y i r m i b i r

14.2K 778 101
                                    

"Çok canım yanıyor abi..." dedim başımı mezar taşına yaslarken. "Belki sen burada olsan korurdun beni. İzin vermezdin kendin ve babam dışında bir erkeğin yanıma yaklaşmasına." akan burnumu çektim ve ellerime kadar çektiğim kazağımın koluyla yaşlı yanaklarımı sildim.

"Biliyorum. Duyuyorsun beni. Üzülüyorsun." bir hıçkırık daha özgürlüğe kavuştu dudaklarım arasından. "Seni üzüyorum. Sana bile yarardan çok zarar verdim, veriyorum. Ama inan bilerek yapmadım, yapmıyorum. Sana çok ihtiyacım var. Sana hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyuyorum." hafiften çiseleyen yağmurla buruk bir tebessüm belirdi dudaklarımda.

"Sen de ağlıyorsun, öyle değil mi?" dedim çocuksu bir inançla. "Üzülme ve ağlama. Sadece rüyalarıma girip sarıl bana. İnan bir şeyim kalmaz."

Ayağa kalkıp yüzümü gökyüzüne kaldırdım ve hızlanan yağmurun yüzümü delercesine acıtmasına izin verdim.

"Özür dilerim!" diye bağırdım gelen birini fark ederek. "Hayatını mahvettiğim için çok özür dilerim!"

Görüş açıma Yekta girdiğinde hayal kırıklığı sardı her tarafımı. Tuna'nın gelmesini umuyordum.

Duygu karmaşıklığıyla dizlerimin üzerine çöktüm. Yağmurun etkisiyle yumuşamış toprak dizlerimi kirletti ama şu an umursayacağım son şeydi.

Yekta yanıma gelip bana sıkıca sarıldığında ilk kez rahatsız oldum varlığından.

Benim şu an Tunanın şefkatine ihtiyacım vardı. Yektanın artık istemediğim sevgisine değil.
__

fırtına 'textingWhere stories live. Discover now