1

9K 289 149
                                    

Elimde kalan son kitapları yerine koydum ve köşedeki montumu kaptım bir yandan giyerken diğer yandan Bay Dolan'a yaklaşıyordum, dudaklarımın arasındaki anahtarı çıkardım ve çantamı koluma takar takmaz Bay Dolan'a seslendim.

"Ben çıkıyorum Bay Dolan, herhangi bir isteğiniz var mı?"

"Yok Adia." dedi kafasını kitapların arasından kaldırıp. "Yarın tekrar görüşürüz." Başımı sallayıp koşar adımlarla restorana ilerledim.
Hasta babam için iki işte çalışıyordum, bir maaşımla evi geçindirirken diğeriyle babamın ilaçlarını alıyordum, kendime az miktarda para kalıyordu ama bu benim için sorun değildi.

Tek istediğim hayatım boyunca babamın benimle kalmasıydı. Bu sıralar zaten tek sorun ettiğim şey yeni taşındığımız eve yerleşmek oluyordu, eve en erken gece gidebiliyordum ve birkaç saat eşyaları yerleştirdikten sonra sabah kendimi orada uyuyor olarak buluyordum. Restorana girdiğimde kalabalık gözümü korkutmuştu, bugünde çok yoğun bir gün olacaktı. Mutfak kısmına geçmeden önce montumu çıkardım ve önlüğümü giydim.

"Hey Adia," diye seslendi Shawn, hemen arkamdan gelen sesini duyduğumda ona döndüm ve gülümsedim. "Hey."

"Nasılsın?" dedi, bu soru daha çok eve tam olarak yerleşip yerleşmediğimle ilgili gibiydi. "İyiyim." dedim önlüğümü takıp. "Hala yerleşmeye çalışıyorum."

"Pekala." dedi ve hazırlanan tabakları aldı. "Yerleştiğin gün beni akşam yemeğine davet ettiğini varsayıyorum."

"Tabii ki!" dedim mutlulukla. "İlk seni çağıracağım sadece biraz daha işlerimin düzene oturmasını bekle."

Tabakları alır almaz uzaklaştı ve bende bir elimde menüler diğer elimde fişlerle masalara yaklaştım, sanırım bu işe altı saat boyunca dayanacaktım.

-

"Teşekkür ederim." çantamı omzuma taktım ve arabanın kapısını kapatmadan önce konuştum. Shawn'la yaklaşık bir yıl önce tanışmıştık, buna rağmen şimdiden çok iyi dostlar sayılabilirdik, bu yeni evi bile bana o bulmuştu.

Çantamı karıştırarak zorla anahtarlarımı buldum ve kimseyi rahatsız etmemek adına yavaşça binaya girdim. Tek kişinin geçebileceği kadar yer olan merdivenleri bir bir tırmanırken ilk olarak Bayan Glory ve o sevimsiz köpeğinin evinin önünden geçtim Bayan Glory'nin karşısında henüz kimin yaşadığını bilmiyordum bir üst kata çıktığımda bu evde iki öğrencinin kaldığını biliyordum, benden birkaç yaş büyük olduklarını tahmin ediyordum, onların karşı dairesi boştu. Kendi katımıza vardığımda duyduğum sesler beni merdivende yavaşlattı. Eski binadaki sensörlerin bozukluğundan dolayı henüz olduğum merdivenin ışığı yanmamıştı ve ben tam köşede hiç belli olmuyordum ama karşı komşum Candice'in orada olduğunu görmüştüm ama onu duvara yaslamış ve kendini tam olarak ona bastıran adamı tanımıyordum.

"Ah!" diye hafifçe bağırdı Candice, zaten etraftakilerin rahatsız olmasını umursamıyordu, birisi onu uyardığındaysa sahte sarı saçlarını geriye savuruyor ve uzun tırnaklarını tenlerine bastırıp onları korkuttuğunu sanıyordu. Aslında ben ondan korkmuştum, buraya geldiğimden beri Candice her dışarıya çıktığında boyu daha önce hiç görmediğim kadar uzun bir adam onu takip ediyordu, kendine koruma tuttuğunu sanmıştım ama adamın peşinde olmasından hoşlanmıyor gibi davranıyordu.

"Canım acıyor!" dedi ince sesiyle. "Kaç kez daha özür dileyeceğim? Lütfen bırak artık."

"Anlamıyorsun." adam onu kendine çevirdi ve sert elleriyle yüzünü tuttu. Candice dolu gözleriyle ona bakarken burnunun kanadığını gördüm, yanağı da kızarıktı. "Bir daha asla yapmayacağım." dedi daha kibar bir dille, onu ilk defa bu kadar aciz görüyordum.

Daha sonra Candice'i ittiğinde kendimi tutamayıp ellerimi ağzıma götürmüştüm ve doğru dürüst çalışmayan sensör o an çalışmıştı. İkisininde gözleri açılan ışık yüzünden bana döndüğünde ne yapacağımı bilemez bir şekilde konuştum. "Pa-pardon." merdivenleri hızlı hızlı tamamladım.

"Kimsin?" adam erkeksi bir ses tonunda sorduğunda çantamda olan ellerimi çıkardım ve ela gibi görünen gözlerine bakarak konuştum. "Ben Adia." devam etmemi bekler gibi bana bakmayı sürdürdü. "Buraya yeni taşındım." elimle evimin kapısını gösterdim ama artık gözlerine bakamıyordum.

Anahtarın elimde olduğunu fark edince rahat bir nefes aldım ve titreyen ellerimle kapıyı açmaya çalıştım ama anahtarı bir türlü denk getiremiyordum belki de ikisininde tam şu an bana baktıklarını bildiğim içindi.

Adım seslerini duyunca gözlerimi kapattım. Gelen kokuya bakılırsa o adam tam arkamdaydı, gözlerimi araladım ve anahtarı elimden alışını izledim, tam bedenime değen bedeni, montuma çarpan nefesi, sırtımda hissettiğim inip kalkan göğsü ve en kötüsü kalçama değen erkekliği beni daha da titretse de kapıyı benim için açmasına bir şey demedim.
Kemikli parmaklarıyla kapıyı itti, bana artık içeri geç demek istiyor gibiydi. Anahtarı diğer elinden aldım ve ondan uzaklaşmak için eve girdim, kalçamda onun erkekliğini hissedebilmiştim ve buna izin vermem utanç vericiydi.
Bu korkunç adamı tanımıyordum ve bedenimizin birkaç saniyeliğine bütünleşmesine aptal gibi izin vermiştim.

"Teşekkür ederim." dedim gözlerimi kaçırarak ama bana çok dikkatli bir şekilde bakıyordu, belki de beni utandıran şey bu olmuştu.
"Tekrar teşekkür ederim." dedim tekrardan ve birkaç saniyeliğine de olsa yüzüne baktım, çattığı kaşlarıyla evimi inceliyordu, kapıyı bir anlık cesaretle yüzüne kapattım ve sırtımı kapıya yasladım, az önce önemli hiçbir şey olmasa da bana çok şey olmuş gibi geliyordu.

O uzun esmer adam beni korkutmuştu, Candice'in böyle biriyle ne alakası vardı bilmiyordum ama onlarla ilgili hiçbir şeye bulaşmak istemiyordum.

Kapıdan çekildim ve kısa montumu askıya astım, kapının deliğinden son kez baktığımda o az önceki adamın Candice'i eve itip kendinin de girdiğini gördüm.

Kalan tüm geceyse tek duyduğum Candice'in acı dolu, alt kattaki oğlanın sevgilisinin ise zevk dolu çığlıkları olmuştu.

BU DA BÖYLE GIRLS BU YIL FAZLA FAZLA HİKAYE BİRİKTİRDİM KDKDNDN

east of eden | zmOnde histórias criam vida. Descubra agora