Sevgili Kim Taehyung,
Bu defteri sana yazıyorum. Doğum gününde, bu defteri sana vermek gibi bir niyetim var. Umarım o zamana kadar samimi olabiliriz. Yoksa cesaretimi yenip bu defteri sana verebileceğimi sanmıyorum.
-Cansu
Defterin ilk sayfasına bu küçük bilgiyi yazdıktan sonra şu ana kadarki anılarımızı yazdım.
Jimin Oppa ile yemeğe gelişin üzerinden bir hafta geçti. O günden beri seni de diğerlerini de görmüyorum. Kendinize çok yüklenmiyorsunuz değil mi?
Yazmayı bırakıp saate baktığımda geç olmuştu ama hafta sonu olduğu için dışarı çıkmaya karar verdim.
Parka gidip Taehyung ile oturduğumuz banka oturdum ve 4 O'Clock şarkısını açıp dinlemeye başladım.
Taehyung'un vokali ile mayışıyor, uykuya adım adım gidiyordum. Namjoon'un rap kısmı ile tamamen uyuşmuştum.
Kulaklığımdan biri çıkarıldığında neredeyse uyuma aşamasında olduğum için gözümü bile açmadım. Bir kol beni kendine doğru çekti ve yumuşacık bir göğüse yatmamı sağladı.
Şarkı bittiğinde yine Taehyung'un söylediği bir şarkı çıkmıştı: Someone Like You.
Ben uyumuştum. Kafam dürtüldüğünde hâlâ sahibinin kim olduğunu bilmediğim kişinin kolları altında olduğumu ve beni o kişinin dürttüğünü anladım.
Kafamı kaldırdığımda Taehyung ile burunlarımın birbirine değdi.
Uyku sersemliği ile geri çekildim ama banktan düştüm. Popom acısa da ben hâlâ uyanma aşamasında olduğum için gözlerimi ovuşturuyordum.
"İyi misin?" dedi Taehyung.
"Sen olmasaydın burada uyuyup kalkacaktım. Teşekkür ederim." dedim ve paytak paytak yürümeye başladım.
Gözlerim kapalı bir şekilde yürüyordum.
Ayaklarım yerden kesildiğinde gözlerimi hafif araladım ve çenesini gördüğüm Taehyung'a baktım.
O kadar uykum vardı kim kucağında gitmeye karşı çıkmadım.
Biraz da o anın keyfini çıkarmak için fırsat çevirdiğim bir andı bu an.
