cold

3K 208 70
                                    

Gilinsky onu dinlemediğimi fark edince pes edip sıradaki yerine oturdu.

"Shawn, sağır olmuş gibisin."

Atlas'ı iki gündür ortalıkta görmüyordum. Ve her an ölecekmişim gibi hissediyordum. Kalbim durmadan hızlı hızlı çarpıyor, kanım hangi damarlarda işi olduğunu unutmuş gibi hareket ediyor, Atlas'ın bedenini düşünmeden tek bir saniye bile geçiremiyordum.

Kendime sürekli kendime gelmemi söylüyordum ancak... esir alınmış gibiydim. Her şekilde engellenmiş, bloklanmıştım. Kelimeleri bile zorla bir araya getiriyordum adeta. Mutsuz değildim- kesinlikle değildim. Ancak bu enerjikliğe de alışık değildim ve bu bana gerginlik veriyordu.

"Shawn!" Matt sertçe kafama vurunca- yemin ederim çocuk her zaman aynı noktayı nişan alıyordu- ona dik dik baktım.

"Seni öldürürüm."

"Evet ama benden önce bir liste var."

"En azından Atlas Zec'in adı listeden silindi," dedi Gilinsky, Matt'e vurup bana alayla gülümserken.

Gözlerimi devirdim. "Biz sadece arkadaşız."

"Yersen. Seni tanıyoruz, dostum. Belli ki aranızda bir şeyler oluyor. Sürekli onunla berabersin. Diamond'ın Cameron ile senin hakkında konuştuğunu duydum. Bir sorunun olduğunu düşünüyor."

"Birileri artık gay olduğumu düşünmeyi bırakabilir mi? Benim için sorun yok ancak gerçekten olmadığım bir şey için Diamond'ın suçlu hissetmesini istemiyorum."

"Dostum belki de gay olsaydın her şey daha kolay olabilirdi."

"Matt kesinlikle sana çakmazdım." Düşüncesi bile midemi bulandırırken Gilinsky kıs kıs gülüyordu. O bundan o kadar emin değil gibiydi.

"Cam'e Atlas'ı nasıl söyleyeceksin?"

"Basit ve öz. Söylemeyeceğim."

Gilinsky bu sefer Matt'in vurduğu yeri ıskalayarak ancak daha sertlikle vurdu. "Bu kadar aptal olma. Atlas'ı Cameron'a kaptıramazsın."

"Kimseyi kimseye kaptırdığım yok benim. Atlas'ı tanımıyorsunuz. Cameron gibi çocuklarla ilgilenmiyor."

"O halde bunu belki açıklamak istersin."

Yemekhanede arkamı döndürerek bana kapıyı gösterdi. Cameron ve Atlas oldukça derin bir sohbette, birbirlerine gülerek ve kollarına dokunarak konuşuyorlardı.

İlk tepkimin ne olduğunu hatırlamıyordum bile. O kadar aniydi. Yalnızca önüme döndüm. Çünkü daha fazla görmek istemiyordum. Atlas'ın öylesine konuştuğunu biliyordum. Ciddi bir şey değildi. Üstelik neden umurumda olacaktı? Biz arkadaşlık.

Ya onlar da senin ve Atlas'ın olduğu gibi olacaksa?

Beni ilgilendirmiyor!

"Dostum sadece konuşuyorlar," dedim elmamdan bir ısırık alıp. "Bunun anlamı Cameron'a veriyor demek değil. Öyle olsa bile neden umurunuzda olacak ki? Sonuçta Atlas ve ben... sadece takım arkadaşıyız. Hepsi bu."

Gözlerimin tekrar ikisine gitmemesi için bir yere sabitlemeye çalıştım. Kendimi kaskatı olmuş istiyordum. İçimdeki ses susmak bilmiyordu. Git artık, git artık, git artık...

Matthew ve Gilinsky birbirine bakıyorlardı. Endişe ile kırışmış alınları ile beni korkutuyorlardı. Okulun bizim hakkımızda hala iki düşmandan başka bir şey düşünmediğini biliyordum. Buna rağmen etrafımdakiler farklı bir fikre yavaş yavaş kapılmaya başlamıştı bile.

flying in the atlas // mendesWhere stories live. Discover now