D i x - N e u f

588 76 26
                                    

Soğuk kış sabahlarından herkes gibi genç kadın da hazzetmiyordu, sıcak evinde olmadığı sürece. Onu yatağından kararlı bir tavırla çıkmaya iten ise, kışı kendinden daha kötü şartlarda geçirmeye çalışan insanların azımsanamayacak sayıları olurdu. Yine de bazen, yorganının yumuşak kıvrımları arasında hâlâ uyku mahmurluğu içindeyken bencilce düşüncelere kapılarak günün ilk ateşini yakmak zorunda olmayacağı bir hayat düşlerken bulurdu kendini.

1868'in ilk günlerinde de yakmaya çalıştığı şöminenin başında sessizce söylenirken baca deliğinden odunların üzerine dökülen ikinci kurum yığınıyla öksürerek geri çekildi, ufak toz bulutuna onun kadar yakalanan Mortis'in suçlayan bakışları eşliğinde.

"Yakınmam doğru değildi, biliyorum. Fakat baca temizliği yapmak, hoşlandığım işler arasında yer almıyor. –Tüylerini silkelemekle meşgul olan köpeğine döndüğünde ellerini çaresizce iki yana açmıştı- Ne yapabilirim?"

Elbisesinin üzerini silecekken vazgeçti; bu hareketi kurumun daha çok yayılmasına neden olurdu. Aksi bir havlamanın ardından merdivenleri tırmanmaya başlayan Mortis gibi silkelenerek tozlardan kurtulma arzusuna kapıldığına inanamıyordu.

Hâlâ ne yapması gerektiğine karar verememişken bir de kapının çalması umutsuzluk içinde omuzlarının düşmesine neden oldu. Odayı mı temizlemeliydi önce, şömineyi mi yakmalıydı? Üzerindeki kirli elbiseyi çıkardıktan sonra mı kapıyı açmalıydı, omuzlarının üzerine bir pelerin alması yeterli olur muydu?

Sabahın erken saatleriydi, kasabada sağlık sorunları yaşayanlardan birinin gelmiş olabileceğini düşünürken hayıflandıklarından utanç duyuyordu. Dalgın bir ifadeyle kapıyı açtığında karşısına çıkan ikili ise görmeyi beklediği son kişiler bile değildi.

Pekâlâ, soğuktan kızaran burnunu havaya kaldırmış halde ona bakan Johnny'i tahmin edebilirdi ama...

"Miss Elizabeth!"

Kalın, siyah ceketinin üst kısmından görünen beyaz gömleğiyle Elizabeth'in gözlerini kamaştıran Sir Chane tamamen sürpriz olmuştu.

Oysaki Noel geride kaldı Lizzy.

"Sir Chane! –Şaşkınlık dolu bir sessizliğin ardından- Günaydın."

"Kesinlikle, gün şimdi daha aydınlık; bugün için sizinle sözleşmemiz isabet olmuş."

Johnny'i işaret etmek için başını eğince saçlarında gizli altın madeni bir an parıldadı.

"Bu genç beyefendinin sayesinde evinizi buldum. Oldukça zeki bir çocuk."

"Rica ederim, Miss Lizzy'nin –bana böyle seslenme iznini kendisi verdi- arkadaşlarına yardımcı olmayı seviyorum."

Uzunca bir süre önce hitap şekli hakkında sunduğu serbestliği ilk kez kullanan küçük çocuğun bakışlarıyla aynı hizaya gelebilmek için eğilip yumuşak saçlarını okşadı Elizabeth. Kapısının önündeki iki beyefendinin birbirlerine olan tavırlarındaki soğuk nezaket, en az dışarıdaki hava kadar üşütmüştü genç kadını.

"Çok naziksin Johnny, büyüdüğünde tam bir centilmen olacaksın."

Büyümek kavramını, kül rengi bakışlarıyla süzdüğü Sir Chane ile bağdaştıran çocuğun masumiyeti karşısında ciddi kalabilmek için kendini zorluyordu Elizabeth. Biliyordu ki en ufak gülümsemesinden dahi, sözleriyle alay edildiği anlamını çıkaracaktı minik adam.

"Arkadaşıma rehberlik ettiğin için teşekkür ederim ama hava oldukça soğuk, nineni daha fazla endişelendirmeden eve gitmelisin."

Ve Mortis sesini ayırt edemeden, diye ekledi içinden. Köpeği, eğer sahibesi kadar sevdiği çocuğu görürse uzunca bir süreyi daha kapı önünde geçirmek zorunda kalırlardı.

LE CHÂTEAU BLEUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin