Final Part-1

1.5K 110 26
                                    

2016 yılının kış aylarıydıydı. Her sabah olduğu gibi ölüme kafa tutarak açıyordum gözlerimi. Saatime baktım. İşe geç kalmıştım. Evet, çalışıyordum. Eğer 20 yaşına gelirseniz ve iş bulamazsanız herkes bir şey olduğundan şüphelenir değil mi? Garsonluk yapıyordum. Ne iş ama(!) Hayalim doktor olmaktı. Başarılı bir doktor... Ama insanın hayallerinden vazgeçmesi de gerekiyormuş. Telefonuma gelen mesaj titreşimi neredeyse bardakları kırmama sebep olacaktı. Bardakları bıraktığım an cebime baktım. Lori'den. "-Yarın nerede buluşacağız?" Ah, tabi ya. Bugün 20 Aralık. Ertesi günde benim doğum günüm zaten... Son 5 yıldır doğum günü tarihlerini tutmayı bırakmıştım. Çünkü doğumgünlerim ölümümün yaklaştığının habercisiydi. "-İnception'a gitmeye nedersin?" Diye mesaj attım. Cevap gecikmedi tabi. "-Tamamdır. Amb&And'ide çağrıyorum." Geri mesaj atmaya gerek duymadım. Donup kaldığımda elimdeki bardakları da düşürdüğümü farkettim. Bugün 20 Aralık 2016. Alice Legendery, 1996-2016.

Ölümü beklemek için 10 gün daha. Bardakları kırdığım için fırça yiyecektim. Bende hemen çıkmanın iyi bir fikir olduğunu farkettim. Hemen evime geri döndüm. Kapıyı Nick açtı. "Hoşgeldin hayatım." "Hoşbulduk birtanem." Klasik öpüşme faslından sonra soğuk bir duşa girdim. Nick mi? Eşim. Hemen duştan çıktım ve Lori'yi aradım.

-Lori buluşmalıyız. Hem de hemen.

Çıktığım gibi Lori'nin kafesine gittim. 5 yılda benim istediklerimi onlar yapmıştı. Lori kafe açmıştı. Amber doktor oldu. Andy ise sanat galerisinde çalışıyor. Kafeye geldiğimde Lori'nin bana el salladığını gördüm içeri girdim ve onu kolundan tuttuğum gibi masaya oturttum. Ve 5 yıl boyunca nasıl bir ölüm korkusuyla yaşadığımı anlattım. O günü anlattım. Ailemize ne olduğunu da anlattım... Bitirdiğimdede şeytana olan küçük oyunumdan bahsettim. Ve bu oyun için ondan bir iyilik istedim. O da kabul etti. Planım tıkır tıkır işliyordu...

Sabah uyandığımda Nick bana kahvaltı getirmişti. Onları hızlı hızlı tıkınırken beni seyrediyordu. Sonunda bitirdim ve tabakta yazanı okudum. "Doğum Günü Çocuğu". Ya, hayır. Bundan nefret ettiğimi biliyorlardı. İnadına yapıyorlardı işte. Ardından dolabıma gittim ve giyicek bir şeyler ayarladım. Son doğumgünüme süslü gitsem ne olurdu ki? Hemen giyindim ve Nick'in yanına gittim. "Nasıl olmuş?" "Harikasın." Sonrasında birlikte çıktık ve İnception kafeye doğru gittik...

Doğum günü partimin ilerleyen saatlerinde Amb&And geldi. Sonrasında klasik doğum günü başladı. Biliyorsunuz, doğum günü anlatımlarını sevmem. Oyunlar, içkiler, sohbet muhabbet derken sıra pasta kesimine geldi. Mumlar yakıldı. Lori aradan dilek dile diye bağırdı. Bu doğumgünümde ölümümün acısız olmasını dilemiştim ve herkes habersizce alkışladı. Gün bittiğinde ve neredeyse sadece Lori ve Amb&And kaldığında içimde tuhaf bir his olmaya başladı. Loriye döndüm. "O burada." Arkama dönmemle yüzlerimizin neredeyse deymesi bir oldu. Yine aynı şeyi yaptı ve dudaklarımız arasında kalan bir parmaklık mesafeyi işaret parmağıyla doldurdu. "Şşşşşş."

O gün bu gündü. Kumar masasına oturdum. Açıkçası geçen yıl Lasvegas'a gidip eğitim almıştım. Kazanarak ölmek istiyordum. Karşı karşıya oturduk. Görevliler taş ve kağıtları dizdi. Oyun başladı...

Tam 3 saat sonra kazanan belli oldu. Kaybetmiştim...

EvlatlıkWhere stories live. Discover now