.

Ertesi gün sabah, anneme görünmeden evden çıktığımda, aklımdaki tek şey kimseye ihtiyacım olmadığını sana kanıtlamaktı.

Babamın, zorlanmamam için okula düz bir şekilde yürüme mesafesi olan evimizi tutması işime yarıyordu.

Engelli bastonumun yardımı ile okula geldiğimde, kapıdaki güvenlik saatin henüz erken olduğunu söyleyerek sınıfa gitmeme yardım etmişti.

Sınıftaki uğultular arttığında, ders saatinin yaklaştığını hissediyordum.

Defterimi karalarken, sınıfta ismimin yankılanması başta endişelendirse de, sesin sana ait olduğunu anladığımda umursamadan defterimi karalamaya devam etmiştim.

Yanıma oturup, omuzlarımdan tutarak kendine çevirirken endişeli sesini duymak hoşuma gitmişti.

Annemin ne kadar endişelendiğini söylediğinde, senin endişelenip endişelenmediğini sordum.

Tabii ki endişelendim. Bir daha böyle yapma. Diye bir cevap verdiğinde, nedense öylesine söylüyormuşsun gibi hissediyordum.

Usulca başımı sallayıp önüme döndüğümde, hislerimin karmakarışık olduğunu hissediyordum, tek başıma içinden çıkamayacakmışım gibi geliyordu.

Senin benden uzaklaştığını hissettikçe, ilk defa görmenin ne kadar önemli bir hediye olduğunu anlıyordum.

Eğer görebilseydim, belki de bu kadar karmaşık tabular oluşturmayacaktım aklımda.

Eğer görebilseydim, belki de uzaklaşmayacaktın benden.

Ve eğer görebilseydim, yapamayacağım hiçbirşey kalmayacaktı bu dünyada.

Ama göremiyordum işte.

Duyguların da gözü yoktu ki...

Çünkü aşkın gözü körmüş.. ㅋㅋㅋ

EYE WANT YOU [ Jeon JungKook ] ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin