1. Bölüm : "Zelzele"

9.5K 352 50
                                    

Bismillahirrahmanirrahim.

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.

Bölümü okurken dinlemek için ezgi tavsiyesi ; Ömer KARAOĞLU - Arzuhal

☇☇☇

Zelzele.

Yeni bir güne uyanma teması buydu son zamanlarda genç kadının.

Yatağında oluşan küçük bir zelzele, ardından gelen bir öpücük yağmuru..

Hayattaki en değerli iki varlığı tarafından.

Sümeyye ve Yasir.

Yirmi altı yaşındaki Erva'nın iki tane mucizesi, Rabbinin emanetleri.
Gözünden sakındığı biricikleri.

"Hadi ama annee, çoktan uyandın biliyoruz," diye söylenmeye başladı hemen üç yaşındaki küçük oğlu Yasir.

Ve Erva, onları daha fazla bekletmeden araladı yeni bir güne gözlerini.

"Elhamdülillah."

Hergün gözlerini açar açmaz dediği ilk kelime.

Çünkü biliyor kadın ne kadar şükretse az olduğunu, biliyor gözlerini araladığında karşılaştığı tablonun şükürlük olduğunu.. İki evlat nasip etmişti ona Rabbi. Verdiği milyonlarca nimetin ardından iki tane gül gibi evlat.

"Eyhamdüyiyyah," her seferinde annesinin ardından tekrar ediyor Yasir. "Neden ben de senin gibi söyleyemiyorum anne ya?" diyerek her zamanki gibi tatlı tatlı söylenmeyide ihmal etmedi. Aslında konuşması gayet iyiydi yaşına rağmen ama bu gibi uzun kelimeleri telaffuz edemiyordu.

"Yerim senin 'elhamdülillah' diyen ağzını, gel buraya," diyerek altına aldı oğlunu ve bir yandan ısırmaya bir yandan gıdıklamaya başladı. Çok geçmeden bu kervana kızınıda kattı. Ve 'anne duur' feryatları sardı evin her yanını.

Son zamanlardaki bu sabah rutinleri ayrı bir enerji depoluyordu kadına, zira şu sıralar bolca enerji ve motivasyona ihtiyacı vardı.

Kolay değildi iki çocuklu bir yuvayı yıkmak.. Kurduğun kadar kolay değildi.

Ama Allah Kerimdi ve yardım ederdi.. Onun tek dayanağı ve güvencesi Rabbiydi.

Yatakta geçen yarım saatlik oynama faslından sonra kalktı kadın ve çocuklarınıda kaldırdı. Hep beraber lavaboya gidip yüzlerini yıkadılar, daha sonrada muftağa geçtiler. Yine hep beraber yardımlaşarak kahvaltı masasını hazırladılar.

Normalde Erva, sabah namazından sonra yatmaz, Kur'anını, mealini okur, sonrada çocuklarının kahvaltılarını hazırlayıp onları uyandırırdı. Ama son olanlarla uyku dengesi bozuldu iyice ve namazdan sonra uyur oldu.

Çocuklarda anlıyorlarmış gbi, normalde zorla uyanırlarken erkenden kendilerinden uyanır oldular. Babalarından sonra annelerininde gidecek olması korkusu yerleşti minik yüreklerine. Bu yüzden bir süredir üçü birlikte uyuyor. Biliyordu kadın, anlıyordu çocuklarının hissettiklerini ve içten içe kahroluyordu. Ama yıkılmak yoktu, en iyi şekilde atlatacaklardı hep beraber bu kara günleri biiznillah.

Karanlık olmasa, güneşin ne anlamı kalırdı?

Sabredecek, herşeye rağmen şükredecek ve görecekti güneşi.
Belki bu hayatta belki uhrevî. Ama mutlaka birgün görecekti, yeterki sabretsindi.

Yüzünde gerçek bir gülümsemeyle izledi buzdolabından çıkardığı kahvaltılıkları masaya taşıyan çocuklarını. Onlarda olmasaydı zaten.. Yine asla isyan etmezdi ama nasıl gülebilirdi bilemiyordu.

İMTİHANWhere stories live. Discover now