-7- KANSER

2.9K 158 11
                                    

Dexter'la tanışmamızın üzerinden bir ay geçmişti. Eric'le son görüşmemizin üzerinden de. Tam bir aydır evden çıkmıyordum daha doğrusu odamdan. Okula gitmiyordum, kimseyle konuşmuyordum. Kendimi odama kapatmıştım resmen. Sadece müzik dinliyor,uyuyor,yemek yiyor ve yok olmayı bekliyordum. Geride kalan bir ayımı anne ve babama neler olduğunu öğrenmek için harcamıştım. Ama elde var sıfır. Amber'la hala konuşuyordum, size söyledim o benim ilk arkadaşım. Dexter ise bir hayalet, yaratık veya başka bir şey. Ama beni rahatsız eden şey bu değil; bana takıntılı olması. Bana açık açık; "Bu saatten sonra sen benimsin, başka kimsenin olmazsın." demişti. Hala Amber ile nereden tanıştıklarını veya nasıl tipler olduklarını bilmiyordum. Tek bildiğim şey Eric'İ çok özlediğimdi. Acaba şimdi iyimidir? ...

Noluyor? Aşağıdan bir çığlık geldi. Bir dakika, Ash ? "Annee!" Hemen aşağıya indim. İlk defa odamdan çıkıyordum. Annem kapının önünde dizlerinin üstüne çökmüş üzüntüyle birine bakıyordu. Biraz daha yaklaştım. Bu Amy'di. Eric'in annesi. O da kapının önüne çökmüş annemi sakinleştirmeye çalışıyordu. Ve o an kafamda şimşekler çaktı. Eric'e bir şey olmuştu. Hemen onların yanından geçerek dışarı çıktım. Saat dokuzdu ve bugün pazardı. Banklara yöneldim ve inanamadım. ERİC BANKLARDA DEĞİLDİ. Aklımdan türlü türlü şeyler geçmişti. Hatta onun, ölme ihtimali bile. Evlerine gittim. Kapıyı hizmetçi bayan açtı. Girdiğimde sırayla tüm odalarda Eric'i aradım. Ama yoktu. En üstte, çatı katı gibi olan odadan bir ses geldi. Kapıyı açtım ve donup kaldım. Bu Eric'ti ve yatakta uzanıyordu. Ama zaten beyaz olan teni daha da beyazdı ve nefes alıp almadığı çok zor anlaşılıyordu. Sanırım baygındı. İçeriye doktor olduğunu düşündüğüm; boynunda stetoskopu ve üzerinde beyaz gömleği olan adam içeriye girdi. Bana bakıyordu. "Şey, ona ne oldu ?" "Siz arkadaşı mısınız ?" "Evet." "Arkadaşınız Eric, kan kanseri. Açıkçası söylemek gerekirse durumu çok kötü. Yaşama ihtimali çok az." "Siz neler söylüyorsunuz? Dediklerinizin farkında mısınız? Eric şu ana kadar gördüğüm en hayat dolu insanlardan biri o mu direnemiyecek." "Bakın genç bayan, arkadaşınız için üzülüyorsunuz ama ben sadece bir doktorum. Tanrının işine karışamam." Başımı hayır anlamında salladım. Eric'e bir şey olamaz, olmamalı. Bana kızgınken gidemez . "Peki bilinci ne zaman yerine gelir ?" "Üç gündür baygın, bugün kendine gelmesi gerekiyor." Doktor odadan çıktı. Eric'in uyanmasını bekliyordum,kendine gelmesini. Özür dilemeyi. Yaklaşık bir buçuk saat geçmişti ama hala baygındı. Beş dakika sonra ise bir şey söyledi ama tam net olarak duyamadım. Birkaç saniye sonra tekrarladı; "Alice." Hemen yanına gittim. "Efendim canım, buradayım." "Seni seviyorum Alice." "Bende seni seviyorum." "Gerçekten mi ?" "Evet gerçekten." "Doktor ne zaman kalkabileceğimi söyledi ?" "Ayıldıktan bir saat sonra ayaklanabilirsin yani yarım saat sonra seninle banklara gidebiliriz." "Tamam." "Bu arada sana vurduğum için özür dilerim Eric." "Asıl ben özür dilerim, seni öpmeye çalıştığım için." "Önemli değil."

Beyaz önlüklü adam tekrar içeri girmişti. "Eric artık kalkabilir. Ama o giyinirken seninle bir şey konuşmam lazım." "Tamam geliyorum." "Bak Alice, sen akıllı bir kızsın. Eric'e göz kulak ol, ona sahip çık. Sakın yanlız bırakma ve çok dikkatli olmasını sağla. Ona bir şey olmasını istemeyiz değil mi ?" "Tabi ki de hayır." "Dediğim gibi, çok dikkat et. Başını veya kolunu vb. başka bir yere çarpmasın veya acil bir durum olursa beni bu karttan ara." "Tamam, teşekkür ederim." Bana bir kart uzattı. Odaya geri girdim. Eric giyinmişti. Birlikte bahçeye gittik ve banklara oturduk. Hiç konuşmuyorduk, daha doğrusu ben ne diyeceğimi bilemiyordum. Acaba o nasıl hissediyordu, iyi miydi? Ağrısı falan var mıydı? Veya istediği başka bir şey...

