13.Bölüm

7.2K 206 23
                                    

Yarım aklıma söve söve yürürken bir anda kendimi onun kapısında buldum. Aslında kendime olan sinirimin verdiği hızla annemlere kadar gidebilirim ama galiba onu görmek işime geliyordu. Binaya girip geçen seferki heyecanımla yukarı çıktım. Kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp zile bastım. Bana çok uzun gelen ama gerçekte ne kadar olduğunu kestiremediğim bir süre geçtikten sonra kapıyı açtı. Beni gördüğüne şaşırdığı her halinden belliydi. Bir şey demeden omuz silkerek gülümsedim. O da kısacık gülümsedi ve en sonunda konuştu.

"Hoş geldin gir içeri."

"Kusura bakma ya müsait misin?"

"Müsaitim gel."

İçeri girdik ve karşılıklı koltuklara oturduk. Hiçbir şey söylemeden bana bakıyordu. Ama yüz ifadesi bir değişikti. Bu sessizliğe son verip bir açıklama yapmalıydım. Tabii ki Ece ve yaptığı hakkında değil. Bu saatte neden onun evinde olduğum hakkında.

"Tekrardan kusura bakma bu saatte rahatsız ettim seni ya kapıda kaldım."

"Yok ne rahatsızlığı da nasıl oldu?"

"Dışarı çıktım hava almaya anahtarı evde unutmuşum."

"E niye çanta falan almadın ki unutmazdın."

"Yürüyüş yapacaktım yük olmasın diye."

Tek kaşını kaldırıp şüpheli bir şekilde yüzüme bakıyordu.

"Kız arkadaşın evde değil miydi?"

"Hayır kovdum."

Ben öyle cevap verince yüzünde gizli bir gülümseme belirdi. Sonra kendini hemen toparladı ve konuşmaya başladı.

"Kovdun mu nasıl yani?"

"Bildiğin kovdum."

"İyi de neden?"

"Bahsetmiştim zaten yürümüyordu. Son bir kaç aydır hiç iyi değildik zaten. En sonunda tutamadım kendimi."

"Düzelirsiniz takma."

"Anlamadım?"

"Düzelir aranız diyorum."

"Düzelmesini isteyen kimmiş?"

"İstemez misin?"

"Hayır."

Sonra yine sessizlik. Anlaşılan Cansu da beni sinir edecekti. En iyisi bir çilingir bulup evime gitmekti.

"Acaba telefonunu kullanabilir miyim?"

"Tabii al." dedi telefonunu açıp uzatırken.

"Bildiğin bir çilingir var mı?"

"Çilingir mi? Bu saatte?"

"Evet."

"Bildiğim bir çilingir yok ve zaten bu saatte bulamazsın."

"Bulurum ya sonuçta zamansız bir iş değil mi?"

"Senin kapıda kalman zamansız ama onlar da zamanlı çalışıyor. Acelen ne ki sokakta değilsin. Kal benimle bu gece."

"Rahatsızlık vermeyeyim."

"Saçmalama rahatsızlık vermiyorsun. Aksine iyi oldu yalnızdım."

"Peki o zaman"

Sonra yine susup bana baktı. Hiçbir şey söylemeden. Derin derin. Ben de ona katıldım. Sonra ağzımdan bir şey kaçırdım.

"Çok güzel gözlerin."

TUTKU (LGBT)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें