dreizehn ✿ farm in love

3.3K 331 84
                                    

ALEX

Her gece uykuya daldığım andan itibaren karanlık bir bulut beni içine hapsediyor ve zihnim düşünmek bile istemediğim acı verici şeylerle dolup taşıyordu. Ormancılar buradan gideli iki hafta dahi olsa beni rahatsız eden sözleri ve hisleri hala kalbimin içinde kendini belli ediyordu. Öyle kötü ve karanlıktı ki kalpleri, yapacakları şeyden çok yapamadıkları için korkuyordum. Beni ne ile sınayacakları hala koca bir muamma olsa da kabuslarım olup çıkmışlardı işte.

O günden beri azalan gülümseyişlerim yerini düşünceli ve ruhsuz hallere bıraktığından Yoongi'nin de rahatsızlık duyduğunu hissediyordum. Fakat ona ne zaman açılmak istesem benim boş yere evham yaptığımı düşünüp aptalca kuruntular beslediğim fikrine kapılmasından korkuyor, vazgeçiyordum. İkinci haftanın sonunda kabuslarım azalıp, ormancıların karanlık ruhları peşimi bırakmaya başladığında uzun zamandır güzel şeyler yapmadığımızı fark ettim ve özür mahiyetinde onu çiftliğe götürmeye karar verdim.

Önceden bir şey teklif ettiğimde burun kıvırıp saatlerce mızıklanan adam, şimdi lafımı bitirmeden kabul ediyor, yüzü fazlaca gülüyordu. Açıkçası onu böyle görmek, kalbindeki o masumane sevinci hissetmek bana güç vermişti. Doğanın onu iyileştirme eylemini başarıyla sürdürdüğünü anlıyor ve tekrardan minnetlerimi sunuyordum.

Ormanın yakınlarındaki elli küsür inek, yüzlerce tavuk, keçi ve atın yaşadığı kasaba çiftliğine ulaştığımızda Yoongi hayretle bakakalmış, tüm bu hayvanların bakıcılığını üstlenen biri olup olmadığını sormuştu. Haftada bir ziyarete gelip yemlerini ve samanlarını verip, bakımlarını yapan bir çiftçi olduğunu söylemiştim ona. Kasaba buradan epey uzak olduğu için adam sık sık gelemiyordu ve bu nedenle sahipsiz gibi duruyordu.

Burayı bildiğim halde neden ona buraya ilk gelişinde bahsetmediğimi sorunca aklıma gelmediğini ve hatırladığımda da buraya çoktan alıştığını söyledim. Bana biraz kuşkuyla baksa da üzerine gitmedi ve sessiz kalmayı tercih etti.

Çiftlik etrafında fazla yüksek olmayan çitlerle kaplı içerisinde üç ahır ve bir küçük kulübe barındırıyordu. Ahşap kulübe çiftçiye aitti ve muhtemelen şuanda içi boştu. Avlanamadığım zamanlarda buraya gelir ineklerden süt alıp peynir ve yoğurt yapar, tavuklardan da yumurta alırdım. Yakalanma korkum hiç olmamıştı çünkü tüm bu hayvanların zaten doğaya ait olduğunu düşünürdüm. Bu nedenle yaptığım şeyi suç olarak nitelendirmediğimden yakalanırsam hesap verme gibi bir sorumluluğumun da olduğunu düşünmüyordum.

Tahta kapıdan içeri girdiğimizde Yoongi'nin yüzü gülmeye başlamış gördüğü hayvanlara şaşkınca bakmaya başlamıştı.

"Önce ne yapmak istersin? İneklerden süt alabilir ya da yumurtalara bakabiliriz, seçim senin."

Bir süre düşündükten sonra saçlarını karıştırarak güldü.

"İlk kez çiftliğe geliyorum, hangisi daha zor bilemedim."

"İkisi de zor değil." Bana 'öyle mi diyorsun' dercesine baktığında kafamı sallayarak endişesini gidermeye çalıştım. Ardından onun seçmesine bırakmadan ineklerin ahırına doğru yürümeye başladım.

İçeri girdiğimizde yoğun tezek kokusundan dolayı Yoongi üfleyerek üzerindeki gömleğin kolunu burnunun üzerine kapattı ve kaşlarını çattı. Yeşil saçlarındaki azalan boya nedeniyle biraz daha sarışın ve her zamankinden beyaz görünen cildi onu ürkmüş bir ceylana benzetiyordu.

"İğrenç kokuyor, bu ne böyle?"

"Hayvanların tuvaleti burası Yoongi, ne bekliyordun? Hayatımda hiç ahıra girmedim deme lütfen."

wild child | myg  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin