6

3.7K 235 37
                                    

Kitapçıdan çıktım ve hızlı adımlarla restorana ilerlemeye başladım.
Geç kalacağımdan emin olduğum için neredeyse koşuyordum, önüme düşen saçlarımı tokaya sıkıştırdım.

Bu soğuk hava yüzünden neredeyse donacaktım, kıştan nefret ediyordum. Ellerimi ağzıma götürdüm ve soğuk hava yüzünden çatlayıp kırmızılaşan ellerime üfledim.

Restorana geldiğimde hiç vakit kaybetmeden içeri girdim. Çantamı personel kısmına koydum, montumu da çıkarıp asacakken Bay Horan geldi.

"Adia, odama gel."

"Bir sorun mu var Bay Horan?"

"Sen sadece odama gel." dedikten sonra odadan çıktı, çantamı aldım ve yavaş adımlarla, düşüne düşüne Bay Horan'ın odasına gittim.
Neden beni çağırıyordu?
Aklımda bunun cevabı olarak sadece Niall'ın bir aptallık yapıp babasına yorulduğumu, iş saatlerimi azaltmasını söylediği geliyordu.
Bunun olmaması için Tanrı'ya yalvardım.

Odasının önüne geldiğimde derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı tıklattım ve onaylayan sesi duyar duymaz kapıyı açtım.

"Otur şöyle." dedi eliyle deri koltuğu işaret ederek, yine yavaş adımlarla ilerledim ve oraya oturdum.

"Direkt konuya girmemi ister misin?"

"Mümkünse." dedim ellerimi birleştirerek.

"Seni ne bu kadar yoruyor?" tahmin ettiğim şeyin çıkmasıyla gözlerimi sıkıca yumdum ve alt dudağımı dişlerimin arasına aldım.
"Yarım gün çalışıyorsun ama ben sana yardımcı olmak adına tüm gün çalışıyormuşsun gibi maaş veriyorum Adia."

"Biliyorum Bay Horan." utancımdan yerin dibine girmeyi diledim.

"Ve bunu bana senin değil de oğlum Niall'ın söylemesi beni daha da meraklandırdı."
Dirseklerini masaya dayadı ve bana merakla baktı.
"Aranızda tek gecelik bir ilişki veya şu an hala devam eden bir ilişki olabilir." dedikten sonra hemen karşı çıkacaktım ki o devam etti. "Ama ben işçilerime isteklerini başkalarının aracılığıyla değil de direkt bana söylemelerine izin veriyorum."

"Tabii ki veriyorsunuz." dedim hızla. "Ayrıca Niall ile sadece arkadaşız, aramızda hiçbir şey yok."

"Her neyse." dedikten sonra gözlerime bakmayı sürdürdü.

"Dün geceden beri seni düşünüyordum ama şu an elimden seni işten atmaktan başka bir şey gelmiyor." dediğinde eğdiğim başımı direkt kaldırdım.

"Lütfen yapmayın Bay Horan." dediğimde sandalyesinden kalktı.

"Kalan hayatında başarılar." sinirle yumruklarımı sıktım, Niall'dan söylememesini istemiştim ama o aptal beni dinlememişti.

Çantamı aldığım gibi odadan çıktığımda biriyle çarpışmam bir oldu.

"Hey, dikkatli ol." Niall'ın sesini duyduğumda onu bir saniye bile beklemeden personel odasına yürümeye başladım.
"Adia." bana seslendiğinde adımlarımı daha da hızlandırdım.
"Adia!" dedikten sonra kolumdan tuttuğunda kolumu hızla kendime çektim.

"Bir şeyler söylememe izin ver."
Ona bir şey demeye bile gerek duymadan personel odasından montumu aldım ve giydiğim gibi dışarı çıktım.

"Beni dinler misin?" Niall arkamda sesini yükselttiğinde ona döndüm.

"Senin yüzünden işten atıldım!" dedim ve omzundan ittim. "Senden söylememeni istemiştim Niall! Hem sen neden beni umursuyorsun? İstersem geceye kadar çalışırım, neden ilgileniyorsun?"

"Sana değer veriyorum, arkadaşımsın." dedi gayet sakin bir şekilde.

"Artık arkadaşın olduğumu sanmıyorum." ondan uzaklaştım.
Büyük adımlarla ilerlerken arkamdan geldiğini biliyordum.

"Seni evine bırakayım, üşüyeceksin."

"Beni düşünüyormuş gibi yapma." dedim yürümeye hala devam ederken.

"Seni tabii ki düşünüyorum ve düşünmeye devam da edeceğim Adia, saçmalamayı kes!"

-

Kaç dakika daha yürümüştüm bilmiyorum ama kendimi bir anda evimin önünde bulmuştum.

"Şimdi dinle beni." dediğinde yürümeye devam ettim.

"Adia şimdi dinleyeceksin beni!" beni apartman kapısının hemen yanındaki duvara çarptığında duvara çarpan sırtım nefesimi kesmişti.

"Evet, babamın seni işten attığını biliyorum ama bana biraz izin ver, her şeyi halledeceğim."

"Hep böyle olur zaten." dedikten sonra onu itmeye çalıştım ama önümden çekilmedi.

"Doğruyu söylüyorum Adia!" dediğinde gözyaşlarımı sildim, haftaya babamın haplarının faturası gelecekti, ne yapacaktım ben?
Kitapçıdan aldığım maaşın hepsi ev faturalarına gidiyordu, oradan arttırmamın imkanı yoktu.

"Ah, ağlama." bana sarıldığında gözlerimi sıkıca kapattım ama ona karşılık vermedim.

"Adia?" Candice'in meraklı sesini duyar duymaz Niall benden ayrıldı.
"Ne yapıyorsun burada?"

"Hiç." gözyaşlarımı sildim ama esen rüzgar gözyaşımı bile donduruyordu.

"Ne yapıyorsun kıza Niall?" ikisinin daha önceden tanıştıklarını anlamam uzun sürmemişti.

"Gel buraya Adia." Candice kolumu tutacakken Niall onun elini itti.

"Bırak kızı." dedi tehdit eder gibi.

"Sen ona bakma." dedi Niall ve tekrar bana döndü.

"Seni kandırmaya çalışıyor Adia, gel buraya."

"Ben seni kandırır mıyım?" ikisi de bana bir şeyler söylerken tek yaptığım duvara yapışmış bir şekilde ağlamaktı.

"Tabii ki kandırırsın, senin işin bu değil mi zaten?"

"Kes sesini diye bir daha söylemeyeceğim Candice!" Niall ona döndü ve çenesini sert bir şekilde sıktı.

"Çok yanlış bir zamanda yaptın Niall." Candice kötü kadın gibi görünüyordu. Niall'ın ona dokunmasını kendi istemişti.
"Zayn bu tarafa yaklaşırken onun olana dokundun ve o tüm hareketlerini gördü."
Gözlerimi buraya doğru büyük adımlarla yaklaşan Zayn'e çevirdiğimde onun sadece Niall ve Candice'e baktığını gördüm.

-

AHA BAKALIM NE OLCAK

NELER DÜŞÜNÜYORSUNUZ/TAHMİNLERİNİZ NE

east of eden | zmWhere stories live. Discover now