>>>Eric'in ağzından<<<

Acaba neden hiç konuşmuyordu? Yoksa bana acıyormuydu. Bu gerçekten çok kötüydü. Belkide şuan hasta olduğum için yanımdadır. Hatta belkide gitme planları yapıyordur kim bilir. Bir an duraksadım ve "Alice, eğer gitmek istiyorsan gidebilirsin." "Bunu da nereden çıkardın?" "Bilmem, sıkılmış gibisin." "Hayır sadece seni düşünüyordum." "Bana acımana gerek yok." "Sana acımıyorum, senin için endişeleniyorum." "Merak etme, ben iyileşeceğim. Eğer ölürsem yani bana bir şey olursa-," tam söylüyordum ki sözüm kesildi. Dudaklarımda Alice'in dudaklarını hissettim. Tam 2 saniye sürmüştü. "Bu susman ve ölümden bahsetmemen içindi." "Eğer her zaman böyle yapacaksan artık favori sözcüğüm ölüm." Bana utangaç bir bakış attı. "Kapa çeneni Eric." "Tamam Alice abla." Güldü. Gerçekten gülümsemesi beni öldürüyordu. Hele hele gözlerinin içi gülünce, o zaman çok farklı hissediyordum. Evet Alice'i seviyorum. Ama onun beni sevmediğini de çok iyi biliyorum. Durum çok umutsuz ama beni sevmesi için de onu zorlayamam. Zaten şuna eminim; yakında öleceğim. Doktorun annemle konuşmasını duydum. Sanırım artık fazla zamanım kalmadı. Şimdi veda vakti. Bu kadar erken gitmek istemezdim. Ama yapacak hiçbir şeyim yok. Bunu engelleyemem. Umarım beni çabuk unutmazlar.

>>>Alice'in ağzından<<<

Daha demin Eric'İ öpmüştüm. Hala şoktayım. Nasıl oldu bende bilmiyorum ama her şey birden bire gelişmişti. O, öyle ölüm falan deyince konuyu kapatmak istedim ve böyle oldu. Umarım yanlış anlayıp umutlanmaz. Ayrıca saat acaip geç oldu, hemen eve gitmeliyim. "Eric, saat çok geç oldu. Ash ve Danny beni merak edecek." "Tamam, seni evine bırakayım." "Tamam."

En sonunda evdeydim. Aklım hala Eric'teydi. Bugün konuşmaların ortasında bana, eğer ölünce annemi ve babamı görürse onlara beni anlatacağını söyledi. Bunu duyduktan sonra gözümden yaş gelmedi de değil yani. Çok üzülmüştüm. Eric olmadan yapayanlız kalırdım. Durumu gerçekten çok kritikti ve kurtulma imkanı çok azdı. Keşke elimden bir şey gelse... Kapım tıklatıldı. Yataktan kalkıp kapıyı açtım. En son sadece iki kolun beni ittiğini gördüm. Koltuğumun üzerine düşmüştüm. "Demek bugün Eric'i öptün ha ?" "Dexter ?" "Evet, doğru bildin. Şimdi ben gidip o çocuğu bir güzel benzeteyim de birdaha yüzüne bile bakama." "Dexter yapma." "Bana bunu yapmamam için bir tane neden söylesene." "Çünkü o kanser. Doktorun dediğine göre yakında ölecek." Aniden durdu. Donuk bakıyordu, ne düşündüğünü anlamak çok zordu. "Nasıl yani?" "O hasta ve çok fazla zamanı kalmadı. En azından bir süre onu rahat bırak ve şunu kafana sok, ben asla senin olmadım ve olmayacağım. O yüzden peşimi bırak." Bana kızgın bir bakış atıp hiçbir şey söylemeden çekip gitti. Dexter'ı sevmiyordum, hatta ondan nefret ediyordum. Eric'le bir bile tutulamazdı. Eric beni seviyordu ama bunun için beni zorlamıyordu, düşüncelerime saygı duyuyordu. Dexter ise benim sadece onun olmamı istiyordu. Onu engelleyecek birinin olmasını çok isterdim.

Bir kez daha güneş doğmuştu ve yeni bir sabaha uyanmıştım. Bu benim için karanlık bir ışık kümesiydi. Gece ve gündüzün hiçbir farkı yoktu bana göre. Sağıma doğru döndüm ve Amber'ı görünce ufak bir çığlık attım. "Amber neler oluyor? Ne işin var burada ?" "Dün Dexter'a ne söyledin sen?" "Onu sevmediğimi falan ne oldu ki ?" "Dexter bizim dünyamızı birbirine kattı. Çok kötü şeyler oldu Alice, TAHMİN EDEMEYECEĞİNDEN DAHA DA KÖTÜ ŞEYLER OLDU..."

EvlatlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin