~32.BÖLÜM~

93.9K 4K 232
                                    

Çantamın içinden gelen tanıdık telefon melodisiyle, elimi çantamın içine daldırdım ve kimin aradığına bakmadan telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Efendim?"

"Ne yapıyorsun?"

Canı sıkkın gelen, keyifsiz ses tonuyla yorgunluğunu ele veriyordu.

"Birazdan dersim başlayacak, sınıfa doğru yürüyorum. Sen?"

Hoparlöre nefesini usulca üfledi.

"Seni özlüyorum."

Sırıtmaya başladım. Böyle aniden romantik olunca şaşırıyordum. Beni olmadık zamanda şaşırtması berbat bir şeydi.

"Dersim başlayacak, sonra konuşuruz."

Böyle cevap vermek doğru muydu bilmiyorum ama aklıma gelen tek cümle gerçekten de buydu.

"Seni almaya geleceğim. Dersin ne zaman biter?"

Ne söylediğime pek takılmamıştı zaten. Bileğimdeki saate baktım.

"İki saate falan biter."

"İyi dersler."

"İyi işler."

Aptal aptal sırıtarak telefonu kapattım ve çantama koydum. Böyle konuşmalara bünyem alışık değildi, dolayısıyla nasıl konuşacağımı veya nasıl hissedeceğimi bilemiyordum.

Sırıtmama bir son verip bina girişine doğru ilerledim. Merdivenlerden çıkıp sınıfa girdiğimde, orta sıralarda oturan Elçin'in yanını gözüme kestirdim ve üst üste dizilmiş amfi sınıfın basamaklarından çıktım. Elçin'in yanına oturduğum sırada başka bir kızla konuşuyordu. Çantamdan not defterimi ve kalemimi çıkarıp hocayı beklemeye başladım. Kızla konuşmayı kesip bana döndü.

"Burak aradı, çıkışta gelecekmiş."

Sağ tarafıma başımı çevirerek Elçin'e baktım. Yüzü düşmüş gibiydi, ağzında anlayamadığım birkaç cümle çevirdi. Burak'la iyi anlaşmadıklarını biliyordum, ondan hoşlanmıyordu da.

"Onu seviyorum Elçin."

Elçin'e olan bitenin kabataslağını anlatmıştım. Burak'a seni seviyorum dediğimi biliyordu ama benim onu sevip sevmediğimden emin değildi.

"Seni üzmesinden korkuyorum," Elimin üzerine elini koydu. "Sen benim kardeşim gibisin Suada. Biliyorsun, ben tek çocuğum."

İkimizin de kardeşi yoktu. Belkide sırf bu yüzden birbirimize daha çok bağlanmış, kız kardeş gibi olmuştuk.

"Benimde bir tek sensin kardeşim. Hiç olmayan öz kardeşim gibi."

Gülümseyerek birbirimize baktık. Tam ağzımı açmış, bir şey söyleyecekken içeriye Gökay girince gülümsemem yüzümde soldu. Önümdeki son üç yılı bu şekilde nasıl atlatacaktım?

***

Dersin bitmesinin ardından defterimi ve kalemimi çantama koyup ayağa kalktım. Elçin de benimle beraber ayağa kalktı.

"Ben eve yalnız mı gideceğim şimdi?"

Sesinde birazcık kıskançlık yakaladım. Burak ile benim ilişkimi değil, benim Burak ile gidecek olmama bozuluyordu. Burak'ın beni ondan aldığını düşünüyor bile olabilirdi.

Arabasının iki kişilik olduğunu bilsem de "Sende bizimle gel." dedim. Bana inanamaz gözlerle baktı. Sanki ona dünyanbın en saçma şeyini söylemişim gibi hissettim.

"Saçmalama Suada. Ölsem o dengesiz, psikopat kocanla aynı arabaya binmem."

Bunları diyerek de hislerimi doğru çıkardı. Üstüne daha fazla gitmedim. Birlikte dersliğin çıkışına doğru yürümeye başladık. Burak ile Elçin'in arasını bir şekilde iyileştimenin yollarını bulmam gerekiyordu.

MÜSTAKBELİMWhere stories live. Discover now