11.5K 1.1K 1.6K
                                    

jungkook, 2018, busan

odama girdiğimde kiremit rengindeki duvarların içinde ilk kez tedirgin hissettim ve kafamı toplamak için oyun oynamaya karar verdim. bilgisayarın önüne kurulduktan sonra çift halinde olan oyun kolundan birinin eksik olduğunu fark edip gardrobu karıştırmaya başlamıştım. tuvalet kağıtları üzerime düşmeye başlarken kitap ve dergi kaynayan dolabı zorlukla sıkıştırarak kapadım.

beş dakikalık aramanın hüsran ile bitmesinden sonra son şansıma dayanarak komidinimin çekmecesini açtım ama oyun konsolundan daha farklı bir şey buldum. mavi, rengini kaybetmiş küçük bir kağıt açık bir şekilde aceleyle atılmış gibi duruyordu. kelimelerin yazım tarzını bilmediğimden merakla kağıdı elime aldım.

"ruh ikizim,

bana benden yakın olan tek insan,

ne gibi bir oyun içinde olduğumuz hakkında hiçbir fikrim yok ama başarabileceğimizi seziyorum.

bu lanetten kurtulabileceğimizi düşünüyorum.

çünkü gün geçtikçe içimdeki değerin artıyor ve kalbimdeki yeşil bahçenin köşesinde asla dokunulmayan nadide bir gül gibi tüm dikenlerinle sergileniyorsun.

inanıyorum, meleğim

sana dokunsam bile acıtmayacak canımı dikenlerin.

belki yakmayacak dudakların, eskisi gibi.

çünkü ben yarım yamalak olan ruhumu bile sana feda edeceğim.

gözünü kör ettiğin adam,

taehyung."

yaralı kelimelerin sızlayışını kalbimde hissederken içimdeki bir duygunun yana yakıla ağladığını duydum ama üstelemedim çünkü elimdeki bu saçmalığın ne olduğunu bilmiyordum.

taehyung kimdi?

benim odamda bu kağıdın ne işi vardı?

bir hışımla odamdan çıkıp salona geldiğimde birlikte televizyon izleyen yoongi ve jimin'i gördüm. sabahın on birinde ne izlediklerini merak etsem de dikkat çekmek için boğazımı temizledim ve kollarımı göğsümde kavuşturarak karşılarına dikildim.

"bunun ne olduğu hakkında fikri olan var mı?"

"o ne?" dedi jimin, hemen. yoongi hyung televizyonun carlayan sesini kısmış bana dönmüştü.

"taehyung isminde birisi ikinizden birine mektup gibi bir şey yazmış."

"versene şu kağıdı," dedi jimin ve mavi müsvetteyi elimden kapıp yoongi ile okumaya başladı.

her cümlede yüzleri daha da değişirken jimin ilk konuşmaya başlayan oldu.

"taehyung, benim daegu'dan arkadaşım." dedi ve yoongi'ye bakarak gözleriyle onay almaya çalışır gibi baktı.

"yoongi'nin eski sevgilisiydi."

"evet," dedi yoongi de kağıdı paramparça edip koltuğun köşesine koyarken. "bana gerçekten aşık olmuş olmalı."

"çok romantik," dedim gözlerimi devirirken. oyun oynamak yerine uğraştığım şeyleri düşünüp hevesim iyice kaçtı. "bir de ruh ikizi gibisinden şeyler saçmalamış. tanrım, kaçıncı yüzyıldayız?"

jimin ve yoongi birbirlerine hipnoz olmuş gibi bakarlarken onlardan bir cevap almayacağımı anladım ve odama geri döndüm. bilgisayarın kendini uykuya aldığını görünce yüzümü yıkamak için banyoya girdim ve lavabonun kenarlarına tutunarak serinlenen yüzümü aynada inceledim.

soulmate :: vkookWhere stories live. Discover now