15.3K 1.5K 1.6K
                                    

jungkook, 2017, busan

oturduğum mermerin üzerinde gerinirken havuzun içindeki bacaklarımı çırpıştırdım ve suların damla damla halinde çıplak göğsüme düşmesine neden oldum. gece yarısı olmasına yalnızca birkaç saat kalmıştı ve havuzun dibindeki ışıklar, ılık suyu kendince aydınlatıyordu. balıklama atlayış yapmak için ayağa kalkacaktım fakat yanıma oturan bir beden kalkmamı engelledi.

şortuma değen elleri, ince ve uzundu.

ah, elleri hakkında bir makale yazılmalıydı.

kafamı kaldırdım ve mükemmelliğini ilan etmiş kirpiklerine doğru bakmaya başladım. bir insanın kirpiklerine dahi hayran olmak doğru muydu bilmiyordum. ama bizim hikayemizde pek de doğru yoktu o yüzden umursamadım.

"burada ne arıyorsun, taehyung?" diye sordum ve yüzlerce sık sakladığını bildiğim kışkırtıcı gözlerine baktım.

"seni."

dudaklarımı istem dışı kıvırırken bacağımdaki elinin üzerine elimi koyarak konumunun daha yukarılara çıkmasını sağladım. kasıklarıma ulaşan elinin kıpırdandığını hissettiğimde yüzümü ona yaklaştırdım.

"o zaman," dedim ve diğer elimle ensesinden kavradım. "sen kaşındın."

elini çok, çok fazla hareket ettirirken şortumu çıkarıp yakmak istedim ve havuzun mermeri birden başka bir yere dönüşsün istedim.

bambaşka bir yere.

daha rahat bir yere.

"ta-tae," dedim sesimi kaybederken, nefesimi toparlamaya çalışıyordum. "durmazsan duramam."

"çok fazla konuşuyorsun, jungkook." dedi ve tehditkâr elini çekip karnıma yerleştirerek oradan sırtımı sardı.

"sus," diyerek mırıldandı. "ve öp beni."

dudaklarımız buluşurken havuza düşmüştük ve kulaklarıma giren klorlu su şuan hiç bilmediği kadar aptal bir günah işliyordu. yarım yamalak ereksiyon olan vücudum ile bir deli gibi taehyung'u öpüyordum ve açıkçası nefes alıp almamam artık önemli değildi.

o; nobel ödülü almış bir fizikçi, oscar kazanmış bir yönetmen ve dünyaca tanınan bir ünlü olabilirdi.

ama şuan suların içinde onu nefessiz ve kaygısız bir şekilde öperken, tamamen benimdi.

gözlerimi açarken irislerime değen kimyasallardan dolayı inledim ve onun da bana baktığını gördüm. dudaklarımızı ayırmadan zemine ayak tabanlarımı değdirerek suyun üstüne çıkmamızı sağladım.

oksijen girdiği genzimi yakarken satürn ile venüs büyük bir kavgaya tutuşarak dünyamızı bombaladılar ve ben ne gibi bir yalanın içinde olduğumu unuttum. çevremi kapkara bir delik sararken göz kapaklarımın altındaki dikenler gözlerime battı ve ancak kan ağlayarak dünyayı görebildim.

dört kişi kaldığımız rezalet evin bana ayrılmış odasında ve...

yapayalnızdım.

ne havuz. ne su. ne taehyung. ne dudaklar vardı.

gerçek olan tek şey...

gözlerimi aşağıya doğru indirerek bel altıma baktım ve öfkeyle kafamı yastığa geçirdim.

yatağımı temizlemek zorundaydım.

taehyung, 2017, daegu

telefonumu avuçlarımın arasında çevirirken yoongi'nin mesaj olarak attığı numarayı arayıp aramamak arasında kalmıştım.

"+04083653927"

dudaklarımı ısırarak midemin kasıldığını hissettim ve birden odanın ısındığını fark edip pencereyi kapatmaya yeltendim. ayağa kalktığım an tabanlarım karıncalaşırken yatağa geri düştüm ve bacaklarımın arasında hissettiğim acı ile dişlerimi sıktım.

ah, yanıyordum.

kahretsin, kapadığım gözlerimde kayan birçok yıldız görürken zorlukla odamın duvarlarına karşı söylendim.

"jeon jungkook, ne bok yiyorsun?"

damarlarımın akıttığı kan bile lava dönüşüp ağır ağır buharlaşırken nefeslerimi düzenli tutmaya çalıştım ve bu her ne saçmalıksa bilinçli kalmaya çalıştım. saniyeler sonra organlarımın içlerine buz yerleştirilmişçesine serinlerken gözlerimi açabildiğimde baktığım ilk yer; çarşaflar oldu.

lanet olsun, batırmıştım.

telefonu bıraktığım yerden alıp kulağıma götürürken maruz kaldığım istekler yüzünden büyük bir öfkeyle ahizeye bağırdım.

"jeon jungkook!" dedim ve saçlarımı çekiştirerek kızgınlığımı anlatmaya çalıştım. "ne halt yiyorsan, beni bulaştırma."

"siktir," dediğini duydum ve sesinin geri gelmesini bekledim. "sana da oldu mu?"

"ne zannediyorsun, gerizekalı?" dedim ve gözlerimi devirerek konuşmaya devam ettim.

"biz ruh ikiziyiz, elbette olacak."

"evet, ruh ikiziyiz ama..." dedi ve biraz düşündüğünü anladım.

"bu sevişmemize engel olur mu ki?"

"anla artık, jungkook," dedim ve telefonu kapamadan önce tekrar derin bir nefes verdim.

"senden hoşlanmıyorum."

/////////

fikirlerinizi merak etmekteyim ve aklımda öyle garip olaylar var ki hikayenin desteğinizle ilerlemesini ve onları size sunmayı çok istiyorum! ^_^

umarım memnun kalmışsınızdır, ilham aldıklarıma bakmayı unutmayın;)

umarım memnun kalmışsınızdır, ilham aldıklarıma bakmayı unutmayın;)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

eller~

sizi seviyorum♡

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

sizi seviyorum♡

görüşürüz~

soulmate :: vkookWhere stories live. Discover now