- Gülme Krizi -

4.4K 249 123
                                    

"Sen misin?"

Buna inanmak istemiyordum. Nasıl oluyor da benim eski okulumdan biri melez çıkabiliyordu? Peki neden bu melezi kurtaran bendim?

"Neden bahsettiğini bilmiyorum"

Derin bir nefes aldım. Belimdeki keseden bir hap alıp Jackson'a uzattım. "Al bunu yut"

"Oradan mal gibi mi gözüktüm? Niye bana verdiğin hapı yuta-"

"Şu hapı on saniye içinde yutmazsan bunun yerine yanımdaki şırıngalardan birini sana saplıycam. Sonuç olarak senden kurtulmuş olucam ve o canavarların gittiği yerde seni öldürmesiyle ilgili güzel rüyalar görücem. Ama son seçim yine de senin. On saniyen başladı"

Tereddütle bana baktı. "Dokuz, sekiz, yedi" hapa baktı. "Altı ,beş, dört, üç"
Elimi belime götürdüm "Tamam!Tamam!"

Hapı hızla aldı ve ağzına attı. Bir süre ağzında tuttuktan sonra sonunda yuttu. Saniyeler sonra yoktu.

*********

"Damon!"

İlk hedefini halletmiş canavar bana doğru süründü. Derisinin rengi koyu pembeydi. Ayakları yerinde beş tane yılan kuyruğu vardı. Elleri yengeç kıskaçlarına benziyordu. Yüzü ise buruş buruştu. Burnunun yanında iki derin yarık vardı . Kırmızı gözleri ve koyu yeşil dağınık saçlarıyla korkunçtan çok, tiksindiriciydi.

Birkaç adım geriledim ve kılıcımı kafasına doğru savurdum. Ama bana doğru hızlanarak gelmeye devam etti. Belimden bir şırınga alıp geriye doğru gitmeye devam ettim. Bir şekilde bunu ona saplamalıydım.

Cesaretimi toplayıp üzerine yürüdüm. Kılıçla vuracakmış gibi yapıp şırıngayı beline saplamak üzereyken bileğimde büyük bir acı hissettim. Kıskacıyla bileğimi tutmuş, sıkıyordu.

Yüzünü benimkine iyice yaklaştırdı ve burnundaki yarıklar kabardı. Yüzüme doğru pembe bir toz bulutu gelirken bileğimin acısından hareket edememiştim.

Ardından bir anda canavar yok oldu. Bileğimdeki baskı da gitti. Daha önce kampta gördüğüm bir çocuk elinde boş şırıngayla bana bakıyordu.

Aklıma gelen ilk şey Damon oldu. Hızla canavarın onu savurduğu yere baktım. Hala orada yatıyordu.

"İkiniz de yaralısınız. Zaten çoğu canavar yok edildi. Size verilen hapları yutup kampa gidin. Orada size hemen müdahale ederler."

Anlamamıştım. Damon niye kıpırdamıyordu?!Dedikleri sanki bir kulağımdan girip diğerinden çıkmıştı.Başımı yine de onaylarcasına salladım.

"Hadi o zaman"

Damon'a doğru yürüdüm. Yarası fazla büyüktü. Karnı yarılmış üzeri hep kan olmuştu. "Hadi hapı yutun. Benim de artık gitmem lazım"

"Ne? Ne hapı?"

"Offf, kampa gitmek için olanlar"

Utanmıştım. Aptal değildim. Sadece onu dinleyememiştim. Başka birşey demenden Damon'ın kafasını kaldırdım. Gözlerini açıp bana baktı. Hapı ona içirdikten sonra ben de yuttum. Kendimi birkaç saniye düşermiş gibi hissettikten sonra kamptaydım.

Ama neresinde olduğumu bilmiyordum. Ne? Ben daha buralarda yeniyim.

Damon'ın bedeni yerde duruyordu. Yanına çöküp başını kaldırınca gözlerini açtı. "Neredeyiz?" diye sordum. Yavaşça etrafına baktı. "Dümdüz ilerleyeceğiz"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 07, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Melez TanrıçaWhere stories live. Discover now