-Melez Kurtarması~Pt1-

3.7K 233 35
                                    


"Biraz daha" diye mırıldandım. Birisi ol tarafımdan beni dürtüklüyordu. Gözlerimi açıp etrafıma baktım. Hava aydınlanmış, sabah olmuştu. Sol tarafıma bakınca bir önceki gece gördüğüm lacivert at ağzında rulo yapılmış bir parşomen ile bana bakıyordu.

Yavaşça doğrulmaya çalışıp geri ağaca yaslandım.  Belim...boynum...her yerim...tutulmuş. Acıyla yüzümü buruşturup atın ağzındaki parşomeni aldım. Açınca çok da uzun yazılmış bir cevap olmadığını gördüm.

   Sevgili Angel,

Bir siren olduğu için anlattıklarına kanıt lazım. Kuyruğundan bir pul koparman yeterli. Gerçeği söyleyip söylemediğini anlayacaksın.                 "

Pekala. Birkaç dakika olduğum yerden kalkmak için uğraştım. Sonunda kalkınca dün o sirenle konuştuğumuz yere doğru yürümeye başladım. Belimin ağrısı yüzünden zaten dik duramıyordum.

Yanına geldiğimde uyuyordu. Dün akşam bıraktığım yerde değildi. Kuyruğu ve beli suyun içinde olucak şekilde kumlarda yatıyordu. Zar zor eğilip kuyruğundan bir pulu hafifçe çektim. Olmadı , daha sert çektim, o da olmadı. İki elimle çektiğimde pul sonunda yerinden çıkmıştı. O an kafamın içinde kalın bir kadın sesi konuşmaya başladı.

Sustuğunda uyuyan sirene farklı bakıyordum. Ona acımıştım. Sonuçta yuvam dediği yerden sadece iyi birisi olduğu için atılmıştı. Kim bilir buraya gelene kadar yolculuğu ne kadar zor olmuştur?

Bunları düşünürken bir anda aklıma şey geldi... şey...KAMP! Tamamen unutmuştum! Kim bilir saat kaçtı?! Hızla doğrulurken acıyla inledim. Ama umursamamaya çalışarak söğüt ağacına doğru yürümeye başladım.

*******

Kampa vardığımda su sayesinde ağrıyan yerlerim düzelmişti. Sahilden ormana geçip yemek yenilen alana geçerken tek bir kişi bile görmedim. Hızlı adımlarla eğitim alanına geçerken yine kimse yoktu. Oradan evlere gitmek üzereyken koşarak giden bir kız gördüm , "Hey! Bekle!"

Durup bana heyecanla baktı "Seni arıyordum! Herkes Nemf Düzlüğün'de toplanıyordu, neredeydin?!"

"Şey...ben-"

"Neyse, sonra anlatırsın. Şuan Ben seni bekliyor" deyip beni kolumdan tutup Nemf Düzlüğüne kadar sürükledi.

Oraya varınca herkesin etrafa dağılmış tartıştığını gördüm. Kız beni Ben'e götürdüğünde aşırı basit (!) bir olayın yaşanmasını izledim. Alex'in abisi Mark,Ben'in ona verdiği tahtadan küpü aldı ve sertçe yere attı. Küp hafıfçe çatlayınca içinden bir duman bulutu çıktı. Bu bulut bir girdap oluşturup dönmeye başlarken Mark küpü yerden alıp koşarak o girdabın içine girdi. O girdikten birkaç saniye sonra girdap dağıldı ve arkasında minik bir toz bulutu bıraktı.

Şaşkınlıkla bunu izlerken Ben beni fark etti "Neredeydin Angel?! "

"Iıı....uzun hikaye"

"Pekala, şimdi sana kısa bir özet geçicem. Bazı yaratıklar tanrılara olan kinleri yüzünden dünyadaki genç melezlere saldırırlar. Melezlerin kokusunu anlayabilirler. Ki her saldırıda bize bir nevi ihbar gelir. Ve sizin eğitmenlerinizden oluşan ekipten o an müsait olanı o saldırıya yollarız. Ama sorun şu ki, biraz önce giden Mark son eğitmenimizdi. Dünyanın her bir yanında bulunan, onlarca meleze toplu bir saldırı var. Diğer iki kampa da haber gönderildi ama yine de yetmiyor. Bu nedenle en güçlü olduğunu düşündüğüm melezleri sırasıyla gönderiyorum. Andre, Damon ve Mason çoktan gittiler. Ve her ne kadar yeni olsan da senin de gitmen lazım."

Birkaç saniye boş boş Ben'in yüzüne baktım. Ne olduğunu kavramam için biraz zaman lazımdı. "Birkaç sorum var-"

"Angel soruya zaman yok çünkü burada bulunduğun her saniye masum bir melez zarar görüyor olabilir. Şimdi Gül sana gerekli kalkanı ve silahı vericek. Küpü nasıl kullanman gerektiğini de anlatır. Hadi, hadi!"

Beni geri çevirip ittirince tekrar isminin Gül olduğunu örendiğim kız tarafından sürüklenmeye başladım. Nemf Düzlüğü'nün sonunda küçük bir kulübeye girdik. Afedersiniz küçük mü dedim? Lafımı geri alıyorum. Burası içi silah dolu dev bir kulübeydi.

Bana verdiği şeyleri takarken kafama takılan soruları da sormaya başladım " Diğer iki kamp derken neden bahsediyordu?"

"Yedek gibi olan iki kamp daha var. Ama oraların sistemleri farklı. Burası ana kamp ve 12 olimposlunun soyundan gelen melezler eğitim görüyor. Ama oralarda Hebe, veya Nike gibi tanrı veya tanrıçaların melezleri var. Bir de buradan farklı olarak onlar için kamp zorunlu değil. Bildiğim kadarıyla 18 yaşına geldiklerinde gelmek isteyip istemedikleri soruluyor. İstemeyen kişiler ise normal hayatlarına devam ediyorlar. "

Sözü bittiğinde dizlikleri, dirseklikleri ve göğsümü koruyacak parçayı takmıştım. Ama bunlar tahmin ettiğim gibi savaş zırhına benzemiyorlardı. Sertlerdi ama metal gibi değillerdi ve koruma kapasiteleri bence oldukça azdı. Ama yaşanan kargaşaya bakılırsa saldırı bile az olan birşey olmalıydı ki böyle bir olaya hazırlıkları yoktu.

Bileğimdeki toka ile saçlarımı at kuyruğu yaptım. "Hangi silahı istersin?"

"Ok ve yay"

"Tamam" deyip silahlarla dolu rafların olduğu koridorda bir süre yok oldu. Geri geldiğinde elinde ok , yay ve kılıç vardı. "Yayın biterse veya yakın mesafe dövüş gerekirse kılıca ihtiyacın olur. Zaten hafif olanlardan verdim. Varlığını hissetmezsin."

Verdiği kemeri belime geçirdim ve kılıç bölümüne kılıcı koydum. Yayı başımdan geçirirken sadağı da sırtıma asınca tamamdım. "Şimdi sıra küpte, aslında çok kolay. Sertçe yere atıyorsun ve oluşan kapıdan girince saldırı yaşanan bir yerde oluyorsun. Zaten yanlız olmazsın. Bir saldırıya iki melez falan gelir"

"Tamam, tşekkürler Gül."

"Önemli değil. İşim bu."

Gülümseyip küpü elime aldım. Sertçe yere atınca Mark yaparken gördüklerimin aynıları yaşandı. Küpü yerden alıp sadağın içine sıkıştırdım. Ve girdaba, Gül'ün değişiyle kapıya doğru koştum.

Ben geldiiiiim😃😃

Bölüm gelmediği için üzgünüm. Ne yazıcağımı biliyordum ama nedense bir türlü yazamadım. Ma bu akşam bir anda böyle sanki ilham perisi geldi ve bölümü hemen yazdım. Umarım beğenmişsinizdir. Aslında tek bölümde olucaktı ama yarın okul var ve babam üçüncü defa yanıma uyumamı söylemeye gelirse sorun çıkabilir. Ve bölümü bugün atmasam da içime sinmezdi. O yüzden böyle iki part olucak. Sizi seviyoruuum😊😊😊😀😀

Öpücükler😚😚


  


Melez TanrıçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin