y i r m i a l t ı

12.4K 656 49
                                    

"Ne demek buraya geliyorsunuz?!" diye bağırdım telefonun diğer ucundaki anneme sinirle. "Önce bizi bir başımıza bırakıp gidiyorsunuz. Bir sene sonra da yanımıza gelin diyorsunuz. Oyuncağınız değiliz biz. Çocuğunuz."

"Oğlum yapma böyle. Bak baban biletleri aldı bile."

"Ben gelemem ann..."

"Gidiyoruz abi." lafımı kesen Mineyle telefonu annemin suratına kapatıp ona döndüm.

"Ne gitmesi Mine?"

"Ben söyledim onlara." dedi dolu gözlerle. "İyi değilsin. Uzaklaşmaya ihtiyacın var." elimi saçlarımdan geçirdim sinirle.

"Benim için sorun olmayacağını biliyorum." dedim ona bakarken. "Ama Çağan... Onu seviyorsun." ağlamamak için alt dudağını dişleri arasına aldı.

"Önemli olan sensin."

"Bak benim umudum yok belki sevdiğimden yana ama o seni, sen onu seviyorsun. Bunu ikinize yapmaya hakkın yok." dedim onu ikna etmeye çalışırken. Göz göre göre kendine acı çektirmesine izin veremezdim. Benim için sevgisine ihanet edemezdi.

"Abi lütfen bu konuyu kapat ve Tuğsemle görüş son kez. Demek istediklerin vardır." ardından eliyle gözlerini sildi. "Ben de Çağanla konuşurum. Biletlerimiz yarın sabaha haberin olsun." dediklerine cevap vermeme fırsat vermeden odadan, ardından evden çıktı.

Telefonu elime alıp annemi aradım.

"Geliyoruz. Ama bil ki kalıcı olmayacak."
__

fırtına 'textingWhere stories live. Discover now