~8. BÖLÜM~

154K 5K 404
                                    

Multimedia'daki resim,Burak'ın arabası.

"Buraya niye geldik? Eve gitmek istiyorum."

Ama sadece istemekle yetiniyordum. Çünkü beni kolumdan tutmuş, getirdiği AVM'de olan bir mağazaya doğru sürüklüyordu. Arabada da hiç konuşmamış, o benimle konuşmaya çalışsa da bunu reddetmiştim. Elçin de bir sürü dolusu mesaj atmıştı ve onlara bakarken de Burak tarafından telefonuma el konulmuştu. Ben onun hiçbir şeyiydim, böyle davranması katlanılabilir gibi değildi.

"Bırak beni!"

Kafasını bana doğru döndürdü.

"Nişan için geldik diyorum. İnatçılık yapmanın sırası değil."

Sürüklendiğim mağazaya girdik ve kolumu çekme çabalarım, onun elini bırakmasıyla son buldu. Kolumdaki berbat acı için bir iki saniye elimle kolumu sıvazladım. Yanımızda beliren görevliyle, birazda olsa rahatladım. Hâlbuki ben ne rahatlamasından bahsediyorum? Resmen beni zor kullanarak buraya getirmişti.

"Neler oluyor? Bir dakika, bir dakika-"

Sözlerimi ciddi bir ses bozdu; Burak'ın sesi.

"Sözlüme nişan kıyafeti bakıyorduk."

Görevli kadına doğru söylediği bu sözler üzerine panikledim. Bu konuyu doğru düzgün ailemle konuşamamıştım bile. Ve evlenmek için hazır değildim, hele de bu adamla evlenmeye hiç hazır değildim. Yüz yaşıma da gelsem, hazır olmazdım.

"Ben seninle asla nişan-"

"Tabii ki efendim. Buyurun hanımefendi."

Benim sözlerimi umursamayan kadın, eliyle önünü gösterdi. Burak ise ciddi yüzünden taviz vermiş, kahkahalarını tutmaya çalışıyordu. Kadın beni askılıklara doğru iteklerken, sertçe kolunu tuttum ve Burak'a döndürdüm bedenimi.

"Ben seninle nişanlanmayı ne zaman kabul ettim de beni buraya getiriyorsun?"

Yaslandığı duvardan bedenini ayırdı.

"Baban seni bana verdiğinde."

Yüzündeki muzip ifade kaybolmamış, aksine gittikçe şiddetlenmişti. Bana bütün bunları nasıl söylerdi? Hem de etrafımızda onca insan varken.

"Önemli olan benim ne isteyip istemediğim değil mi?"

Ben gayet ciddiyken, o gülüyordu. Ah,ciddi misin? Gerçekten de gülüyordu.

"Hayır."

Kafasını onaylamazca salladı. Belki de babası beni buraya getirmesi için onu sıkıştırmıştı. Babası ve annesi gerçekten kibar insanlardı. Fakat ailesiyle bu evliliğin bir ilgisi olmadığını da söylemişti... Burak, onlara hiç benzemiyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse, ebeveyn olarak Burak'ı hiç iyi yetiştirememişlerdi. Gözüken gerçeklerden birisi de ne yazık ki buydu. Peki annem ve babam, bunu niye görmezden geliyordu? Belki de hâlâ Burak'ın gerçek yüzünü görmemişlerdi. Bu nedensizce imkânsız bir şeymiş gibi geliyordu. Görmüş olmaları gerekirdi. Annemi eğer birazcık tanıyorsam, Burak'a kesinlikle karşı çıkar ve yalnız kalmamızı evlenmeden önce engellerdi. Peki ya şimdi? Ne olmuştu da annem, benim Burak'la yalnız kalmama izin vermişti? Bir dakika ama, annemin Burak'la yalnız olduğumu bildiği ne malumdu? Pekâla da Burak, yanımızda başkalarının da olduğunu bildiren bir mesajı anneme yollamış olabilirdi. Bu olayın gerçekliğini Burak'a soramayacağıma göre, annemi aramam gerekiyordu. Tavanla sabitleştirdiğim gözlerimi tekrar Burak'a çevirdim.

"Telefonumu ver."

Avucumu açıp öne uzattım.

"Suada..."

MÜSTAKBELİMWhere stories live. Discover now