22

1.2K 87 44
                                    

Zilin sesini duyduğumda bir an için neler olduğunu algılamakta zorluk çektim. Ellerimin hala kulaklarımda olduğunu fark edince onları dinlememek için böyle yaptığımı ve aynı pozisyonda uyuyakaldığımı anladım.

Saçlarımı karıştırdıktan sonra ayağa kalktım ve babamın uyanmış olduğunu düşünüp önce onun odasına gittim. Gözlerini kocaman açmıştı, korktuğu belliydi. Belki de bana bir şey olacağını düşünüyordu.

"Ben baktım. Binadaki biri, açmayacağım kapıyı birazdan gider. Endişelenme tamam mı?" açık olan perdesi tüm ay ışığını odasına almıştı. Gözlerini kırparak beni onayladığında odasından çıktım ve kapısını kapattım. Zil tekrardan çalmıştı.

Kendi odamdan geçip kapının deliğinden baktım fakat sensörler yine bozulmuş olmalıydı ki ışık yanmıyordu. İşte şimdi bu beni korkutmuştu. "Kimsin?" diye seslendiğimde cevap gecikmedi. "Benim, Zayn."
Kalbimde nedenini tam olarak anlayamadığım bir hızlanma gerçekleştiğinde derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım. O gün gelmişti işte, yine sık sık beni görmek isteyecekti.
Önünden çekilip kapıyı sonuna kadar açtığımda içeri girdi. Arkasından kapıyı kapattım. Beni kollarının arasına aldığında karşılık beklediğini düşünerek kollarımı beline doladım.

Birlikte odama geçtiğimizde hala gece olduğu için esnedim. "Uyuyor muydun?" diye sorduğunda yatağıma oturdum ve hemen sessiz olması için işaret parmağımı dudaklarıma götürdüm, o da hemen yanımdaydı.
"Sence?" diye fısıldadım.

"Tamam uyumaya devam et, ben birazdan gideceğim zaten." Gidecek olması beni şaşırtmıştı.

"Bir şey mi oldu? Neden geldin?"

"Seni görmek istedim." yastığıma kafamı koydum ve ona döndüm. O da montunu bile çıkarmadan yanıma oturmuştu. Yüzüme gelen saçları yavaşça sırtıma doğru iterken bu hareketi beni daha fazla uykuya itiyordu. "Sana bir hediye aldım."
Gözlerim açılmamak için benimle inatlaşırken yine de kazandım ve elleri arasında tuttuğu şeye baktım. Bir anahtarlığa benziyordu. "Anahtarlık mı bu?"

"Evet." dediğinde yüzümde bir gülümseme oluştu.

"Teşekkür ederim." Gözlerim kapalıyken gülümsemeye devam ettim. O da saçlarımla oynamaya devam etmişti.
"Nasılsın?"

"İyiyim." dediğimde işaret ve orta parmağının dışını boynumda gezdirdi.

"Ağlıyor musun hala?" başımı salladığımda hafifte olsa güldüğünü duymuştum, ama bu keyifli bir gülme değildi, sadece öylesine gülmüştü.

"Candice sana bir şey dedi mi?"

"Hayır."

"Güzel."

"Yarın gelecek misin?" diye aklıma gelen ilk şeyi sorduğumda elini benden çekti. Gözlerim hala kapalı olduğu için yüzünü göremiyordum ama hala yanımdaydı. "Gelmemi istiyor musun?"

"Hayır."

"Tamam, gelmem o zaman." beklediğim cevabı vermemişti.
Gözlerimi az da olsa açtım ve elimle onun yüzüne dokundum. "Sen gerçekten Zayn misin yoksa ben rüya mı görüyorum?"

"Gerçekten benim." elimi çekmeme izin vermedi ve parmaklarımı dudaklarına götürüp küçük birkaç öpücük kondurdu.
Bunlar gerçekten hiç onun yapacağı hareketler gibi değildi.
Neden yarın ne olursa olsun geleceğim veya yarın gece buluşalım demiyordu anlamamıştım ama böyle olmasına aynı zamanda sevinmiştim de.

Geceye dair hatırladığım en son şey bu parmaklarıma kondurulan öpücükler olmuştu. Sabah uyandığımda yanımda değildi ve bana hediye ettiği anahtarlığı görmesem tüm bu olanların sadece bir rüya olduğunu bile düşünecektim.

east of eden | zmWhere stories live. Discover now