-19- Gerçekler

1.5K 109 31
                                    

Boynumdaki izler... Neler oluyor? Deliriyorum. Belkide çoktan delirdim. Ailem iki haftalık tatile gitmişti. Ama ben evde kalmak istiyordum. Yanlızdım yani. Işıkları açmıyordum. Lavaboya girdim. Karanlıktı. Aynaya baktım ve karanlığın içindeki yüzümü incelemeye başladım. İçimde garip bir his vardı. Evde yanlız değildim. Bunları bana yaşatan şeyle iç içe olduğumun farkındaydım. Çoğunuz buna inanmıyorsunuz. Çünkü gerçek olamayacak kadar fantastik. Eğer bir yıl önceki ben olsam, bende inanmazdım. İnsanlar bazı şeyleri yaşadıktan sonra artık hiçbir şeyi imkansız bulmuyor. Bütün bunlar beni şaşkınlığa ve korkuya sürüklüyor. Daha doğrusu sürüklüyordu. Artık eskisi gibi korkmuyorum çünkü. Boynumdaki izler üç haftadır orada. Kafedeki buluşmanın üzerinden üç hafta geçti. Artık bekliyorum. Hislerim bana onunla görüşeceğimi söylüyor. Karanlık evde ilerliyordum. Bana, belanı mı arıyorsun? Gibi şeyler söyleyebilirsiniz. Ama kaderin önüne geçemem. Salona doğru döndüm ve koltuğa oturdum. Az çok neler olduğunu biliyordum. Evet büyük babam ve büyük annem kumar oynamıştı. Hayatları üzerine şeytanla kumar oynamışlardı. Dolayısıyla babamda bu lanete dahildi. Babamın ailesi öldü, ama şeytan aç gözlüydü. Babamı ve annemi de istedi. Babamda babasının yaptığını yapmak zorunda kaldı. Kumar oynadı. Sonra bedelini ödediler. Peki ben? Bende mi kumar oynayacaktım? Ben kazanırsam ne olacaktı? Bana bu bilgiler lazımdı. Ne olduğunu tam olarak bilmeliydim. Oturduğum koltukta sağıma döndüm. Birden şiddetli bir şekilde rüzgar esti ve televizyon açıldı. Normal kanal değildi. Kamera kayıtlarıydı...

Büyük babamı gösteriyordu. Kumar masasında. Herkes gergindi. Büyük babam taş çalıyordu. Ama bu 5-6 kişilik bir oyundu. Haksızlık yaparak kazandı ve tüm parayı aldı. Sonrasında gösterilen iki kumar masasındada aynı olay vardı. Haksızlık yaparak insanların paralarını alıyordu. Sonra bir görüntü daha. Bu sefer o siyah ceketli adam vardı. Büyük babam onunla oynuyordu ve alttan taş çalıyordu. Aniden siyahlı adam hızlı bir hareketle masayı devirdi. Büyük babam elinde çaldığı taşlarla kaldı. Adam sinirlenmişti hemen büyük babamın kulağına bir şey fısıldadı ve bir kağıt uzatıp imzalattı. Sonra büyük babam ve o adam bir kumara daha oturdular. Büyük babam kaybetti. Sonraki görüntü büyük babamın evi olduğunu düşündüğüm yerdeydi. Büyük babam ve büyük annem yatakta oturuyordu. Siyahlı adamda oradaydı ve arkası dönüktü. İkiside aynı anda kafalarına sıktılar. En son gördüğüm şey, babannem ve dedemin duvara sıçrayan kanıydı. Sonra aynı evde bir çocuk gösterdi. Daha doğrusu bir bebek. Babamdı. Siyahlı adam ona doğru yürüdü ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Sonrada birden ortadan kayboldu. Sonrasında babamın gençliği video karelerindeydi. Siyahlı adamla bir şey konuşuyordu. Sakinlerdi. Herhangi bir zıtlaşma sezemedim. Sonrasında adam babamın kafasına silah doğrulttu. Babam sakinliğini bozmamıştı. Sonra el sıkıştılar. Kumara oturdular. Babam hırslıydı ve gülmeye başladı. Kazanmıştı. Ama adamın yenilgiyi kabullenemediği çok belliydi. Babam ve annemin yanyana oturduğu bir görüntüye geçtik. Adam başlarına bir ip geçirdi ve tam ikiside gözlerini kapatmışken ipi çekti. İkiside havada hareketsizce sallanıyordu. Sonra adam başka bir odaya doğru ilerledi. B-benim, yani bebek halimin yanına geldi ve bir şey fısıldadı. Sonraki görüntü şaşırtıcıydı. O adam, yani siyahlı adam garip bir zeminde duruyordu. Arkası dönüktü. Bir not yazdı ve notu garip zemine bıraktı. Sonrasında cebinden çıkardığı silahla kafasına sıktı. Kendi kanında boğulmuştu sanki. Turuncu zemin artık kırmızıydı. Birden adam yok oldu. Yerdeki kan, silah... Hepsi yok oldu. Ve birden o zemin bir gezegene dönüştü. Ardından bir tabela; "Şeytanın Ölüm Dünyası".

Televizyon kapandı. Ani karanlık beni korkutmuştu. O buradaydı. "Burada olduğunu biliyorum." "Bana cevap ver, senden korkmuyorum." "Şeytan mısın nesin? Artık öğrendim. Aileme ne olduğunu biliyorum. Beni öldürsende inan bana kazanan benim." "Cevap veer. Buradasın biliyorum." Sonra yanıma birinin oturduğunu hissettim. Sağıma döndüm. Zifiri karanlık odada onu hissedebiliyordum. Metalik maskesi sokak lambasından gelen ışık kümesiyle parladı. Tam onunla konuşacakken işaret parmağını dudağının üzerine koyarak başını yana eğdi. Sonra derin sessizlikte konuşmamam için bir ses çıkardı. "Şşşşşşş."

EvlatlıkWhere stories live. Discover now