~29.BÖLÜM~

90.8K 4K 187
                                    

***

Bavulumdan çıkarıp, askılıklara dizdiğim kıyafetlerimden bir kombin yapıp giyinmiştim. Yatağın ucuna oturdum ve telefonumdan son bir kez Etka'yı aramaya karar verdim. Derin bir nefesi ciğerlerime çekerken, elimdeki telefona odaklandım. Ortada bir yanlış anlaşılma vardı ve bunu düzeltecektim. Fazla düşünmeden aradım fakat açan olmadı.

Havanın kararmasına az bir süre kalmıştı. Evde canım o kadar sıkılmıştı ki... Annemlerin evi buraya çok da uzak sayılmazdı, gidebilirdim. Hem Etka'yı da belki görürdüm, durumu açıklardım.

Odadan çıktım, merdivenlerden aşağı indim. Ortalıkta kimsecikler yoktu. Dış kapıdan, ardından da bahçe kapısından çıktım ve yürümeye başladım. Omzumdan düştü düşecek olan çantamı düzelterek yavaş adımlarıma devam ettim. Eve doğru yürürken konservatuvarın tabelasıyla duraksadım. Tabelaya bakmaktan vazgeçerek eve doğru yürümeye devam ettim. Hava kararmaya başlamıştı. Acaba gittiğimi anlayan olmuş muydu? Çantamdaki telefonu çıkardım. Henüz birisi aramamıştı. Telefonu çantamın içerisine sokup, fermuarı kapadım. Yavaş adımlarımı hızlandırarak o dar sokaktan geçecektim, yine! O anları hatırlamak istemiyordum ama konservatuvarın ardından eve sadece buradan gidiliyordu.

Gökyüzüne başımı hafifçe kaldırdım. Bulutlar kararmış, yağmur topluyorlardı. Hava daha da kararmaya başlamıştı ve ben o dar ve ıssız sokaktan geçecektim! Geniş yoldan karşıya geçip, sokağın başına geldim. Yağmur damlaları üzerime düşmeye başladığında derin bir nefes aldım. Yapabilirim.

Hızlı adımlarla yere bakarak sokakta yürümeye başladım. O dar sokak bayağı uzundu ve ben daha başlarındayım. Eve kadar sırılsıklam olurdum, bu kesin. Bir anda şimşek çakmasıyla yağmur damlaları bardaktan boşanırcasına üzerime hücum etti. Adımlarımı daha sert ve hızlı attığım sırada, yerdeki oyuklarda su birikintileri oluşmaya başlamıştı.

Güvenliğe yaklaşmıştım ki Burak'ın o...

Hatırlama Suada. Düşüncelerinin özgür kalmasına izin verme.

Gözyaşlarımı içime hapsederek yürümeye devam ettim. Güvenliği gördüğümde bir rahatlama ele geçirdi bedenimi. Tam o sırada tepemde bir gölge oluştu ve yağmur damlaları bana ulaşamadı. Başımı kaldırdım. Önce siyah şemsiyeye, ardından onu tutan kişiye baktım.

"Senin ne işin var burada?" dedim refleks olarak.

"Konuşalım."

"Konuşacak pek bir şey yok aslında," Gerçekler birden gözüme çarpmıştı. "Sana evliyim demiştim."

"Yalan söylüyorsun."

Bu cümlesiyle ayaklarımı durdurdum. Şemsiyeden dolayı bana damlalar ulaşamasa da, o çoktan sırılsıklam olmuştu. Gri gözlerinin altında siyah saçları ıslak, elmacık kemikleri soğuktan ötürü kızarıktı. Sol elimi kaldırıp, yüzüğü gösterdim. Bunu yapmak istememiştim. Birisini üzmekten nefret ederdim ama bu farklıydı. Benim yalan söylediğimi düşünmüştü ve evli olduğuma ikna olunca peşimi bırakırdı. Ayrıca neden peşimdeydi ki? Amacı neydi bu adamın?

"Ne zamandan beri?"

Yutkunarak sorduğu soru ile önüne düşen ıslak saçlarını düzeltme gereği duymadı. Sorusuna cevap vermeyip, omuz silktim.

"Peki, onu seviyor musun?"

Bilmiyorum.

"Seni ilgilendirmez."

Kaşlarını kaldırıp, tuhaf bir şekilde gülümsedi. Daha fazla bir şey konuşmak istemedim. Evli olduğuma inanmıştı ve eğer mantıklı düşünebilme kabiliyeti varsa, bundan sonra benimle iletişime geçmezdi.

Yürümeye devam ettim. Başıma yağmur damlalarının düştüğünü hissettim. Şemsiyenin himayesinden çıkmıştım. Bir kaç saniye sonra başımın üzerine tekrardan tutulan şemsiyeyle beraber durdum ve Etka'ya gözlerim kayıverdi.

"Amacın ne senin? Evliyim diyorum. Bırak peşimi."

Tebessüm ederek "Islanmanı istemiyorum." dedi.

Bu sözünün üzerine, iyi niyetine bir şey diyemedim, yürümeye devam ettik.

"Sen ıslanıyorsun bu sefer de."

Omuz silkti. İyi birisiydi, buna inanıyorum ama hayatımda Burak vardı. Ben hiç istemesem de evliydim. Burak'la evliydim ve bu tür durumlar evli bir bayan için hiç de hoş değildi.

Sitenin girişine geldiğimizde yüzümü tekrar ona çevirdim.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim."

Gözlerime derin bir ima ile bakmaya başlayınca, bakışlarımı yere indirdim. Rahatsız olmuştum.

"Görüşü-"

Sözümü tamamlayamadan Etka'yı tişörtünün arkasından birisi sertçe çekti ve bedenini hazırlıksız yakalayıp, geriye doğru sendeletti.

"Lan yine mi sen!?"

MÜSTAKBELİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin