Final Part-2

1.6K 111 35
                                    

Öncelikle bu bölüm @AndrewBiercak9 'a gelsin...

Kaybetmiştim. Ben. Kaybetmiştim. Hayal kırıklığına uğradığımı belirtmeliyim. Kazanarak ölmek istediğimi söylemiştim. Masadan kalktım. "Bu işi nerede bitirmek istiyorsun?" Güldüğünü hissedebiliyordum. Yüzündeki metalik maske, mimiklerini görmeme engel oluyordu. Andy ve Amber korkuyla buna engel olmaya çalışıyorlardı. Lori ise gülümsüyordu. Çünkü biliyordu, ölsemde kazanan ben olacaktım....

Evimdeydik. Yatağımın üzerine oturdum. Kimse yoktu. Herkes ne olacağını biliyordu. Ve ilk defa onun sesini duydum.

-Hap içmeye ne dersin?

Gerçekten büyüleyici bir sesi vardı. Şeytanın atılmış bir melek olduğunu hatırladım... Sesi o kadar hoştu ki, insan ne derse yapıyordu. Kafamı salladım. Hatırlıyor musunuz? Yıllar önce, Amber bana ilaçlarımı almamı söylemişti. Ve ben ilaçlarımı dolabıma saklamıştım. Birgün işime yarayacaklarını biliyordum. O ilaçları aldım ve onun önüne koydum. Bana büyük bir bira şişesi uzattı. Aldım ve birazını içtim. Dostane bir şekilde öldürecekti beni. Konuşmaya devam etti...

-Ölmek... Ne kadarda kötü değil mi?

+Aslında pekte sorun değil.

-Öldürdüğün insanlardan sonra Tanrının büyülü dünyasına girebileceğini sanmıyorsun değil mi?

+Ben kimseyi öldürmedim.

-Eric, Dexter... Dexter'ın öldürdüğü insanlar. Ailen. Hepsi dolaylı yoldan senin yüzünden öldü.

+Dexter kendi sonunu getirdi. O insanları da ben değil o öldürdü. Ailem tercihlerini kendileri yaptılar. Ve Eric kanserden öldü.

Elimdeki kutudan 4 hap aldım ve birayla içtim.

-Ah Alice, çok safsın. Eric'in kanserden öldüğünü düşünmüyorsun değil mi?

+O kanserden öldü.

-Dexter ona zehir enjekte etti. Zavallı Eric 24 saat içinde kalp krizinden geberdi. Yüksek dozda kesin çözüm.

+Yalan söylüyorsun.

-Geberdiğin zaman Eric'e sorarsın.

Gülmeye başladı. Sonra önümdeki kutuları gösterip içmemi söyledi. Kutuları dikiyordum adeta. Her dikişten sonra biramdan bir yudum alıyordum. Yavaş yavaş iç organlarımın yer değiştirdiğini hissetmeye başladım. Beynim kafamın içinde dönüyordu sanki. Elimi anlıma koyduğumda ateşimin çıktığını gördüm. O hala karşımda oturup konuşuyordu. Bana sorular soruyordu. Ben ise elimden geldiğince cevap veriyordum. Sonra karşıma geçti ve beni videoya almaya başladı. Umurumda değildi. Göğsümde bir acı hissettim. Kalbim yanıyordu sanki. Bağırmaya başladım. Avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Kimse duymuyordu. Kimse yardım edemezdi. Biliyordum. Yavaş yavaş terim soğuyordu. Yardım çığlıklarım sona ermişti. Yatağa devrilmiştim. Gözlerim yarı açıktı. Ona bakıyordum. Konuşuyordu ama duyamıyordum. Gözümden bir damla yaş indi. Sonra gözlerim yavaşça kapandı. Bedenimin soğuduğunu hissediyordum. Daha deminki acılardan bir şey kalmamıştı...

Gözlerim açılmıyordu. Ama duyabiliyordum. Etrafımdaki sesler... Anma konuşmaları... En son Ash ve Andy konuşuyordu. Sesleri öyle buğuluydu ki... Ağlama sesleri yükseldikçe ne yapacağımı bilemiyordum. Onlara yaşadığımı söylemek istiyordum ama konuşamıyordum. Bedenim artık bana ait deildi sanki. Lori'nin sesini duydum. Bana bir şeyler söyledi. Anlama gücümü yitirmiştim. Artık duyamıyordum da. O zaman öldüğümün farkına varmıştım...

Tanrının büyülü dünyası, gerçekmiş. Binlerce insanın arasında kaybolmuştum. Hepimiz ölü ruhlardık. Eric'i gördüm. Annemi gördüm. Babamı gördüm. Gerçek ailemi... Hatta, Carl da oradaydı. Dexter, büyük babam ve büyük annem... Eric'in yanına gittim. Ailem de oradaydı...

Ben Alice Legendery. 22 Aralık 2016 tarihinde yaşamımı sona erdirdim. Ailemin bana bıraktığı lanet sayesinde ömrüm 20 yıl sürdü. Binlerce günah ve sevap arasında Tanrının büyülü dünyasına geldim. Tanrı'nın büyülü dünyası nasıl bir yer mi? Süprizi bozmayı hiç istemem...

EvlatlıkWhere stories live. Discover now