6| Kuklacının en gösterişli kuklası

7.2K 513 186
                                    

20 Mart 2012

"Evet, anlıyorum. Tabii, tam saatinde orada olacağım."

Telefon kapanırken olanları idrak edebilmek adına gözlerimi kırpıştırmıştım. Shinhwa'nın şirketi SM mülakatı geçtiğimi ve stajyer sözleşmesi imzalamak adına bugün öğleden sonra beni çağırdıklarını söylüyorlardı.

"Bu gerçek mi yani şimdi?" Gözlerim bir süre boyunca yerdeki parkelerde öylece takılı kalırken çok köşeli olan jetonumun sonunda düşmesiyle gözlerim irileşmiş ve çığlıklar atarak odada daireler çizmeye başlamıştım.

"Yoon Haru artık SM'de!

Hedefime adım adım yaklaşıyordum ve emeklerimin karşılığının boş olmadığını görmek beni çok sevindirmişti.

-

Bana söylenilen saatte şirket binasına giriş yaptığımda ellerim heyecandan buz kesmiş, kalp atışlarım hızlanmıştı. Uyuşan parmaklarımı ekoseli eteğimin kumaşına sürterek beyaz kazağımın kollarını parmak uçlarıma kadar çekiştirmiş ve burnumdan derin bir nefes vermiştim. Yol boyunca dişlerimi sıkıyor olmasaydım kekeleyeceğimden emindim.

Siyah saçlarını at kuyruğu yapmış görevli beni bir odaya yönlendirdiğinde odaya girmeden önce sakin olmak için birkaç kez derin nefesler alıp vermiştim. Bu işi başaracaktım. Yoongi bana güveniyordu.

Duraksadım. Belki de tam şu an Yoongi'nin aklıma girmesi hiç de iyi bir fikir değildi. İlk defa o gece rüyama girmesinin ardından yaklaşık iki yıldır onu her gece rüyamda görüyordum ve her seferinde yer değişiyordu. Bazen bir nehir kenarı, bazen karanlık bir park, bazen bir sahil ve bazenleri ise her şeyin başladığı o müzik dükkanı... Birçok şey değişiyordu ama orada bulunan tuşları tozlu kahverengi bir piyano hiç değişmiyordu. Her zaman olduğu gibi o zaman da orada olmaya devam ediyor, onu unutmamıza izin vermiyordu.

Her seferinde ben bir şeyler anlatıyorken Yoongi genellikle dinliyor ve uygun bulduğu yerlerde de fikir belirtiyordu. Bazen o anlatıyordu ama anlattığı şeyler de kısaydı ki Yoongi gerçekten eğlenceli ve muhabbeti iyi biriydi. Onunlayken kendimi ailemin ya da bir zamanlar korkak Kim Taehyung'un yanındaymış gibi mutlu hissediyordum.

Kadının omzuma dokunarak artık içeri girmem gerektiğini belirtmesiyle kendimden emin bir ifadeyle kapıyı aralamıştım. Onlara güçsüz biri olduğumu gösterirsem üzerime giderlerdi ve bunu göstermeye hiç mi hiç niyetim yoktu.

Girdiğim odanın içinde ilk gözüme çarpan şey olan geniş koyu kahverengi bir masanın etrafına oturmuş ikisi erkek biri kadın üç kişi, yüzlerindeki ciddi ifadeyle bana bakıyordu. Koyu kızıl saçlara sahip olan kadın ince gözlüklerinin ardından dikkatlice önce bana ardından da önündeki kağıda baktı. "Yoon Haru değil mi?"

Çenemi dikleştirerek kendimi güçlü kalmaya zorladım. Dışarıdan nasıl göründüğüm hakkında pek bir fikrim yoktu fakat şu an için içimde 2. Dünya Savaşı'nı tekrardan veriyordum. "Evet."

Kadın eliyle önündeki boş sandalyeyi oturmam adına gösterirken oldukça rahatsız gözüken koyu kahverengi sandalyeye oturup ellerimi kucağıma koydum.

Kadın saçlarını iki eliyle toplayıp daha sonrasında tekrar serbest bırakarak omuzlarına düşürürken yanındaki adam önündeki dosyayı açıp kağıtlarda olan gözlerini bana çevirmişti. Onu tanıyordum. Lee PD.

"Ben SM Entertainment CEO'su Lee Soo Man. Performansından etkilendiğimizi belirtmeliyim. Eğer anlaşmamızı kabul edersen geleceğe büyük ses getiren bir sanatçı olabilirsin. Senden büyük umutlar bekliyoruz. Ne dersin? SM ile devam etmek ister misin?"

