PELİN'E Mİ GİDERSİN KÖYÜNE Mİ GÖRÜRSÜN.

349 26 1
                                    

Sema'ya mesaj attım. Ama hanımefendi zaten Pelinlerde kaldığı için bende direk Pelinlere gittim.

¤¤

-Allık süreyim bari.
-İstemiyorum Sema. İstemiyorum. Hem geç kaldım. İki saat oldu.
-Ayyy. Kaç senedir bekliyor. İki saat daha beklesin. Hem kız evi naz evidir.

Zaten geç kalmıştım. Yok şöyle kibar ol, yok böyle davran derken saat 1'i geçiyordu.

İki saat otobüs beklememek için bir taksi çağırdım. Artık bendeki nasıl bir şanssa durakta hiç taksi yokmuş. Yaklaşık 15 dakika sonra taksi geldi.

35-40 yaşlarındaki amcaya adresi verdikten sonra Mert'e mesaj attım. Çoktan gelmiş, beni bekliyordu.

Resturant fazla kalabalıktı. Neyse ki Mert'i bulamam uzun sürmedi.

Telefonuyla uğraştığı için beni fark etmedi. Karşısındaki sandalyeyi çektiğimde bir anda ayağa kalktı.
-Ece hoşgeldin.
-Beklettim kusura bakma."dedim gülümsemeye çalışarak. Kızlara sözüm vardı. Abuk subuk hareketler yapmayacaktım.
-Yok önemli değil. Ben seni hep...Beklerim."dedi gözlerimin içine bakarak. Dayan kızım Ece alt tarafı birkaç saat.
-Bu arada çok güzel olmuşsun.
-Sağol."dedim utanarak. Ya ben böyle bir insan değildim. Ne oluyor bana?
-Kızardın mı sen?
-Ne? Ne kızarması? Sema allık sürdü ondandır."dedim yanağımı sıvazlayıp.
-Öyle olsun."dedi sırıtırak. Kendine gel Ece. Çocuk hoşlandığını falan zannedecek. 
-Şansını zorlama Mert. Ee kısmet ne zaman gidiyorsun?"dedim. Kısaca ne zaman defoluyorsun derdim ama gider ayak üzülme.
-Çok mutlusun bakıyorum. Merak etme LYS biter bitmez gidiyorum. Ama tercih yapmak için tekrar geleceğim. Biraz daha sabret."dedi burukça gülümseyip. Eliyle garsona işaret verdi. Garson menüleri getirip başımızda sipariş vermemizi bekliyordu. İnsan şu menüye Türkçe iki yemek ekler. Burası Türkiye. Nasıl okuyayım ben bunu allasen? Adam fiyat yerine numarasını yazmış heralde.
-Karar verdin mi?"diye sordu Mert. Okuyabilsem karar vericem.
-Sen seç ikimize birşeyler. Uğraşamayacağım."deyip menüyü kapattım.
-O zaman bize ana yemek olarak iki Beef Penne, tatlı için Gold Cupcake içecek olarak da kola."deyip menüyü masaya bıraktı. Garson not alıp menüleri de alarak gitti. İnşallah yenilecek bişeyler sipariş etmiştir.

-Üniversitene karar verdin mi?"diye sordu. Başımı evet anlamında salladım.
-Bilkent'i istiyorum. Bakalım.
-Ankara...Evren ayrılmamıza izin vermiyor. "dedi gülümseyerek. Ah ben bunu unutmuştum.
-Bari üniversitede rahat bırak.
-Merak etme o kadar çalışkan değilim zaten.
-Bari şu son sınava çalış.
-Hıım. Beni düşündüğün için sevinmeli miyim?
-Mert."dedim göz devirerek. Gülümseyerek saçını karıştırdı.
-Koskoca 12 sene.
-Hayatımın yarısı seninle geçmiş.
-Senin için az kavga etmedim.
-Ben istiyordum sanki kavga etmeni. Yok o bakmış yok şu laf atmış. Kavga etmek için bahane arıyordun.
-Lise 2deyken Ali vardı. Hatırlıyor musun?
-Evet. Pelin ondan hoşlanıyordu.
-Ama o senden.
-Ne? Sen nerden biliyorsun? İnanmıyorum demek o yüzden yanımıza geliyordu sürekli. Ben Pelin için zannediyordum. Dönemin ortasında nakil aldı... Sen yoksa tehdit mi ettin çocuğu?
-Sadece uzak durması için uyardım. Çocuk okulunu değiştirmiş.

Siparişlerimiz sonunda gelmişti. Muhteşem soslu İtalyan Makarnama bakarken Mert çoktan yemeğe başlamıştı.

Kızlar sürekli mesaj atıyordu. Telefonu sessize aldım.

KülkedisiWhere stories live. Discover now