Büyülenmek?

76 21 2
                                    

Bölüm sözü:

Ben bitince sen gitmedin! Sen gidince ben bittim.
-Elma Bilican

Söz nasıl bu arada? Ben uydurdum. :D

"Cidden nerede bu çocuk?" Rüzgar'ın bu sorusuyla suçlulukla başımı öne eğiyorum. Kedicik de etrafta onu arıyor zaten. En sonunda yanımıza geldiğinde Rüzgar'a dönüyor. "Sabah erken saatlerde çıkıp gitmiş! İyi de nereye, neden?"

Şu an öğle saatleri! Tüm gün suçluluktan tek kelime bile edemedim. Rüzgar koluma dokunuyor. "Gezgin, sen biraz yorgun gibisin! İyi misin?" Kedicik tıslarcasına konuşuyor. "Gölge'nin gitmesine sen sebep oldun değil mi? Ne yaptın da onu gönderdin ha?" Rüzgar, Kedicik'e belki de ilk kez dikleniyor. "Yeter ama! Kızı haksız yere suçlamaya hakkın yok senin!"

Bu ikisinin benim yüzümden tartışmasını istemiyorum. Rüzgar'ın koluna hafifçe dokunuyorum ben de onun bana yaptığı gibi. "Bırak Rüzgar!" Fısıldamam işe yaramıyor. Siniriyle bana dönüyor. "Nasıl bırakayım? Hep kafasındaki uydurduğu şeylerle seni suçlamaya hakkı yok bu kızın!"

Cevabım olmadığından susuyorum. 'Haklı' demek istesem de susuyorum. Çok mu ağır konuştum? Kafam fazla dolu! Sandalyelerden birine geçip otururken o ikisinin kavgasına kulak tıkamaya çalışıyorum. Bir de benim yüzden kavga ediyorlar ya! Bu daha çok canımı sıkıyor. Kedicik'in haklı olmasından bile daha çok canımı sıkıyor.

Sırt çantamdaki kar küresini çıkarıp okşuyorum yine. Bu kürenin hastasıyım resmen! Ne zaman canım sıkılsa çareyi bu kürede buluyorum. Küreyi yine incelerken Gölge'ye karşı olan tavrımı düşünüyorum. Çocuğun yüzüne karşı 'Sen yalancısın, iki yüzlüsün' dedim resmen! Evet, biraz ağır konuştum! Belki de gerçekten beni seviyordu. Hadi ordan sen de! Kedicik'e baktığı gibi bir kere bana bakmadı be! "Yine ne düşünüyorsun Prenses? Gölge'ye olan sert çıkışını mı?"

Homurdanarak kafamı iki yana sallıyorum. Bir sen eksiktin be zihnimde! Benim kafam yol geçen hanı ya! Sen de gel! Gel, gel! Eksik olma sen de(!) Tamam, sakinim, sakin... "O çocuğun sevgisinden emin misin Prenses? Bana kalırsa Kedicik'i sever gibiydi. O kıza olan bakışlarındaki derinlik... Sanki... Sanki... O kızdan etkilenmiş, güzelliği karşısında büyülenmiş gibiydi. Hah evet! Sanırım en doğru kelime bu! Büyülenmek! O kıza sanki büyülenmiş gibi bakıyordu.

Bir dakika! Büyülenmek? Aklıma eski düşüncelerim geliyor. Kedicik'in cadı olabileceği ve kendini iyi bir karakter yapmak içim büyü kullanabileceği gerçeği! Sonra Gölge'nin o baş dönmeleri... Kedicik gittikten sonraki tuhaf tuhaf konuşmaları... Öfkem kat be kat artıyor. Burada suçlanacak biri varsa o ben değilim, o! Kar küresini sırt çantama yerleştirip fermuarını sertçe çekiyorum. Öfkem damarlarımda dolaşıyor sanki!

Sinirimle ayağa fırlarken Kedicik'in yakasına yapışıyorum. "Sen yaptın değil mi? Senin oyunun tüm bunlar!" Şu an İntikam Prensini bile Kedicik olarak çıkarabilme potansiyeline sahibim. O erkekken Kedicik kız olsa bile. "Ben... Ben ne yaptım?" Tüm hıncımla bağırıyorum. "Sen yaptın! Gölge'yi kullandın! O çocuğa büyü yaptın değil mi?"

Rüzgar, Kedicik'e cephe almasını dahi unutmuş görünüyor. Kedicik'i benden kurtarmaya çalışırken bir yandan da konuşmasını duyuyorum. "Gezgin saçmalama! Ne büyüsü ya?" O beni ondan hızla çekerken Kedicik derin bir nefes alıyor. Bense tüm hışımımla bağırıyorum. "Büyü yaptı! Gölge'ye büyü yaptı bu kız! Ne zamandan beri yapıyordun ha? NE ZAMANDIR ONU KULLANIYORDUN?"

Rüzgar bu sefer bana bağırıyor. "KAFAYI MI YEDİN GEZGİN? Ne saçmalıyorsun sen?" Öfkemi ona da kusuyorum. "Saçmaladığım falan yok! Gerçekleri haykırıyorum burada! En başında Gölge'ye inanmalıydım! En başında!"

Onları kendi hallerinde bırakıp çıkışa ilerliyorum. Rüzgar'ın sesini seçiyorum. "Nereye gidiyorsun?" Onun bu sözünü gram takmadan çıkıyorum kafeden. Ben nereye gittiğimi çok iyi biliyorum. Gölge'yi bulmaya gidiyorum!

Kaf Dağının da ÖtesindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin