I

962 74 60
                                    


Uzun zamandır düzgün bir Jensoo fic yazmak istiyordum lakin aklıma kurgu gelmiyordu. Geçenlerde gelen ilhamla yazmaya başladığım bu hikayeyi umarım beğenirsiniz. Şimdiden şunu söyleyeyim ki, bölümler çok sık gelmeyebilir ama yine de en kısa zamanda güncelleme yapmaya çalışacağım.

Ayrıca çok çok fazla olmasa da bir miktar depresif ögeler barındırmakta bu yüzden eğer etkilenecek, rahatsız olacak kişiler varsa şu andan itibaren hikayeyi okumayı bıraksın çünkü kimseyi etkilemek istemem.

Hepinizi seviyorum, iyi okumalarr <3




"Akvaryumumdaki balıkların bile benden nefret ettiğini düşünüyorum bazen. Ve onları beslemekten vazgeçtiğim de oluyor.'' Titreyen ellerini birleştirdikten ve kurumuş dudaklarını nemlendirdikten sonra gözlerini onunkilere dikti.  Artık olduğu kişiden, etrafını çevreleyen her şeyden korkmaya ve kaçmaya başlamıştı. Düşüncelerinin, kaygılarının, sorunlarının ve kırgınlıklarının peşinden çıkışı olmayan bir yola doğru koşuyordu umursamadan. Ellerinin artık titremediğinden emin olduğunda ellerini çaresizce saçlarına doğru götürdü. Gün geçtikçe o kadar değişik bir insan oluyordu ki, eski kendisinin onu izleyip üzüldüğünü bile düşünmeye başlamıştı. 

''Geçenlerde... Hayatımda en değer verdiğim insanlardan birini kendimden soğutmak için elimden geleni yaptım.'' En sevdiği insanları bile istemeden kırıyor, onları kendinden uzaklaştırmaya çalışıyor fakat daha sonrasında beyninin derinliklerinde  alarm sesleri yankılanıyordu. Hatta ''Yanlış yapıyorsun.'' diye bir anons bile işitiyor gibi oluyordu bazenleri. Ne hissettiği, ne hissedeceği konusunda emin olamıyordu. ''Etrafımdakileri durduk yere kırıyorum, onların bana alıştığını da biliyorum...'' Gözlerini duvardaki saate doğru götürürken devam etti. ''Ama bana alışmaları ne yazık ki içlerinin parçalanmadığı anlamına gelmiyor.''

''Peki, hiç kendine zarar verdin mi Jennie?'' Duymaktan korktuğu cümle işte şimdi kulaklarında yankılanıyordu. Çünkü bunu defalarca kez yapmayı denemiş ama hiçbir şekilde başarılı olamamıştı. Sadece uyumak ve bir daha uyanmamak istiyordu. Her gün kafasını bir yerlere vurmak, etrafındaki her şeye, herkese zarar vermek yerine ölmeyi yeğliyordu. ''En son vücuduma uyuşturucu enjekte etmeye çalıştım fakat yapmak üzereyken yakalandım. Sonra da kendimi burada buldum işte.'' 

Jennie Kim ya uyuyup bir daha uyanmamak istiyordu ya da yıllar sonra uyanmak, sanki daha önce hiç yaşamamış da, yeniden doğmuş gibi hissetmek.

Ve her ne kadar şu anda burada olmaktan nefret etse de, karşısındaki kadın onun gözlerinde tamamen melek olarak belirmişti bir şekilde. Kendisi gibi insanlara yardım etmekten çekinmemek, onlarla uğraşmak ve iyi hissetmelerini sağlamak gerçekten herkesin yapamayacağı bir şeydi. Kendisi bile benliğine katlanamazken bir başkasının ona yardım etmeye çalışması gerçekten onun için takdir edilecek bir şeydi. Ama ara sıra her ne kadar pozitif şeylere dalsa hiçbir şey onun ne kadar kötü hissettiğini değiştirmiyordu. İlkbahar ve yaz aylarında kendini biraz daha iyi hissederken, kış aylarında daha depresif ve kötü hissediyordu mesela. Aynaya baktığında artık onun tabiriyle 'iğrenç' görünümüyle karşılaşmak istemiyordu.

''Bana kendini birkaç kelimeyle tanımlayabilir misin?'' Bunun cevabını vermek gerçekten çok zordu. Çünkü kendisinden o kadar iğreniyor ve korkuyordu ki, artık kendisini nasıl bir şekilde aktaracağını bilmiyordu. ''Normalde çekingenim ama...'' dedi Jennie güçlükle. Son zamanlarda yaptığı şeyler kendisini daha çok tanıyamamasına ve kendisinden daha da çok korkmasına sebep olmuştu. ''Asla yapmayacağımı söylediğim şeyleri yaparken, asla bulunmayacağım ortamlarda bulunurken buluyorum kendimi.'' 

''Oysa geriye dönüp bakıyorum da, kesinlikle ve kesinlikle mizacıma uymayacak şeyleri yaptım son zamanlarda. Bazenleri çok üzgünken, bazenleri de elimdeki her şeyi satıp, kendime bir motor alıp dışarıda deli gibi dolaşıyorum, evime kutu kutu içkilerle dönüyorum. Beni yoran da bu zaten, kutuptan kutuba koşmak.'' 

''Seni kurtaracak hiçbir şeyin olmadığını mı hissediyorsun? En azından biri? Sevdiğin ve ona tutunabileceğin birisi?'' Böylesine geçici ve sıkıcı bir dünyada kalıcı insanlara rastlamak çok saçma geliyordu Jennie'nin kulaklarına. Nasıl birisini sevebilirdi ki bu haldeyken? Ya da sevdi diyelim, onu kim bu şekilde kabul ederdi ki? Kendisi bile kabullen(e)miyordu ve bunu başkasından beklemek gerçekten mantıksızdı onun için.

''Kimse benim gibi bir aptalı sevmez. Ve ben de birisinden etkilenip, ona bağlanıp kendime daha fazla acı çektiremem.'' Jennie artık kendisinden bile kaçarken birdenbire başka ortamlarda bulunup o ortamların maskotu, delisi, çılgını olup, kendisine zarar hareketlerde bulunan birisi olmaktan son derece yorulmuştu. Onu kurtarabilecek bir şeyler olduğuna inanmıyordu.

''Pekala.'' dedi terapisti hafifçe kıkırdayarak. ''Madem birisinden etkilenemeyeceğini iddia ediyorsun, o zaman neden yaklaşık yarım saattir sadece dudaklarıma bakıyorsun?''


don't let me drown || jensooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin