🐧 6 🐻

1.1K 132 81
                                    

Parlak renkli rüzgar gülü, kanatlarının  ucu kıvrılmış, ince çubuk sapı yarısından kırılmış..
Sapının saman sarısı rengi kararmış..

KyungSoo ne zamandır bir köşede unutulmuş kolilerin arasında bulduğu rüzgar gülünün çağırdığı anıları yapraklarını işaret parmağının ucunda küçük dokunuşları ile döndürürken izliyordu.

Annesinden istediği kolilerin arasından bu kadar eski bir hatırayı bulacağı en son umacağı şey bile değildi ki kanepede uzanmış uzak bir geçmişte kaybolmuş hali de bunu ima ediyordu.

Sesler hala kulağına çalınıyor küçük çocuğun ağlayışlarına karışan sızlanışlarını duyabiliyordu.

"Nasıl görmezsin Kyung?!
Kırıldı işte!!"

Sapı kırılan rüzgar gülü bir hışımla kanepeye atılmış kanatlarının ucu da böyle zarar görmüştü..

KyungSoo bu rüzgar gülünü ona hediye edenin de kendisi olduğunu hatta o ânı dahi hatırlıyordu.

Lisenin ilk yılında, Mino ile tanıştığı yılda, eğlence parkına gittikleri bir seferde peşlerine takılan bu ilkokul çocuğu her nereye gitse birkaç adım gerisinde onu izliyor olurdu. Bir ödüllü basket oyunundan kazandığı rüzgar gülüne gözlerini dikmiş güneşle parlayışı kendi gözlerinde de parlayan çocuğun ilgisine dayanamayarak hediye etmişti.

KyungSoo bu anıyı hatırlayınca güldü kendi kendine, tek başına olduğu evinde..

O zamanlar böyle şeylerle kolayca mutlu olan çocuk bugün de, yirmi birinde olduğu halde aldığı bir kurabiyeye ya da dondurmaya dahi en mutlu oluveriyordu.

Birisinin kalbinde bu denli hassas bir sevgi olarak yer edinebilmenin sıcaklığını, gururunu hissetti kapadığı gözleriyle..
Sonra kendi kalbinde solan sevgiye baktı.. Lakin şu rüzgar gülü hala onu, o küçük çocuğun elini tutturmaya zorluyordu.
Çünkü eğlence parkı çok büyük ve kalabalıktı. Mino diğerleri ile şurada burada takılmaya kendini fazlaca kaptırmıştı. O zamanlar gözlerini ondan alamadığı tuhaf, bir o kadar da güzel bir gençti.

KyungSoo, ondan gözlerini bir an çektiği bir lahzada kalabalıkla geride kalan çocuğu farkedince geri dönüp elini uzatmıştı.. Şaşkın ve endişeli gözleri kendisininkini bulduğunda ağaçtaki yuvasından düşmüş küçük bir kuşa benziyordu ve uçamayışı ile olduğu yerde annesinin, yokluğunu farketmesini bekliyor gibiydi.

"Jongin elimi tut!!"

Jongin şaşkınlığı arasında kendisine o gün bir daha bırakmamak üzere tutunmuştu. Lise yıllarında arkadaş grupları ile Mino'nun evinde takıldıkları zamanlarda Jongin de bir şekilde aralarında yer alıyordu.

Haftasonları buluşmalarında bile Jongin oradaydı. Saçları artık kısaydı ve ortaokul öğrencisiydi. Annesi ilk çocuğu erkek olunca ikincisinin kız olması için epey bitki karışımı çayları içmiş, muskalar yaptırmıştı. Yine de ikinci evladı da birincisine taş çıkartır derecede yakışıklı bir oğlan olmuştu. Kadın onları yemeğe davet ettiği bir seferde hayal kırıklığı ile anlatmış, KyungSoo ise onun gerçekten sağlıklı ve güzel bir evlat olarak büyüdüğü için üzülmemesini söylemişti.
Belki de onun kalbine bu şekilde düşmüştü.. O zaman on iki yaşındaki hayal dünyasına bir kahraman gibi yerleşmiş olmalıydı. Zira annesi KyungSoo'nun sözlerinden sonra kız çocuğu gibi uzun ve bakımlı saçlar verdiği küçük oğlunun saçlarını istediği tarzda kesmesine sonunda razı olmuştu..
Bu da ayrı bir anıydı.
Jongin öncesi akşamında kendisine telefon açmıştı.

Bir Derdim Var, Nasıl Anlatsam Kibar Kibar?Where stories live. Discover now