•|39|•

13.3K 1K 454
                                    

İFRİN

Otuz Dokuzuncu Bölüm

Ezgi saatlerdir bilgisayarın başındaydı. İfrin'i önceden de araştırmasına rağmen daha dikkatli bir araştırma yapmıştı bu kez.

Üstünkörü göz attığı sitelerden birinde rastladığı bir haber ona küçük bir ip ucu sağlamış olabilirdi.

Yani en azından Ezgi öyle düşünüyordu.

Haberde yer alan yazıda yazanlara göre bebeklerin içinde gizlenmiş ruh olayları pek de nadir vakalar değildi. Ezgi de biliyordu bunu, binlerce hikaye okumuştu.

Ruhun bu dünyada hayatını sürdürdüğü sırada en yakınında olan bağlandığı bir eşya varsa, ruh öbür dünyaya gitmesi gerekirken o eşyanın içinde hapsolabilirdi.

Bu durumun kötü yanı, eşyaların içine hapsolmuş bu ruhların hepsinin bu dünyada, amaçladıkları bazı şeyler yüzünden kalmasıydı. Bu amaçlar asla iyi amaçlar değildi, bir intikam en yaygın nedenlerden sayılıyordu.

Güçlü olan ruhlar, bir insanı ele geçirebilir onu kontrol edebilirdi.

Ezgi okudukları ile ablasının ele geçirilmiş olduğuna emin olmuştu.

Ancak bu mesajlaştığı kişinin kim olduğunu açıklamıyordu. Yanılıyor olabilir miydi?

Kolayca basite indirgeyemiyordu.

Sıkıntıyla bilgisayarı kapatıp ayağa kalktı ve ağrıyan belini esnetti.

Odasından çıkıp mutfağa doğru yürümeye başladı. Odaya girdiğinde ablası Evrim ocağın üzerinde kaynamaya başlayan çorbayı karıştırıyordu.

Ezgi, ablasının onu umursamaması üzerine mutfaktaki geniş yemek masasına oturdu ve ablasını izlemeye başladı.

Evrim artık iyice kaynamaya başlayan çorbayı ısrarla karıştırmaya devam ediyordu. Bu durum bir süre sonra Ezgi'nin dikkatini çekti.

Ablasının donuk bakışları sabit bir şekilde duruyordu, tezgaha hafif yan durarak yaslandığı için Ezgi onun yavaşça havaya kalkan sol elini görmüştü.

Ezgi daha ne yapmaya çalıştığını anlayamadan Evrim kaynayan çorbanın içine daldırdı elini.

Ezgi ani bir heyecanla oturduğu sandalyeden fırladı ve ablasının yanına koştu. Evrim hala hiçbir şey olmamış gibi sabit bakışlarıyla çorbanın içindeki eline bakıyordu.

Ezgi, bir an ne yapacağını bilemese de sonrasında ablasını geriye doğru çekmeyi akıl edebildi.

Evrim sendeleyerek geriye doğru birkaç adım attığında tencere de hemen arkasından yere devrilmişti. Her yer sıcak çorba ile kaplanırken, Evrim daha yeni kendine gelmiş de ne yaptığının farkına varmış gibi çığlık attı.

Ezginin kolları arasından çıkıp elini musluğun altına tutarak suyu açtı ama eli kıpkırmızı olmuştu bile. Kesinlikle eli ciddi bir şekilde yanmıştı.

Ezgi korkuyla ablasına bakarken Ayla içeriye girdi. İki kızına da sorgulayan bakışlarını dikip,"Ne oldu burada."dedi endişe ile karışık şaşkınlığı ile.

Sonrasında Evrim'in kıpkırmızı olmuş elini gördüğünde hemen kızının yanına gidip,"Evrim eline...'

Evrim annesinin sözünü kesip,"Tencere elime devrildi bir anda."Dedi bir yandan da musluğu iyice açıp elindeki yanma hissini geçirmeye çalışırken.

Ayla,"Hemen hastaneye gidiyoruz."dediğinde Evrim başını salladı yalnızca. Ezgi tam bu anda ona bakan ablası ile göz göze geldiğinde birkaç adım geriye çekilme ihtiyacı hissetti. Evrim, Ezgi'nin bu hareketi üzerine hiçbir şey demeden mutfaktan çıktı.

Kısa bir süre sonra Evrim ve Ayla evden çıkmış ve Ezgi evde yalnız kalmıştı.

Ezgi, hala olanların şokunu üzerinden atmakta, ve korkudan titreyen bedenini sakinleştirmekte zorlanıyordu.

Annesi dünden kalan makarnayı ısıtıp yemesini söylemişti ancak Ezgi bir şey yiyebilecek durumda değildi.

Az önce gözleri önünde yaşananları düşündükçe ürperiyordu.

Artık emin olmuştu, İfrin'in ruhu ablasının içindeydi.

Mutfakta otururken telefonuna bir mesaj bildirimi geldi. Ezgi hemen mesajı okudu.

05*********: Arkadaşım.

05*********: Sana ceza vereceğimi söylerken şaka yapmıyordum.

05*********: :)

_________________

Bölüm gelsin mi?
________________

|s|7|8|18|23|7|

Sonsuzsiyah_

İFRİN | Texting ލ(TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now