Kuşuna Sahip Çık

40 14 0
                                    

"Ne kadar oldu?" İsimsiz gözünü bile kırpmadan ikiliye bakmayı sürdürürken "Sanırım ortalama bir saat oldu." diyor.

Ciddi ciddi başımı sallarken ikinci sorumu yöneltiyorum. "Peki bir gelişme?"
"Hiçbir gelişme yok Gezgin! Bir spiker edasıyla durumu sorularınla sunmaktan ziyade oturur musun artık?"

Kaşlarımı çatarken anlamaya çalışıyorum. "Bir ne?" Omuz silkerken göz deviriyor. "Boş ver. Hadi gel. Dikilme orada." Yanına bağdaş kurup çöküyorum ve Anka ile Umay'ı izlemeye başlıyorum. Bir efsaneye kafa tutan bir ağaçkakan? Çok komik bir durum aslında ama Anka'nın neden buna izin verdiğini anlayamıyorum.

Bu uzun zaman diliminin ardından ilk hamle Umay'dan geliyor. Kulağımı sızlatacak bir çığlık atıyor. Acıyla kulağımı tutarken bağırıyorum. "Kulağımın içine ettin sağol!" İsimsiz 'Cık cık'layarak başını olumsuzca iki yana sallıyor. "Hiç yakışıyor mu ağzına Gezgin? Çok ayıp!"

Ona garip sayılabilecek bir bakış atarken aklıma gelen ufak detayla sorgulamaya başlıyorum. "Bir dakika... Ağaçkakanlar çığlık atabiliyor mu?" Hata oradan lafa karışıyor. "O sadece bir ağaçkakan değil! O bir efsane! Tabi... Fark edebilene..."

Hata'ya baktığımda bize arkası dönük bir şekilde yerle uğraşıyor olduğunu fark ediyorum. Dizlerinin üstünde... Tedirginleşiyorum. "Hata... Sen... İyi misin acaba?" Hata'nın omuz silktiğini fark ettiğim sıra konuşmaya da başlıyor. "Ben mi? Süperim! Siz kendi halinizde takılmaya devam edin."

Dedikleri pek inandırıcı gelmese de onu kendi halinde bırakmayı tercih ediyorum. Ne yazık ki hiçbir zaman iyilik için koşturan bir tip olamayacağım sanırım. Ya da emin değilim. Belki de olurum ha?

Ne olduğunu dahi anlayamadan kendimi Hata'nın yanı başında buluyorum. Elimi onun omzuna koyarken içimde tuhaf ve kötü bir his var. İçimden bir taraf bunun doğru olduğunu fakat yapmamın fazlasıyla salakça olduğunu bağırıp duruyor. Ve haklı da... "Neyin var?" Beni görünce göz deviriyor ve eliyle yerde daireler çizme eylemine devam ediyor.

İsimsiz'in seslenişini duyuyorum. "Hey Gezgin! Şu Defolu'yu bırak da buraya gel. Heyecanlı bir şeyler olacağa benziyor." Hata'ya baktığımda İsimsiz'in bu dediklerini gram kaale almadığını fark etmem beni şaşırtıyor. Gerçekten ciddi bir sıkıntımız var. "Sen o heyecanlı olayı izle İsimsiz! Benim ufak bir işim var."

Bunu ona doğru bağırarak söyledikten sonra Hata'nın yanına çöküyorum. "Neyin var?" Diye tekrarlayarak sessizce sormam üzerine kollarını dizlerinin etrafına sarıyor. Ben de onun gibi dizlerimi kucaklıyorum. "Hiçbir şeyim yok. Sadece endişeliyim hepsi bu!"
"Ahh, hadi ama! Altı üstü benim en büyük düşmanım diye nitelendirebileceğim, insanların azgın diye lakap taktığı, beni kendi masalında oynatmış bir psikopatın elindeyiz ve yanı başımızda ateşler saçma potansiyeline sahip, devasa, neredeyse tüm masallara konu olmuş, destansı, özel güçleri olan, sayamayacağım kadar çok isme sahip bir Anka var. Şimdi düşündüm de... Sanırım endişelenmekte haklısın!"

Bana uçuk kaçık bir bakış atarken mırıldanıyor. "Sen tam bir delisin!" Gülmeye başlıyorum. "Olabilir ama bu deli, deli olmaktan memnun. Bak daha yaşamadığım bir şey için eğer elimden gelecek hiçbir şey yoksa endişelenmem çok saçma! Niye saçma konularla eğlenmek varken bu anlarımı 'Acaba ne olacak?' diye endişelenerek heba edeyim ki? Hem ne demişler? Akıllı geçmek için güvenli bir yol arayana kadar deli köprüyü geçer miydi? Ya da dur! Akıllı düşünene kadar deli geçmiş olur muydu?"

"Akıllı köprü arayıncaya dek deli sudan geçer olmasın o?" Diyor Hata soğuk sayılabilecek bir sesle. Önemsemiyorum. "Amaaaaan ondan işte! Boş ver kısaca!" Hata güler gibi bir ses kaçırıyor dudaklarının arasından. "Cidden deyimler ve atasözleri konusunda çalışman gerek."
"Bak!" Diyorum gülerek. "Çalışmam gereken bir konu daha! Ama ben önemsiyor muyum? Tabi ki hayır!"

O da gülüyor. "Sanırım haklısın! Yani kısmen. Kesinlikle atasözleri ve deyimler konusunda çalışman gerektiği taraftarıyım. Her neyse! Tamam, kafamda saçma senaryolar kurarak kendimi germem anlamsız. O halde zamanımı şu sarışınla kavga ederek geçirebilir miyim?"
"Bence benle kavga etmekten daha önemli konuların olmalı Defolu! Şu kuşuna sahip çıkman gibi mesela!"

İkimiz de İsimsiz'in olduğu tarafa dönerken İsimsiz'in şaşkınlığıyla kuşlara baktığını görüyorum. Ve Umay... Onda bir tuhaflık mı var ne?

Kaf Dağının da ÖtesindenWhere stories live. Discover now