🐧 9 🐻

1K 120 27
                                    

Gece koyuydu ve soğuk..
KyungSoo'nun gözleri daha koyu ve elleri daha soğuk..
Vakit geçti..
Çok şey için geç..
Geri dönmek için..
O fırtınayı yok saymak için..
Vazgeçişlerin hiç olmamasını dilemek için.. epey geç olmuştu..

Göze aldığını düşünmüştü..
Birkaç kırık daha kazanacağını biliyordu fazladan..
Hiç karşılık bulmadığı aşkından hesap sorulacağını..
Hiç görülmemiş, duyulmamış gibi sitemlere uğrayacağını..
Korkacağını biliyordu..
Korkuyordu da..
Daha fazla yıkılmaktan ya da kırılmaktan değil..
Umduğundan daha fazla olacağını da değil..

KyungSoo, göz yaşlarını bekleyen bu adamı, en çok da onu kaybetmekten bu kadar korkuyordu hiç ummadığı kadar.. Hayal kırıklığı konuşlanmışsa diye gözlerine ya da kalbine şüphe..
Bakmaya korkuyordu yüzüne..

Kadife haki perdelerini araladığı yüksek otel pencerelerinin önündeki mavi kadife döşemeli koltuğuna yığılmış gibi çökmüş, birbiri ardınca doldurduğu kadehlerini boşaltıyordu..
Ondan da tek söz çıkmıyordu ya, bu kadar yenilginin içinde aklının sınırlarını yoklayıp duruyordu işte.

Hani bir kez hissetmemiş olsaydı bahar serinliğinin gözleri yakan tazeliğine eş, kalbinde küçük küçücek yakışları, onun da yanışlarını..
Bunca yıkıntıya omuzlarının altında, kafesinin arasında yorgun ve yılgın atan yüreği dayanmazdı..
Yıllarda tek başına büyüttüğü sevdasının yenilgisinden fazlasını omuzlarına yükleyen bir adamın yerine diğer adam sarıyordu bu kalbi koruyan omuzlarından.. .
Omuzlar kalbe çöken ağırlığı azaltmak için yaratılmış değil miydi..? Kalp burulduğu zaman omuzların da taşıdığı yükün ağırlığınca kalbe doğru düşmesi bundan değil de neydi..?

Vakit epey geçti..
Şehrin ışıkları usanmışlığına inat canlı.. bunca olandan sonra da hayatın süreğenliğini yüzüne yüzüne vuruyordu..
İkinci şişe de kadehlerle boşalmıştı.. Şişe, kendi sonu gibi bu ahvale de son vermelerini söylüyordu..
Zira diğerinin de boşalan son kadehi tiz bir sesle cam sehpaya kondu rahatsız..

KyungSoo hâlâ ondan yana tek bir bakışlık bile dönemiyordu..
Dönse bir ağıtla daha sarsılmaktan açıkça kaçınıyordu..
Zaten enkazını geride bıraktıkları evden bu otel odasına değin ardında kalan yolları, yılları, anıları ıslatmıştı geceye değin..
Göz yaşının yetmediği yerde alkolle de ıslatmıştı zihninde susmak bilmeyen tüm o gelmiş geçmiş hesapları, hesapsızlıkları..

Sehpanın diğer yanındaki adam ise önceden de olduğu gibi bu demde de ağlarken göz yaşını beklemiş, içerken kadehlerine eşlik ederek doldurmaktan da eksik kalmamıştı..

KyungSoo, en çok onu merak ediyordu.. kendisi böyle yıkılırken.. bir sevdiğinin başka bir sevdiğinden sevgisine ağlarken girdiği çıkmazlarında nasıl olup da hâlâ bir masa ötesinde kendisini bekleyebildiğini.. kalbinin aynı olup olmadığını..şüphelerini, kızgınlıklarını, isyanlarını, sitemlerini.. buraya kadarki sadakatinin alışkanlıktan mı aşktan mı olduğunu..
Kendisi en sonunda pes ettiği aşkında bir gün onun da kendisine bir pes verip vermeyeceğini..
Kalbinde yeni yeni duyduğu bu aşkı hep yanında tutup tutamayacağını..

Eli günü de vardı ya bunun..
Abisinden sonra onu sevmesi olacak iş değil gibiydi..
O da bu kuşkuya kapılır mıydı ki?
Henüz filiz veren aşkı, eskinin hesabında soldurulur muydu?
Sadakatsizlikle suçlansa bu kadar zoruna gitmezdi..
Ama hadsizlikle suçlanmak?
Onu sevmeye bir hudud çizilirse?
Henüz yürüdüğü bu gönül topraklarından yaka paça kapı dışarı edilirse?
Kalbi ona dönmüşken bir başkasına da dönmekle suçlanırsa?

Bir Derdim Var, Nasıl Anlatsam Kibar Kibar?Where stories live. Discover now