Misafirmiz Var

101 19 0
                                    

Kahvaltı işi tamam! Gezgin'in uyanmasını bekliyorum ama uyanacak gibi durmuyor bu kız! Saate bakıyorum. Aslında ben kahvaltımı yapsam işlerimi halletsem... Evet ya! O bu esnada uyusa da olur yani! Benim için problem de olmaz! Zaten kıyafet zevkini de az çok tahmin edebiliyorum. Muhtemelen spor tarzı şeyleri beğeniyordur. Sallarım bir şeyler tutarsa artık!

Paltomu giyip evden sessiz sedasız çıkıyorum. Yazan ne varsa uyguluyorum. Alış verişe gidip bir kızın yardımıyla her şeyi hallediyorum. Sadece kıyafet değil! Diş fırçası, havlu gibi şeyler de... Bana gerekli ne varsa birkaç tane veriyor. Hatta biraz da kişisel şeyler...

O esnada dikkatimi bir oyuncak kar küresi çekiyor. Kanatsız bir ejderha ve bir vadi! Elime alıp inceliyorum. Sallayıp karlar dökülmesini sallarken Gezgin için bunun çok güzel bir hediye olacağına karar veriyorum. Oyuncak, kıyafet ve eşyalarla birlikte kasaya gidip ödeme işlemlerini yapıyorum.

Neyse işte onu da halleder halletmez işe gidiyorum. Ne? Bir yankesici olabilirim ama ben de iş güç sahibi biriyim. Senaryoda yazıyor ne yapayım? Yolda tabi ki herkesin parlak neyi varsa araklıyorum. Her zamanki gibi...

İşim ne mi? Az sabır! Nasıl olsa gidince göreceksiniz! Veee geldiiiim! Kepengleri kaldırıp kollarımı sıvıyorum. Evet! Dün işe gitmedim çünkü dün tatilimdi ama şimdi tekrar iş başıyız. Masama geçip oturuyorum. Kendi işimin patronuyum. İşim de alet edevat tamiri. Evet! Bir yankesici için verilebilecek en kötü iş bu sanırım. Bu iş sırasında kendime olabildiğince hakim olmaya çalışıyorum ama ne yazık ki saat gibi parlak şeyler benim de sınırımı biraz aşıyor. Pek bir önemi yok aslında! Sonuçta polis gelip hepsini alacak ve sahiplerine iade edecek!

Geç saatlere kadar burası açık. Kimlerin geleceğini bilmem lazım ama bilmiyorum. Çünkü genelde senaryoda yazan bu gibi fazla detaylar varsa atlarım ve bence herkes de aynısını yapıyor. Hadi ama! Kim tek tek tüm müşteri isimlerini okuyup aklında tutmaya uğraşır ki? Kesinlikle çok gereksiz bir çaba!

Verecekleri ve alacakları şeyler de yazmıyor! E, o da bir zahmet olmasın zaten! Yaşayacağımız şeyleri ıncığına cıncığına bilmek zorunda değiliz ki ana hatlarıyla bile bilip uygulamak dahi çok sıkıcı. Neyse işime dönmeliyim.

Uzun bir bekleyişimin ardından ilk müşterim geliyor. Verdiği aleti incelerken "Bir saat sonra gel, al!" diyorum. Baş sallayıp gidiyor. Bugün çok bir müşterim olmuyor. İlk gelen bayandan sonra birkaç kişi daha sadece o kadar. Parlak olan bir tanesini cebime indiriyorum. Diğerlerini de tamirinin ardından geri teslim ediyorum. Parlak nesnenin sahibi geldiğindeyse "Akşama polis aracılığıyla evde olur!" demekle yetiniyorum.

Beni tanıdığından omuz silkip uzaklaşıyor. Burada herkes beni tanıyor. Ben de doğal olarak herkesi... Birbirimizi iyi biliriz! Hem de gereğinden fazla iyi!

Saate bakıyorum. Gitme zamanım! Dükkanı kapayıp, kepenklerini indiriyorum. Aslında indirmesem de olur ama neyse! Yazılanı oynayan bir figürandan fazlası değilim ben.

Eve gelip kapıyı açtığımda gördüğüm manzaraya şaşıyorum. "Hâlâ uyanmadı mı bu?" Diyorum sesimi kısarak. Aldığım şeyleri kapının kenarına bırakırken paltomu da her zamanki gibi koltuğa fırlatıyorum. Masaya attığım senaryoya tekrar bir göz gezdiriyorum. Ev temizliği mi yazıyor orada? Gözümden kaçmış! Atladığım kısımlardan birine denk gelmiştir muhtemelen. Bir dakika! Nasıl ya? Bana şimdi bu evi mi temizletecekler? Üstelik de sırf Kedicik geliyor diye! Ahhh! Dalga geçiyor olmalısınız!

Eve göz ucuyla bir bakıyorum. Çok da pis sayılmaz bence... Yani şimdi şöyle olsa... Pizza kutularını çöpe tıkıştırıp yerdeki tozları da ayağımla koltuğun altına itiyorum. Ta daaaa! Temizlendi bence! Ne? Benim temizlik anlayışım bu!

Kaf Dağının da ÖtesindenWhere stories live. Discover now