Kalbim duyduklarımla heyecanla çarpmaya başlarken, dışarıya heyecanımı belli etmemek adına yumruklarımı sıktım. Ben birçok şirketten teklif almış biriydim, sakin kalmalıydım.

Lee PD gülümseyerek dosyadan bir kağıt çıkartıp bana uzattı. "Bu bir yıllık stajyer sözleşmesi. Sözleşmeler her yıl yenilenir ve eğitmenlerin yeterli olduğunu düşündüğünde de idol olarak ayrı bir sözleşme yapılır."

Uzattığı kağıdı alarak maddelerce yazılmış sözleşmeye kısa bir göz atmıştım. Yapmam gerekenlerin listesi uzayıp gidiyordu ve itiraf etmeliydim ki bu benim gözümü biraz da olsun korkutmuştu. Dikkatle maddeleri okumaktayken Lee PD de ek kuralları anlatmaya başlamıştı.

"Dediğim gibi eğitmenlerin gözlemi çok önemli. Eğer başarı sağladığını göremezsek yollarımızı ayırma durumunda bulunuyoruz. Şirkete girişin saat sabah yedide başlayıp akşam onda bitiyor. Ses eğitimi ve dans derslerinin yanı sıra üç haftada bir kilo kontrolün olacak, zaten diyetisyenlerimizle olan görüşmende de hangi besinlerin sana yasak olduğu detaylıca açıklanır. Bu stajyerlik dönemi boyunca röportaj gibi şeylere katılmayacak ve içeriden hiçbir şekilde bilgi vermeyeceksin. Çıkış yaptıktan sonra tüm işlerinle menajerin ilgilenecek ve sana tavsiyem, dediklerini harfi harfine yerine getirmendir." Güven verdiğini sanan fakat aslında hiç de güven vermeyen gülümsemesiyle bana baktığımda kuruyan dudaklarımı dişlemiş ve üzerinde dilimi gezdirip nemlendirerek avuçlarımın arasına aldığım eteğimi biraz daha sıkmıştım. Çok ağır koşullar vardı ve resmen hayatımı onların eline bırakmış, kuklaları olmam adına sözleşme imzalıyordum.

Elime kalemi alıp sözleşmenin alt kısmına imzamı atmak üzereyken aklıma gelen şeyle kalemi bırakmış ve oturduğum yerde geriye yaslamıştım. "Bir grupla çıkış yapmak istemiyorum."

Kızıl saçlı kadın ondan beklemediğim bir şekilde gülmeye başlarken Lee PD de ben de şaşkındık çünkü görüşmenin başından beri ciddiyetini koruyan kadın bir anda gülmeye başlamıştı. Kadın parmak uçlarını dudaklarına bastırıp bir anda tekrardan ciddi ifadesine büründüğünde saçından çıkmış bir tutam kızıl saçı kulağının arkasına sıkıştırmış ve alaycıl bakan gözlerini bana çevirmişti. "Burası her istediğinin yapıldığı bir kurum değil. Burada önemli olan şirketin nasıl istediği, senin değil." Sinir bozucu tavrı karşısında tek kaşım havaya kalktığında eteğimin cebinden diğer büyük şirketlerin bana verdiği kartvizitleri çıkartıp gördüklerinin bilincinde sanki göstermemeye çalışıyormuşum gibi parmaklarımın arasında oynamaya başlamıştım. Tamam, SM benim her daim ilk tercihim olarak kalacaktı ama onlarsız da iyi bir yere gidebileceğimin bilincinde olmaları gerekiyordu.

Lee Soo Man boğazını temizleyerek gözlerini kartvizitlerimden çektiğinde yanımdaki kadına kısa bir bakış fırlatmış ve elindeki kalemi masanın üzerine bırakmıştı. "Bu ayarlanabilir, önemli olan performansın."

Yüzümdeki duvar ifadenin yerini hızla geniş bir gülümseme alırken kartvizitleri özenle cebime koymuş ve hiç acele etmeden yavaşça kalemi elime almıştım. Bu sefer pek de bir sorum olmadan sözleşmenin altına imzamı attığımda hiç konuşmayan adam da dahil dördümüz de ayaklanmıştık.

"Aramıza hoşgeldin Yoon Haru." Lee PD'nin uzattığı elini sıkarken kuklacının elindeki en gösterişli kuklalardan biri olacağımdan bihaberdim.

goblet | yoongiWo Geschichten leben. Entdecke jetzt