7.Bölüm

8.8K 197 12
                                    

Kapıyı açıp içeri girmesi için çekildim. Salona yönlendirip onu takip ettim. Televizyonun karşısındaki koltuğa oturdu. Bir şey içmek ister mi diye sordum ama istemedi. "Tamam o zaman şimdilik böyle oturalım" dedim ve yanına oturdum. Bir anda bana döndü.

"Benim söylemek istediğim bir şey var"

Çok şükür böyle bir istek uyanmıştı sonunda.

"Dinliyorum"

"Bunu en yakın arkadaşım dışında sadece bir kişiye söyledim ve o da hayatımı mahvetti. Söylemek çok da gerekli bir şey olmasa da içimde tutmak istemiyorum"

Dinlemeye devam ettiğimi belli etmek için başımı yukarı aşağı salladım.

"Ben hemcinslerimden hoşlanıyorum"

İçimdeki patlama hissini yüzüme yansıtmamaya çalıştım.

"Bak konuşmaya başladığın an ortak bir noktamız çıktı bile" dedim gülümseyerek. Şaşkın bir ifadeyle gözlerime bakıyordu.

"Lezbiyen misin yani sen?" hala şaşkındı. Şaşkınlığının vermiş olduğu tatlılığa karşı tepki vermemeye çalışarak gayet sakin ve ciddi bir şekilde başımı evet anlamında sağladım.

"Bak sohbet güzel yerlere gidecek gibi istersen içecek bir şeyler hazırlayayım" diyerek cevap vermesine fırsat bırakmadan ayağa kalktım.

"Ne içersin? Alkollü alkolsüz?"

"Bilemedim şimdi"

"Bence ben bize biraz şarap getireyim. Hem rahatlatır seni güzel güzel sohbet ederiz. Yani alkol alıyorsun değil mi soruon yok?"

"Sorun yok istediğin gibi olsun"

Doldurduğum kadehleri önümüzdeki sehpaya koyup mutfağa döndüm. Dilimlediğim elmaları ve biraz üzümü tabağa koyduktan sonra salona döndüğümde pencereden dışarı bakıyordu. Ben koltuğa oturunca o da geldi.

"Manzara pek güzel değil boğaz görünmüyor kusura bakma" dedim gülerek. Karşılık verdi. Ve sanki o an dünya durdu. Şarabından bir yudum alırken onu izliyordum. Bu sefer ben susmuştum.

"Uzun zamandır alkol almıyordum umarım iyi gelir" diyerek beni kendime getirdi.

"Ben rahatlamak için arada içerim böyle sana da ikram etmek istedim istersen başka bir şeyler de hazırlayabilirim"

"Hayır böyle iyi"

"Ee anlat bakalım" diye lafa girdim.

"Ne anlatsam"

"Kaç yaşındasın"

"23"

"Okumadığını ve çalışmadığını söylemiştin"

"Evet maalesef"

"Ailenle mi yaşıyorsun"

"Evet. Sen yalnızsın galiba"

"Yalnızım"

"Evli olduğunu düşünmüştüm"

"Evlenecek imkanım yok"

"Maddi değil bence bu imkansızlıklar işin falan iyi"

"Sevmiyorum işimi" diyerek konuyu farklı yere çektim. Şimdi ona ülkede yasal olmadığı için evlenmediğimi açıklayamazdım.

"Neden yapıyorsun o zaman?"

"Güzel soru. Çünkü başka iş yapamam buna alıştım neyse biraz senden bahsedelim"

"Nasıl başlayacağımı bilmiyorum"

"Mesleğimi işe katmadan konuşmayı düşünüyordum ama merak ediyorum yani bana geldin ama neden"

"İyi şeyler yaşamadım"

"Neler yaşadığını dinlemek isterim"

Gözleri doldu. Elindeki kadehi bırakıp önüne döndü. Ben de ona dönüp konuşmasını bekledim. Derin bir iç çekti.

"Liseye gidiyordum. O zamanlar kendimi yeni yeni keşfetmeye başladığım zamanlardı." bana döndü ve onu dinlediğimi belirtmek için gülümseyerek başımı salladım. O da karşılık verip önüne döndü ve anlatmaya devam etti.

"Benim için çok zor zamanlardı. Sınav stresi, yaşadığım duygular, kendimi yeniden tanıyışım falan. O yıl bir çocuk benden hoşlandığını söyleyip çıkma teklifi etmişti. Ama ona ilgi duymadığını kızlardan hoşlandığımı söyledim ve onu reddettim. Buraya kadar sorun olmadı. Bir süre sonra kitaplarımın arasında aşk notları bulmaya başladım. Aşk notu dediğime bakma önce aşkından bahsedip sonra nasıl bana sahip olacağını yazıyordu. Ciddiye almadım. Notlardan sonra takip etmeye başladı. Önce okulda neredeysem orada oluyordu ama onu da aştı. Dışarda da peşimi bırakmıyordu. Polise gittim ama kimse bir şey yapmadı. Ailem ise o sıralar çok strese girdiğimden durumu abartrığımı söylüyorlardı. Ben de buna inanırdım kendimi. Ama lise bittikten sonra da peşimdeydi. Sonra takip etmeyi kesti. Ben de artık vazgeçti diye düşündüm. Hiç beklemediğim bir anda kaçırdı beni. Bilmediğim bir yere götürdü ve tecavüz etti." Gözlerinden birer damla yaş düştü dizlerine. Ona yaklaştım ve omzuna dokundum.

"Devam etmek zorunda değilsin Cansu"

Sorun değil dercesine konuşmaya devam etti.

"O evde 3 ay kilitli kaldım. Eroine alıştırdı. Günlerce yemek yemediğim oldu. Hastalandım. İlk başlarda kaçmaya çalıştım ama her seferinde fark edip engel oldu. Pes ettim. Kendimi öldürmeye çalıştım ama buna da izin vermiyordu. İstediği zaman tecavüz ediyordu ve işini bitirdikten sonra eroin veriyordu. Kaç kez krize girdiğimi hatırlayamıyorum. Sonra polislerle ailem bulup kurtarılar beni. Eroin tedavisi gördükten sonra rehabilitasyon merkezine yatırdılar. Ordan çıkıp eve kapattım kendimi. Günlerce ordan da çıkmadım. 1 yıl boyunca kimseyle konuşmadım. Tek kelime etmedim. Kolay kolay dışarı çıkmadım. 1 yılın sonunda nadiren konuşmaya başladım. Sonra kendimi senin yanında buldum. Ve doğrusunu söylemek gerekirse yıllar sonra ilk defa bu kadar uzun konuştum."

Dönüp bana baktı. Ağlıyordu. Sol tarafımda bir şeyler parçalanıyordu. Onu kollarıma alıp o tarafıma bastırmak istedim. Saçlarını okşayıp gözlerini silmek...

"Seni de üzdüm kusura bakma" dedi. Boynuma doğru süzülen yaşla ağladığımı fark ettim. Ağlıyordum ama onun kadar değil. Olamaz. Çok kötü şeyler yaşadığı belliydi.

Merhaba arkadaşlar. Kafamda hikayeyle ilglili bir şeyler var ama tam oturtamıyorum. Bunları yazarken önceliğim tabii ki sizlersiniz o yüzden bir şeylerin netleşmesi için yorum yaparsanız çok sevinirim. Herkese şimdiden çok teşekkürler.

TUTKU (LGBT)Where stories live. Discover now