5 | MORFİN

102 20 4
                                    

Biraz ileride tekrar gördüğümde bize bakıyordu. Ve çok dikkatli bakıyordu. Gücü neydi acaba. Stefle birbirimize dönüp gidip konuşmaya karar verdik.

Tam o sırada arkamızdan bir ses geldi "Kiminle konuşuyorsunuz?"

Sıçrayıp arkama döndüğümde o kızı gördüm. Yani mor'u. Ciddi anlamda altıma sıçmıştım. Suratımın halini merak ediyorum şu an.

Stefano'ya baktığımda benden farksız olmadığını gördüm. Kız bize bakarken gülmemeye çalıştığını belli etmemeye çalışıyordu. Ben olsam ben de gülerdim.

Sonunda bize dayanamaz bir şekilde "farkettim benimle alakalı konuşuyordunuz ve baya kestiniz hala tek parça mıyım merak ediyorum." dedi.

Içimdeki filler gülmekten yıkılıyordu kızı gerçekten gözümüzü ayırmadan kesmiştik.

Kolumu açıp kıza gösterirken "Stef hadi sende göster" demiştim.

Çok şaşırmıştı ve kimse duymasın der gibi kulağımıza yaklaşıp fısıldayarak "kendimi tek sanıyordum yani sizde mi benim gibi görünmez olabiliyorsunuz veya çok uzaktaki konuşmaları duyabiliyorsunuz." dediğinde şaşırmıştım.

Neden öcü gibi yaklaştığı belli oldu.

Stef gülümseyerek "Biz de senin gibiyiz fakat görünmez olamıyoruz veya konuşmaları da duyamıyoruz. Bizim güçlerimiz farklı mesela ben bilgisayar işleri veya teknolojik işleri beyin gücüyle yapabiliyorum. Miray da (beni göstererek) su elementini kontrol edebiliyor." dedi.

Kız çok şaşırmıştı, ben de öyle olmuştum Stefano anlattığında.

Biraz daha sonra kıza baktığımda kendi kolunu cimcikliyordu, rüya sanıyordu heralde.

"Dur tamam inanman için gel bizimle" dediğimde ıssız bir yere gidip ellerimde görünmez bir su dolu bardak yaptım.

Biraz daha gerçekliğe dönmüştü. O sırada ben hatamin farkına varmıştım. Selin beni bekliyordu. Hem de Batu ve Gizem'in yanında eyvah eyvah yandım ben.

Koşa koşa gidip baktığımda yoktu. Etraftakilere sorduğumda kimse cevap vermemişti.

Biri geliyordu yanıma gözüm bir yerden ısırıyor ama kimdi, Emre, Abdullah, Ayşe, Fatma, Hayriye haydi çifte- ay Emir Emir şimdi hatırladım.

"Miray sanırım Selin'i arıyorsun. Üstüne içecek döküldüğünden dolayı eve gitmek zorunda kaldı." Dediğinde kendime küfür ediyordum. Kankamı neden bıraktım ki ben. Keşke bırakmasaydım.

"Tamam teşekkür ederim." Diyip Selin'e mesaj attım

Kendi kendime şaşkın şaşkın ne kadar çabuk kaynaştı ya bunlar diyordum. Ben gittiğimde bütün olanları anlatmış Stef mor'a. Bir de mor mor diyoruz biz ama kızın adı Melanie'ymiş ve Kanadalıymış.

Ben düşünceli düşünceli ileri doğru bakarken Aleksei'de gelmişti. O, Melanie'yi gördüğünde şaşırmıştı. Ve bunu gizlemeye çalışıyordu.

Bize doğru hızla gelip "selam bu arkadaş kim" dediğinde Melanie sinirle kalkıp "Asıl bu kim neden soru soruyor." Demişti.

Stefano ile konuyu anlamaya çalışıyorken onlar hala bize diyor gibi konuşup birbirleriyle atışıyorlardı.

Melanie "Gerizekalı geçen gün karşılaştığımızda senin yüzünden ölüyordum."  dediğinde, Aleksei tıslayarak "Kızım bin kere söyledim yanlışlıkla top attım." Dedi.

"O nasıl yanlışlıkmış beynim yerinden oynadı."

Aleksei "Olmayan şey nasıl oynasın" dediğinde Melanie sinirden çatlıyordu şu an kendine engel olamayacağını anladığımda kafamı hayır hayır dercesine sallayarak geri geri gidiyordum.

Ruh Bağı -Ateş Ve Buzun DansıWhere stories live. Discover now