14. Bölüm : "Vuslat"

2.9K 203 20
                                    

Ezgi tavsiyesi, Ömer KARAOĞLU - Öğüt

🌙🌙🌙

"Ey Muhammed! De ki; söyleyin bakalım; Allah, üzerinize geceyi Kıyamet gününe kadar sürekli kılsa, Allah'dan başka size ışık getirecek ilah kimdir. İşitmiyormusunuz?"

"De ki; Allah gündüzü kıyamete kadar üzerinizden kaldırmasa, Allah'dan başka hangi tanrı, dinleneceğiniz geceyi getirebilir? Görmez misiniz?"

Kasas Suresi, 71. Ve 72. Ayetler

Gözler kördür bazı gerçeklere, kulaklar sağırdır. Diller lâl.

Bakar bakar da; göremezsin, kulak kesilir de; duyamazsın, konuşma gayretin de olurda; döndüremezsin dilini.

İşte o anlar da; yerine görecek, duyacak ve konuşacak birini ararsın. Biri sana, 'işte bak, gerçekler şunlar' diye gösterdiğinde mutmain olur kalbin. Görmesen de, gören biri olmuş ve sana anlatmış olur. Sen de güveniyorsan gösterene, mutmain ve mutlu olursun.

İlahi vahiyler de böyledir. Allah insanlara görmediği, duymadığı, bilmediğinden dile getiremediği gerçekleri, bildirir. Yani kör olduğu delilleri gösterir, sağır olduğu gerçekleri işittirir, bilmediği ilimleri dili ile ikrar kalbi ile tasdik ettirir.

İnsanlara düşen yalnızca iman etmektir.

Bunca şükür edilecek nimet, ilim, iman ardından bir de göndereceği imtihanlara sabır ister. Çünkü her söz isbat gerektirir. Çok uzun değil, 3 günlük bir sabır sonucu ebedî cenneti vaad eder. Hüznün, acının, ayrılığın, gamın, kederin uzak olduğu bir cennet. Altlarından ırmaklar akan, güzel ve rahat koltuklarla döşeli...

Dünyaya bu şekilde görünenin ardını görerek bakarsan, kazanırsın. Dağların ardını, denizlerin ardını... Göremesen de yine birşeyleri, doğru pencerede durmalısın. Doğru pencerede durursan, doğrunun rüzgarından da olsa kazanırsın.

Şimdi bu 3 günlük dünyadaki en büyük acıyı yaşadığını düşünse ve hissetse de Erva, öyle olmadığını biliyordu. Yine de hatırlatılmak istenmişti galiba ki, bir el dokunmuştu eline.

Minik ve pamuk bir el.

'Ben yanındayım' dercesine.

Bazı adamlar, küçüklükten adamlardı; küçük adamlar.

Kimi büyük adamdan çok daha yürekli, çok daha cesaretli, çok daha adam.

Küçük adam. Canım adam.

Vurduğu kapıdan indirdiği eli tutmuş ve sıkmıştı küçük adamı. O an itibariyle çok daha güçlüydü. Eli de titremiyordu sanki. Isısı düşen vücudu da daha sıcaktı. Ya da tüm bunlar psikolojik birer argümandı. Şuan birşey bilmiyordu, tek bildiği kapının ardından gelen adım sesleriydi.

Ve açıldı kapı. Eski dünya da, eski bir kapı, Erva'nın yeni dünyasına açıldı.

Karşısına ilk misafiri çıktı. Kısa hayatında yolcu edeceği bir misafir. Galiba aynı acılara gebe olan kadındı.

"Hoşgeldiniz."

Kim olduğu, neden geldiği sorulmamıştı. Galiba bu buluşmaya Erva hariç herkes hazırdı. Ya da sadece Handan'ı tanımış olduklarından dolayıydı, yine bilemiyordu. Herkes birer birer geçti gitti yanından, her giden dönüp bir kez baktı gözlerine. 'Güçlü ol' dercesine. Ahmet, daha çok 'sen zaten güçlü bir kadınsın' demişti sanki. Ve elini ben tutamadığım için üzgünüm. Şuan gözleriyle kimseye cevap verebilecek durumda olmasa da, anlayabilmesine şükretti.

İMTİHANحيث تعيش القصص. اكتشف الآن