VI

297 45 25
                                    

03:55

Jisoo

Bugünkü tutumun için
teşekkür ederim. 💕

Jennie hissettiği titreşimle aniden gözlerini açtı. Restoranda Jisoo ile o kadar derin sohbetlere girmişti ki eve dönerken kafasında kaldıramayacağı kadar ağır bir yük olduğunu hissetmeye başlamıştı. Bir de oldukça alkol aldıkları için de eve döndüğünde yaptığı ilk şey sızmak olmuştu elbette.

Yastığının altındaki telefona doğru uzandı ve kilit tuşuna tıkladığında Jisoo'dan gelen mesajı daha net görmek adına gözlerini ovuşturdu. Ardından yüzünde ufak bir gülümseme oluştu.

Ne zaman eve geldiğini tam olarak hatırlamıyordu bile. Ve Jisoo'nun neden bu saatte uyanık olduğunu da merak ediyordu ister istemez. 'Ona ne yazsam' diye düşüncelere kapılırken, Jisoo'dan bir mesaj daha geldi:

Jisoo

Umarım seni bu saatte
uyandırmamışımdır...

Sorun değil. 11'de ilaçlarımı
almam gerekiyordu. Ne yazık ki
dalmışım veya... Sızmışım ㅋㅋㅋㅋ

İyi geceler öyleyse. Tekrardan
kusuruma bakma, güzelce dinlen.
Sabah randevumuz vardı, unutma;)

Hiç unutur muyum? :)
İyi geceler Jisoo 💕

Jennie tekrar usulca gözlerini yumdu ve kendisini düşlerine doğru bırakarak tekrardan uyumayı umdu. Gün içinde onu rahatlatan tek şey uyumak oluyordu çünkü düşünmediği tek an uyuduğu zamanlardı. Bir şeyleri düşündükçe kafayı yiyormuşçasına kötü hissediyordu kendini.

Her şeyi çok detaylıca düşünüyordu ki aslında bu daha çok detaylıca düşünmeyi de detaylıca düşünmek gibiydi. (Y/N: Umarım açıklayıcı olmuştur.)

Yaklaşık yedi dakika sonra uykuya dalmıştı yeniden.

Jisoo'nun tarafından

Muhtemelen Jennie bunu hatırlamıyordu ama Jisoo, onu eve bırakırken neden Jennie'nin ona "Çok hoşuma gidiyorsun." dediğini anlayamıyordu. Oldukça alkol almıştı, ki aslında bu Jennie'nin sürekli yaptığı ama artık yapmaması gereken bir şeydi, belki de bu yüzden o cümleyi kurmuştu ama Jisoo yine de buna bir anlam veremiyordu.

İlk görüşmelerinde Jennie'nin gözlerinin kendisinin gözlerine kayması, sonrasında Jennie'nin kendisinin portresini çizmesi en sonunda da böyle bir cümle kurması... Onun aklında neler döndüğünü bulmaya çalıştıkça, kendi düşüncelerinde kayboluyormuş gibi hissediyordu.

O da tıpkı Jennie gibi kafasını yastığa koydu ve birkaç dakika içinde çoktan dalmıştı zaten.

Cuma 10:30

"Bugün erkencisin bakıyorum." dedi Jennie, Jisoo'nun odasının kapısını açtıktan hemen sonra. Aslında erken gelen kendisiydi fakat kinaye yapmayı her zaman severdi. "Ne demezsin" Ardından hafifçe kıkırdadı Jisoo.

Jennie odanın içinde turlamaya başladı. Aslında neredeyse odanın her bir karışını avucunun içi gibi biliyordu fakat yine de burada dolanmaktan ayrı hoşlanıyordu.

İlkbaharın yaklaşması ile birlikte, manik dönemi de yaklaşmıştı. Bugün hiç olmadığı kadar enerjikti. Bu gözlerindeki ışıktan bile belli oluyordu aslında.

İki uçlu kişilik bozukluğu vardı ve manik denen terim; hastanın kendini daha güçlü, umursamaz, neşeli hissettiği dönemlerin genelinde oluşan duygulara&hislere verilen addı. Genellikle ilkbaharın başlamasıyla ortaya çıkar sonrasında yavaş yavaş depresif döneme geçiş yapılırdı.

"En sevdiğin kahveden aldım." dedi elindeki kağıt torbadan kahveleri çıkartırken. Caramel Macchiato. Gerçekten de Jisoo'nun en sevdiği kahveydi fakat Jennie'ye bunu ne ara söylediğini anımsayamadı bir anlığına. Dün ondan daha ayık olmasına rağmen belki de ağzından kaçırıvermişti.

"Teşekkürler." dedi Jisoo gülümseyerek. Ardından eliyle koltuklardan birine oturmasını işaret etti. Çekmecesindeki, üzerinde Jennie yazan siyah kapaklı defteri ve kalemliğinde duran pilot kalemlerden birini eline aldıktan sonra onun karşısına oturdu.

"Bugün çok enerjiksin Jennie. Ama nasıl hissettiğini anlatmana ihtiyacım var."

Jennie onu başıyla onayladı fakat söze girmeden önce, geçen hafta yoğun olarak hissettiklerini mi yoksa bugün başlamış olan enerjikliğini mi kelimelere dökmeliydi bunu tam olarak seçemiyordu.

"Genel olarak... Kendimi üzerinde hiçbir nota olmayan porte gibi hissediyorum ama orkestra çalmaya devam ediyor. Yani... Kafamdaki o orkestra. Ve çok gürültülü Jisoo. İşaret parmaklarımla kulaklarımı tıkıyorum ama o gürültü dinmiyor."




Jennie'den bir farkım yokmuş gibi hissediyorum ve bu bölümün son kısımlarını yazarken göz yaşlarımı tutamadım:(

Umarım hislerimi size net yansıtabiliyorumdur...
Yine de aranızda kendini depresif, mutsuz, özgüvensiz, kaygılı hisseden veya zorbalığa vs. maruz kalan varsa bana ulaşsın belki bir çözümünü buluruz :)

don't let me drown || jensooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin