Bölüm 25 (Aksiyon)

1.4K 48 2
                                    

-"Ameliyattan yeni çıktı, kafasına kötü çarpmış, ama çok fazla kanamamış olması şaşırtıcı doğrusu, dikiş attık. Şu anda yoğun bakımda ve iyiye gidiyor, fakat küçük bir geçici hafıza kaybı durumuyla karşı karşıyayız, yarın odaya çıkar, istediğiniz zaman kısa bir ziyarette bulunabilirsiniz." İstemsiz olarak gülümsedim. Fazla kanamamasını ben sağlamıştım. Ama ne demişti doktor geçici bir hafıza kaybı ! Bunu hatırlayınca yüzümdeki tebessüm silindi ve yerini acı çektiğimi belli eden bakışlar aldı. Doktor yağmurda daha fazla durmadı ve insan kokusunun duvarlarına sindiği o boğucu yere geri gitti. Bense yağmuru damla damla kafamda hissetmenin tadını çıkartıyorum. Gözlerimi kapattım ve hissetmeye devam ettim. Bir, iki, üç... O kadar şiddetli ve hızlı yağıyordu ki bazılarını sayamıyordum.

Biraz sonra tekrar banka oturdum ve düşünmeye başladım. Şu anda neden bu haldeydik ? Bize kim saldırdı? Benim için mi, yoksa Trevis için mi saldırmışlardı ? Ne sebeple saldırmış olduklarını bilmiyorum ama, bu Trevis'in ve benim hayatıma mal olabilirdi. Neden sıradan bir hayatım yoktu benim ? Ne kadar çok aksiyon yaşamıştım son bir ayda ! Eskiden de, ot gibi yaşıyorum diye şikayet ediyordum. Ama zamanla alışacağımı umuyordum çünkü öyle bir yola sapmıştım ki artık, hayatıma yeni birinin girdi ve Trevis hayatımdan çıkmadan çıkacak gibi durmuyordu, aksiyon. Banka oturdum ve ayaklarımı uzattım, iç çamaşırlarıma kadar ıslandığımı hissedebiliyordum. Bu yüzden hiç önemsemeden ıslanmaya devam ettim. Kafam o kadar doluydu ki bir anda bir sürü şey düşünüyor ama hiçbir şey anlamıyor ve ne yapmam gerektiğini ve ne yapmak istediğimi bilmiyordum. Mesela Trevis'le karşılaşmaktan korkuyordum şu anda, çünkü nasıl tepki vereceğini kestiremiyordum, benim onun tepkisine nasıl karşılık vereceğimi, kendim olsa bile hiç kestiremiyordum. Dakikam, dakikamı tutmazdı. Ama er ya da geç bu gerçekle yüzleşmem gerektiğinin farkındayım, ve o an çok yakın.

Yağmur yağmaya devam ederken gözlerimi açtım ve banktan kalkarken, Tim'le göz göze geldik. Sağ omuzunu duvara dayamış, orada öylece beni izliyordu. Önce biraz korktum tabiki, çok sinsi göründü gözüme, bir an bakışlarıyla beni yerime çivilemiş gibi hissettim. Daha sonra ayağa kalkmak için yere baktım, dönüyordu, midem bulandı. Yardım dilemek için Tim'e baktım yoktu, gitmişti. Bunlar o kadar kısa bir süre içinde olmuştu ki, gerçekten ne olup bittiğini anlayamamıştım. Gözlerimin kapalı olduğunu farkedince açmaya zorladım ve etrafıma bakındım. Kimse yoktu, Tim yoktu, artık dönmüyordu üzerinde durduğum yeryüzü. Ama ben yeterince korkmuştum ve bu olay, o insan kokusunun duvarlarına sindiği yere gitmem için yeterdi de artardı bile.

İçeri girdiğim de kokudan midem bulandı ve öğürerek yere eğildim. Bir hemşire geldi ve bana iyi olup olmadığımı sordu. 'Ordan bakınca iyi mi görünüyorum, sence ?'

-"Iyi ? Evet gayet iyiyim (!)" Şu halime bak der gibi kendimi gösterdim. Midemdekileri çıkartmama ramak kalmıştı. Gerçi bir şey yememiştim ki, çıksa çıksa mide sıvısı çıkardı. Sanırım üşüttüm. Bu arada hemşire benim üzerime bir hasta battaniyesi getirmişti bile. Teşekkür edip Trevis'in odasını sordum ama önce bana serum taktılar, vitaminmiymiş neymiş, hasta olmamam için yapıyorlarmış. 15 dakika kadar torbanın içindeki sıvının bitmesini bekledim. Onun damlamasını izlerken zaman hiç geçmiyordu sanki, yavaş yavaş, sakin sakin, her şeyden habersiz, zaman kavramını bilmez gibi, canlı olmamanın tadını çıkarıyordu, sanki. Bir an kafamın düştüğünü hissettim ve gözlerimi açmak istedim ama tekrar aynı şeyi yaşamaktan korktum ve gözlerimi daha sıkı kapattım.

Bir el tuttu kolumu ve serumu çıkardı aynı anda pamuk bastırdı, iğnenin çıktığı yere. Hemşire ellerini üzerimden çekmeden kolunu kavradım ve gözlerimi açmaya çalıştım, bir şeyler söylüyordu ama duymuyordum bu beni endişelendirmişti, yine de açtım gözlerimi ve hemşireye baktım. Bir şeyler söylüyordu, ağzı oynuyordu ama ses çıkmıyordu ya da ben duymuyordum. Hemşireye bakmayı bırakıp etrafı taradım. Tim... Yine aynı şekilde durmuş, beni izliyordu. Tüylerim diken diken olmuştu ve titremeye başlamıştım. Birden ne yaptığımı anlayamayarak koltuktan kalkıp koşmaya başladım. İkinci kat 78. oda. İkinci kat 78. oda. Beynimde yankılanan tek şey buydu neden bilmiyordum ama orada beni ilgilendiren bir şey olduğu kesindi.

LanetliWhere stories live. Discover now